Halbuki,  “zaman sana uymasa, sen zamana uyacaksın” diye büyüklerimizin önemli bir tesbiti var!.. Yani zemine, zamana göre hareket etmeyi bileceksin! Daha açık bir ifade ile esen yele göre yön değiştirmekte mahir olacaksın kardeşim! Başka bir ifade ile nabza göre şerbet vermeyi; hangi sakala hangi tarağı kullanmayı bileceksin!.. Bu Yeni Asya büyüklerimizin ısrarla tavsiye ettikleri ve işini bilen çoğu insanların bolca istimal ettikleri bu altın değerindeki prensiplerden ya haberleri yok veya bile bile bunları kullanmıyorlar, hep zor olan işlere girişiyorlar. Bunun için de bir türlü iki yakaları bir araya gelmiyor!

Yine büyüklerimizin; “bir yerde olup bitenlere karşı herkes gözünü, kulağını kapatıyorsa; sen de olup bitenleri işitmemek, görmemek için gözünü, kulağını kapatacaksın!.. Yani sağır, kör olacaksın!” altın değerindeki tavsiyelerini bu Yeni Asya dikkate alıp, o şekilde hareket etse herkesten önce kendisi rahat edecek! Belki o şekilde fincancı katırlarını ürkütmeyecek.. Fazla göze batmayacak!.. Bunlar her zaman tam da tersini yapıyor. Bazıları, ülkeyi ve milleti alâkadar eden en önemli, en hayatî meselelerde dahi olup bitenleri görmemek için, işitmemek için gözünü kulağını kapatırken; bu Yeni Asya tam tersine gözünü dört açıyor, en ince fısıltıların geldiği yöne doğru kulak kabartıyor! Olup bitenlerin perde arkasını çözmeye çalışıyor. Gerçi er veya geç dedikleri doğru çıkıyor; hep isabet kaydediyor. Ama hep şimşekleri üzerine çekiyor. Çünkü dedik ya herkes aynı şeyleri söylüyor; bu Yeni Asya hep farklı şeyleri söylüyor!.. Halbuki değer mi? Olayları bu kadar ince eleyip, sık dokumasa, herkesin dediğini dese, ben de uydum kalabalığa dese herkesten önce kendisi rahat eder! Belki de devletin pastasından fazlasıyla payını alır. 

Yeni Asya her şeyi kafaya takıyor? Her meseleyi dert ediniyor!.. Yok efendim toplumda ahlâkî aşınma varmış. Çocuk yaşta gençler içki, uyuşturucu, kumarın pençesindeymiş.. Ülkede gerginlik, kutuplaşma varmış.. Tarafgirlik, hukuksuzluk had safhada imiş.. Risale-i Nur’lar devlet tekelinde imiş.. vs. vs. Daha bir sürü sıkıntı, problem...  Dedik ya herkes olup bitenlere karşısında gözünü kulağını kapatıyor bu Yeni Asya tam tersine gözünü kulağını dört açıyor!.. Hiç kimsenin göremediğini, işitemediğini görüyor, işitiyor ve habire yazıyor çiziyor! Halbuki ne gereği var?..    

Kaldı ki Yeni Asya’nın rahatsız olduğu ve habire dile getirdiği yukarıda söylemeye çalıştığımız sıkıntıları, problemleri gören ve görmeye devam eden ve hepsini bir çırpıda çözeceklerine her fırsatta söz veren bir hükümetimiz var!.. Hakikat-i halde fiilen olmasa da lâfzen hepsinin üstesinden geldiklerini daha doğrusu ileri bir tarihte, Allah ömür verirse, milletin tevecühü ve desteği devam ederse, cibali babaların duâları berdevam olursa hiç kimselerin değil; Yeni Asya’nın deşifre ettiği bütün sıkıntıları, bütün problemleri halledeceklerini hükümetimizin en etkili, en yetkili şahsiyetleri söylüyor. Bize düşen de bizi idare edenlerin söz ve beyanlarına inanmaktır! Büyüklerimizin sözlerine inanamayıp, kime inanacağız! Kaldı ki farz edelim ki büyüklerimiz bu sıkıntıları çözmediler, çözemediler.. Yani vaatlerini, sözlerini yerine getiremediler.. Tutup Yeni Asya’nın yaptığı gibi, hükümetimize olan sonsuz güvenimizi aşk-u şevkle verdiğimiz desteği geri mi çekeceğiz? Samimiyetle, ihlâsla yaptığımız duâlardan vaz mı geçeceğiz? Böyle bir durum doğrudan doğruya Türkiye’nin sonu olur! Daha açık bir ifade ile Türkiye batar, bizi kurtaran da olmaz! Adamlar boşuna mı; “AKP ye karşı olmak Türkiye’ye ihanettir!” diyor.