Gırtlaklarına kadar aktif ziyasetin içinde olan; fikir ve düşünce haklılıklarını her türlü yalan ve hilelerin revaçta olduğu siyaset arenasında arayan ve hamaset ve cerbezelerle Yeni Asya’ya sataşmaları elbette yeni değil.
Sanki Yeni Asya’nın siyasî iktidarları belirleyici, tayin edici bir gayesi, bir vazifesi, bir gücü varmış gibi bir saplantının içinde olan malûm çevreler her zaman olduğu gibi 24 Haziran seçimlerini değerlendirirken; “Bakın gördünüz mü Yeni Asya yine ters köşe oldu. Bütün söyledikleri boşa çıktı.. Bizim söylediklerimiz doğru çıktı..” gibi ucuz, beylik lâflarla, zafer naraları atmaya başladılar.
Yeni Asya’nın hiçbir zaman siyasî kadroları iktidara taşıma veya iktidardan düşürmek gibi herhangi bir vazifesinin, herhangi bir sorumluluğunun veya gücünün bulunmadığını bilmeyen veya bilmek istemeyen bu çevreler, 24 Haziran seçim sonuçlarını güya kendilerinin haklılıklarına delil; Yeni Asya’nın da haksızlığına delil olarak göstermeye çabaladılar.
Gırtlaklarına kadar aktif ziyasetin içinde olan; fikir ve düşünce haklılıklarını her türlü yalan ve hilelerin revaçta olduğu siyaset arenasında arayan ve hamaset ve cerbezelerle Yeni Asya’ya sataşmaları elbette yeni değil.
Üstad Bediüzzaman’ın; “hal-i âlemin salâhını arzu ediyorum; ama irade edemiyorum. Kışın ortasında baharın gelmesini istiyorum; ama irade edemiyorum. Bütün nev-i beşerin ıslahı için temenni ediyorum, duâ ediyorum; ama elimde değil. hakikat-ı halde vazifem de değil..” buyurduğu gibi, Yeni Asya da ülkemizde, âlem-i İslâmda hatta dünya da var olan bütün sıkıntıların, bütün problemlerin yok olmasını, bütün insanların barış ve huzur içinde hayatlarının sürdürmelerini can-ı gönülden arzu ediyor temenni ediyor; ama irade edemiyor, elinden bir şey gelmiyor, ancak duâ ediyor.
Ülkemizde de artarak devam eden maddî ve manevî sıkıntı ve problemlerin sona ermesi için, kutuplaşma ve gerginliklerin sonlandırılıp, özlemini çektiğimiz birlik beraberlik, kardeşliğin, huzur ve güven ortamının yeniden tesisi için, iyice zedelenen adalet, hak ve hürriyetlerin tekrar ihdası için yargısız infazlarla hayatları karartılan onbinlerce mazlûmların haklarının iadesi için, 24 Haziran seçimlerinin önemli bir fırsat olduğunu, milletimizin bu fırsatı doğru ve isabetli bir şekilde değerlendirebilmesi noktasında Yeni Asya, Üstad Bediüzzaman’ın değişmez ve isabetli ölçü ve prensipleri ışığında tavsiye ve ikazlarda bulunmak suretiyle üzerine düşen vazife ve sorumluluklarını yerine getirdi. Ama milletin tercihleri üzerinde bir iradesi olmadı, olamaz. Hakikat-ı halde böyle bir vazifesi veya sorumluluğu da yoktur Yeni Asya’nın.
Türkiye’de ve dünyada olup biten hadiseleri Risale-i Nur’daki ölçü ve prensipler çerçevesinde değerlendirerek tavır ve tercihlerde bulunmayı meslek edinen Yeni Asya 24 Haziran seçimlerinde aynı ölçüler ışığında siyasî tercihlerde bulundu. On altı yıl boyunca siyasî iktidarın başta demokrasi, adalet, insan hak hürriyetleri alanında olmak üzere, bir çok konuda yaptığı keyfi uygulamalar yetmiyormuş gibi, parlamenter sistemi ortadan kaldırarak, Bediüzzaman’ın; ”riyaset-i şahsiyenin katiyen aleyhindeyim” dediği tekrar otuzlu kırklı yıllardaki tek adam rejimine dönülmesini Yeni Asya kabullenemezdi ve kabullenmedi.
Netice olarak seçim sonuçları arzuladığımız şekilde neticelenemese de, Yeni Asya üzerine düşeni yapmanın huzur ve saadetini yaşıyor. Her halükârda, her şart altında Nurlar’daki şaşmaz ölçü ve düsturlar ışığında doğruları söyledi. Bundan sonra da söylemeye devam edecektir inşallah.
Her zaman olduğu gibi Yeni Asya’yı seçim sonuçları üzerinden yargılayarak zafer çığlıkları atan, her zaman haklıdan değil güçlüden yana olmayı adet haline getiren ve doğru yanlış ayırımı yapmadan iktidarın bütün uygulamalarını alkışlamayı meslek edinenlerin, Yeni Asya ile uğraşacaklarına, hiç değilse bundan sonra yanlış yapma riski daha çok olan tek adam rejiminden kaynaklanan yanlışlara ortak olmamak için bu huylarından vazgeçip, eğriye eğri, doğruya doğru diyebilme basiretini göstermelerini temenni ediyoruz.