15 Temmuz kanlı darbesinde yegâne suçlu olarak ilân edilerek hedef tahtasına konulan malûm cemaatin bazı hata ve kusurlarını dile getirdiğimiz geçen haftaki yazımız ile ilgili Özcan Erkiş Beyefendi uzunca yorumlarda bulunmuş.
Öncelikle edep sınırları dahilinde yazdıklarımızla alâkalı yapılan bütün tenkit, taltif ve yorumları saygıyla karşıladığımız gibi, Özcan kardeşimizin tenkit ve değerlendirmelerini de saygıyla karşıladığımızı belirtmek isterim.
Bu samimî okuyucumuzun sitem yüklü tenkitlerine kısaca tek tek cevap vermeye çalışalım:
“Malûm cemaat diyerek adını bile telâffuz etmekten çekindiğiniz cemaatin bu ülkeye ve insanına tebrik ve taktire şayan hiç mi hizmeti olmadı...” Gülen Cemaati diye bilinen cemaati malûm cemaat olarak zikretmemiz korkudan değil. Malûm cemaat deyince dost düşman herkes adı geçen cemaati bildiği için öylece ifade etmeyi tercih ettik. Bu ülkeye ve insanlarına takdire şayan hizmetleriniz olmuş ise bunu insanlar değil; Yüce Allah takdir edip memnun oluyorsa mesele yok. Yazımda işlenen veballerin yegâne suçlusunun cemaat olduğuna dair bir ifade yok. Cemaate yönelik bu gibi tarafgirane, ölçüsüz ve mesnetsiz suçlamalarda bulunanların kimler olduğunu herkes gibi siz de biliyorsunuz. Ayrıca bu süreçte Yeni Asya’nın hak ve hukukun safında yer aldığını taktir ettiğinizi belirtiyorsunuz ki, Yeni Asya yalnız bu süreçte değil; her zaman hakkın hatırını âli tutarak mazlûmları ve mağdurları savunmuştur.
Özcan Bey o yazımızda, “keşke aslî vazifesi dine hizmet olan cemaat, işi makam, mevki kapmaya, ticarete dökmeseydi ve ayrıca malûm siyasî partiyle çok fazla içli dışlı olmasaydı” temennimizi es geçerek; cemaatin işledikleri bu ve benzeri yanlışlardan dolayı zecr tokatlarını yedikleri ifadelerimize itiraz ederek; neden hiç değilse zecr tokadı yerine şefkat tokadı demediğimizi de yadırgıyor.
15 Temmuzla beraber mensubu bulunduğunuz cemaati hain, darbeci bir terör örgütü olarak ilân ederek, toptan linç edilmeye başlandığı; suçlu veya suçsuz on binlerce kişinin işinden aşından olduğu hatta tutuklandığı; cemaatle ilgisi olan bir çok iş çevrelerinin sermayelerine el konulduğu... Ve daha nice mağduriyetlerin yaşandığı olaylar sizce cemaate vurulan bir şefkat tokadı mıdır yoksa zecr tokadı mıdır?
Ayrıca Özcan Bey, söz konusu o yazımızla cemaati itham ettiğimizi, bunun için hakkımızda hayal kırıklığına girdiğini ifade ediyor. Durup dururken biz hiç kimseyi itham etmedik. Ama Nurlardaki hak ve hakikatlara, ölçü ve prensiplere aykırı hareketlerden ve yapılan hatalardan dolayı fırsat kollayan ifsat komitelerinin o cemaat ile beraber bütün cemaatlerin saldırılara hedef olmalarına sebep olunuyorsa, her halde bizim de gerekli ikaz ve tavsiyeleri yapmamız gerekir. Bunun için sizin gibi Nurlardan haberdar olanların hayal kırıklıklarına girmelerine gerek var mı Özcan kardeşim.
Yapılan bazı yanlışları ifade ettiğimiz yazıdan dolayı üzüntü duyduğunuzu, binlerce mağdurların söz konusu olduğu bu süreçte böyle yazıların gereksiz hatta zararlı olduğunu dile getiriyorsunuz. Bilinmelidir ki bu olayın başından beri kurunun yanında yaşların yakılmamasını ısrarla ifade etmeye çalıştık. Evet “beşer zulm eder, kader adalet eder” Ama beşerin yaptığı haksızlığa ve zulme de hiçbir zaman taraftar olmadık; “hak ettiler.. ooh iyi oldu...” demedik.
Özcan Bey; “musîbet ve belâlar yapılan cinayetlerin neticesi; mükâfatların da mukaddimesidir” buyuruyor Bediüzzaman. Onun için musîbet ve felâketlere maruz kalanların ciddî bir nefis muhasebesi yapmaları gerekmez mi? Nerede hangi hata ve yanlışları yaptıklarını tesbit edip; nedametle, tövbe ve istiğfarla, ancak maruz kaldıkları ve halen devam etmekte olan musîbet ve belâlardan kurtulmakla kalmayıp, haksız olarak çektikleri eza ve cezaların da mükâfatına nail olurlar. Selâm ve duâ ile Özcan Bey..