Bediüzzaman’ın naşir-i efkârı olma özelliğine sahip Yeni Asya’da yazı yazmak bir ikram-ı İlâhî olduğundan, bu ikramın gerektirdiği mutlaka bazı mesuliyetleri olacaktır ve olmalıdır.
Bütün insanlığın muhtaç olduğu hak ve hakikatleri; çağlara ışık tutan oradaki değişmeyen ölçü ve prensipleri nev-i beşere duyurmakla vazifeli bu gazetede yazı yazmak bir ayrıcalık olmakla beraber, bu ayrıcalıkların beraberinde getirdiği sorumluluklar ve mükellefiyetler olacaktır ve olmalıdır. Kısaca bu gazetede yazmak, bazı kaide ve kuralları gerektiren zor bir meşgaledir. Bu kaide ve kuralların bazılarını ifade etmeye çalışalım:
Bütün yazıların Risale-i Nur’daki hak ve hakikatlere, oradaki ölçü ve prensiplere uygun olması lâzım.
Yazılardaki bütün yorum ve te’viller Nurlardaki ölçü ve düsturlarla örtüşmesi gerekir.
Yanlış anlaşılmalara sebep olacak, Risalelerdeki hakikatlere perde olacak, noksanlık getirecek söz ve ifadelerden kaçınılması lâzım.
Mesleği, meşrebi ne olursa olsun, hiçbir ehl-i dini veya cemaati tenkit etmemek ve onlara cevap hakkı verecek kırıcı ve rencide edici ifade ve beyanlardan kaçınmak gerekir.
İftira, karalamalar ve hakaretlerde bulunanlara onların seviyelerine inmeden, gerekli cevaplar verilmelidir.
Yapılan iyi niyetli tenkit ve tavsiyelere kulak verilmeli, dikkate alınmalıdır.
Kabullenilmese dahi, insanların fikir ve düşüncelerine saygı gösterilmeli; yanlış fikir ve düşüncelere kırıcı olmayan bir üslûpla cevap verilmeli.
Yazılarda “sokak dili” dediğimiz âdâb-ı muaşerete uymayan söz ve beyanlardan kaçınılmalı.
Ümitsizliğe düşüren, zihinleri idlal eden yazılara yer vermemeli.
Yazılarda gerginliklere, çatışmalara sebep olan, kin ve adavetleri tetikleyen söz ve ifadelerden mutlaka kaçınmalı.
Yazılarda şahsî kin ve husûmetleri akla getiren suçlamalara, sataşmalara yer verilmemeli.
Şahıslar değil; fikir ve düşünceler muhatap alınmalı ve o çerçevede düşünceler dile getirilmeli.
Yazılarda fiilî siyaset ile iştigali akla getiren ifadelerden kaçınmalı; siyasî partilere karşı tutum ve davranışlarında Risale-i Nurdaki ölçü ve prensipler dikkate alınmalı.
Yazılarda hakperestlik ve Hakk’ın hatırını yüceltme prensiplerini dikkate almalı; her halükârda doğruları dile getirmeyi; her türlü haksızlığa, keyfiliğe karşı haklının ve masumun yanında olduğunu gösteren ifadeler kullanılmalı.
Şahsî mizaç ve meşrebine mahsus ve Nurlardaki hak ve hakikatlere, ölçü ve prensiplere uymayan yazılara yer vermemeli.
Kısaca Risale-i Nur’un nâşir-i efkârı; cemaatimizin gözü kulağı konumunda olan Yeni Asya’nın tahkik ehli olan okuyucularına muhatap olup, serd-i kelâmda bulunmak kolay değil vesselâm...