Yazarından çalışanına kadar, maddî ve manevî desteklerini esirgemeyen bütün okurlarına kadar, herkesi tebrik ediyorum. Daha nice yıllara.

Dersini Risale-i Nur Külliyatı’ndaki düsturlardan alan YENİ ASYA ne diyor? bir bakalım.

. Bediüzzaman’a kulak verelim.

. Meclisi güçlendirelim.

.  Toplum içerisinde, ötekileştirme ve kutuplaştırma söylemlerinden kaçınalım.

. Dilimizde, muhabbeti ve kardeşliği arttırıcı lâfızlar olsun.

. Masum bir tek kişi bile olsa, hakkını koruyalım.

. Masum ile suçluyu birbirinden ayırt edelim.

. Makul şüphe ile değil, fiilî suç delilleri ile kişileri cezalandırıp hapse atalım.

.  Hukuku, siyasete alet etmeyelim.

.  Demokratik kazanımlarımızı daha da arttıralım.

.  Denetlenen ve şeffaflaşan bir idare şeklini gündeme taşıyalım.

. Adaletsiz, tam demokrasinin olamayacağını bilelim.

. Darbe ile mücadeleyi, hukuk içerisinde yapalım.

Şimdi Üstad Bediüzzaman ne diyor, Yeni Asya’nın manşetinde ne yazıyor? sorusuna birkaç örnek vererek cevap bulmaya çalışalım.

Üstad Bediüzzaman ne diyor: “Meşrûtiyet (Cumhuriyet); adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir.”

Yeni Asya manşetten ne söylüyor: “En acil ihtiyaç adalettir” (27 Ocak 2017). “Meclisi Güçlendirelim” (19 Ocak 2017)

Üstad Bediüzzaman ne diyor: “Kuvvet kanunda olmalı. Yoksa istibdat tevzi olunmuş olur.”

Yeni Asya manşetten ne söylüyor: “Hiç Kimse hukuktan üstün değildir” (6 Şubat 2017)

Üstad Bediüzzaman ne diyor: “Kur’ân ve vatan ve millet hesabına, dindar ve dine hürmetkâr Demokrat Parti’nin iktidarda kalmasını temin etmeleri için ders veriyorum”

Yeni Asya manşetten ne söylüyor: “Siyasette demokrat bir çıkışa ihtiyaç var” (20 Ocak 2017)

Üstad Bediüzzaman ne diyor: “İstibdada her nerede rastlarsam, sille vuracağım”

Yeni Asya manşetten ne söylüyor: “Bekir Bozdağ: Yaptığımız Atatürk anayasasına dönmektir” (11 Ocak 2017) ”Bu şekliyle başkanlık otoriterliği pekiştirir” (12 Ocak 2017)

Üstad Bediüzzaman ne diyor: “Zîrâ şahs-ı vâhid; Şahs-ı mânevîyi kandıramaz ve tenvir edemez.” “Fert dâhi de olsa, cemaatin ferd-i mânevîsine karşı sivrisinek kadar kalır.”

Yeni Asya manşetten ne söylüyor: “Tek adamlık yolu kapatılmalı” (27 Aralık 2016)

Üstad Bediüzzaman ne diyor: “Cenâb-ı Hakk’ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez.”

Yeni Asya manşetten ne söylüyor: “Her halde adalet lâzım” (2 Kasım 2016)

Üstad Bediüzzaman ne diyor:  “Hükûmet ele bakar, kalbe bakmaz”

Yeni Asya manşetten ne söylüyor: “Teröre bulaşmayan terörist sayılmaz” (25 Ekim 2016)

Verilen birkaç örnekte görüldüğü gibi, Üstad Bediüzzaman ne diyorsa, Yeni Asya da aynısını gazete lisanıyla, bütün kamuoyu ile paylaşıyor. Yeni Asya’nın eski sayılarındaki bütün manşetlerini incelerseniz, aynı manzara ile karşılaşacağınızı göreceksiniz.

Şimdi size soruyorum.

Yeni Asya, bu manşetleri bir menfaat beklentisiyle mi atıyor, yoksa hakkı ifade etmek için mi?

Yeni Asya’nın bu manşetleri, Bediüzzaman’ın Risale-i Nur’da ifade ettiği düsturlarla çelişiyor mu, yoksa tam bir uyum içerisinde mi?

Yeni Asya’nın bu manşetleri, iş olsun diye mi atılıyor, yoksa var olan problemlerin veya yanlışlıkların giderilmesi hususunda bir hatırlatma mı yapıyor?

Yeni Asya bu manşetleri, siyasî bir beklenti, iktidara veya siyasî bir partiye yaranmak için mi atıyor, yoksa bütün hücumları göze alarak, Hakk’a yaranmak için mi?

Pekâlâ, bu cesur manşetleri, medya diliyle veya başka bir lisanla hangi dindar camia dile getiriyor, söyleyebilir misiniz?

Yeni Asya’dan başka yok mu dediniz? Evet, iyi ki varsın Yeni Asya.

Yeni Asya’nın yayın hayatına başladığı günden şimdiye kadar, çizgisinde hiçbir kırık, Risale-i Nur düsturlarından hiçbir sapma, hak, adalet, hukuk ve demokrasiden hiçbir ayrılma göremezsiniz.

Pekâlâ, niçin Yeni Asya ile uğraşıyorlar dersiniz. Yeni Asya’yı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Hiç utanmadan akla hayale gelmeyen, aslı astarı olmayan yalan iftiralar atıyorlar. Yazarlarının moralini bozmak için türlü türlü sosyal medya saldırılarında bulunuyorlar.

Yeni Asya’nın legal veya illegal yapılanmalarla bir menfaat ilişkisi olmadığını bildikleri halde, nedir bu insafsız iftiralar. Bunun kul hakkı olduğu, bilinmiyor mu? “Rabbim rûz-i mahşerde “keşke toprak olsaydım” pişmanlığını, hiçbir mü’mine yaşatmasın,” duâsını etmekle yetiniyoruz.

Hakkı ve hakikati dile getiren Yeni Asya, bölücü mü oluyor!

Yapılan yanlışlıklardan geri adım atılmasını hatırlatıyor diye, kötü mü ediyor?

Sizce Yeni Asya, zulme uğrayanların sesine kulak tıkayıp nemelâzım mı deseydi?

Adaletten uzaklaşıldığında, adaletin herkese lâzım olduğunu hatırlatmasa mıydı?

Mutlak istibdat dönemlerine dönmeyi arzulayanlara, sessiz kalıp nemelâzım mı deseydi?

Hukukun siyasete alet edildiğini görünce, gözlerini kapayıp görmemezlikten mi gelseydi?

Bütün gerçekleri büyük bir samimiyetle söyleyen ve manşetlerine taşıyan YENİ ASYA, haklı değil mi?

Allah’a hamd olsun ki Yeni Asya’nın alnında hiçbir kara leke yok. Büyük bir onurla, kıyamete kadar da bu onuru taşıyacaktır.

İyi ki varsın Yeni Asya. Seni ömr-ü ebedî ile müjdeliyorum.