"Rabbim istikametten ayırmasın" duâsını dilinden eksik etmeyen, Sakarya’nın fedakâr Nur Talebelerinden Sadettin Çelik Ağabeyimiz, Hakk’ın rahmetine kavuştu. Fail-i Hâkim-i Rahim tarafından yüzde doksan dokuz ahbabının olduğu berzah âlemine, saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslisine terhis edildi. O artık en çok sevdiği Peygamberi (asm) ile, Üstadı ile, Nur Talebeleri ile beraber.
Gerçi günah cihetiyle aramızdan ayrıldı, ama sevap cihetiyle amel defteri hâlâ daha açık ve bizlerin arasında. Her okunan Kur’ân’dan, her yapılan duâdan, zikirden, tefekkürden, sohbetten hissedar.
Sadettin Ağabeyimiz, fedakârlığın zirvesinde bir Nur Talebesiydi. Onun gündeminde, Nur hizmeti, daima birinci sıradaydı. Hemen her akşam nerede bir Nur dersi varsa, kardeşleri organize eder ve beraberce o derse iştirak ederdi. Gidemediğinde ise hep üzüntüsünü dile getirirdi.
Gençlerle birlikte olmayı çok severdi. Gençlerin imanını kurtarmak, onlara dünyanın fani olduğunu hatırlatmak onun en önemli meselelerinden biriydi. Gençlerin Risale-i Nur programları mı var. En önce Sadettin Ağabeyimiz öne atılır ve görev almak istediğini beyan ederdi. Risale-i Nur hizmeti ile ilgili yapılması gereken bir hizmet mi var. Sadettin Ağabeyimiz ilk sırayı yine kimseye kaptırmazdı. Onun için hastalık, kar-kış, zorluk mazeret sebebi değildi. O fedakârlık dersini, Üstadı Bediüzzaman’dan almıştı.
Nur Talebeleri ile görüşüp, ayrılırken hep “Rabbim istikametten ayırmasın” duâsını yapardı. Çünkü o bu dehşetli ahir zamanda, istikamet dairesinde kalmanın ne kadar zor olduğunun farkındaydı. Ama o hayatı boyunca Üstadına, Risale-i Nur’a sadâkatten ayrılmadı. Hep hakkın tarafında yer aldı. Hep sarsılmadan dik durdu. Yeni Asya Risale-i Nur Cemaati’nin şahs-ı manevisinden hiç ayrılmadı. Dâvâsının doğruluğundan en ufak bir endişe bile duymadı. İfsat komitelerinin hücumlarına hiç aldırış etmedi. Sabırla, sebatla, sadâkatle hep meşveretin yanında oldu. Yaptığı duâya masadak olan, dirayetli bir Nur Talebesi ünvanını kazandı.
Yeni Asya gazetesini çok severdi. Risale-i Nur hakikatlerinin neşredilmesinde Yeni Asya gazetesinin ne kadar büyük bir hizmet ettiğinin farkındaydı. Yeni Asya’nın, milyonlarca Nur Talebesi kuvvetinde olduğuna inanırdı. Yeni Asya gazetesi, onun evlâdı gibiydi. Göz bebeğiydi, göz nuruydu. Gazetesini, daima Risale-i Nur hakikatlerine muhtaç olanlara ulaştırmak, haberdar etmek için yağmur, kar-kış demeden kapı kapı, dükkân dükkân dolaşır, dağıtırdı. Onun için hastalık bahane değildi. Hizmette hep öndeydi. Hizmet yarışında onu geçmeye çalışan bizler, hep geri kalırdık.
Sadettin Ağabeyimiz, Sakarya’nın manevî ve nuranî bir direğiydi. Takvada da öncüydü. Kışın soğuğunda, sabahın karanlığında üşenmeden, tembellik göstermeden, evinden kalkıp gençlerin yanına gelir, onlarla birlikte sabah namazını cemaatle eda ederdi.
Her Nur Talebesi gibi namazları vaktinde kılmayı düstur edinmişti. Bolu’da özel bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde yatarken oradaki hemşirelerinin müşahadesiyle, yoğun bakımda hiçbir şeye tepki vermeyen Sadettin Ağabeyin, her ezan okunuşunda işaret parmağını kaldırıp indirmesi, hangi şartlarda olursa olsun, onun ibadetini terk etmediğinin göstergesi olsa gerek. Evet, “Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” Nebevi hakikatini bizlere ders veriyor, değil mi?
O hep hizmet şehidi olmayı düşünürdü. Onun için duâ ederdi. Bandırma Nur Talebeleri’nden Tayyar Alnıak Ağabeyin vefatından üç ay sonrasında, mezarının bir vesile ile açılması sonucu cesedinde hiçbir çürüme emaresinin olmadığının görülmesini, bu ağabeyimizin hizmet şehidi olarak vefat ettiğine hep delil gösterirdi. Kendisinin de öyle olması için duâ ederdi. İnanıyorum ki Rabbim Sadettin Ağabeyimizin bu duâsını da kabul buyurmuştur. Son anına kadar en önemli vazifesi olarak Risale-i Nur hizmetini bilen Sadettin Ağabeyimiz, hizmet şehididir, inşallah.
Ruhunu teslim eden birinin, sizce yüzü niçin güler? Evet Sadettin Ağabey, ruhunu tebessümle teslim etmiş. Bu tebessüm, saatler geçmesine rağmen yüzünde hâlâ mevcut. Rabbine (cc), Peygamberine (asm), Üstadına, Nur Talebelerine, ahbaplarına kavuşan bir insan, hiç tebessüm etmez mi!
Rabbim makamını âli eylesin. Peygamberimizle (asm) Üstadıyla, Nur Talebeleriyle haşr eylesin. Kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçe eylesin.
Yolun açık olsun Sadettin ağabey.
Başta ailesi olmak üzere, bütün sevenlerine sabırlar dilerim.
NOT: 16 Ekim 2016 Pazar günü, Sakarya’daki evinin yakındaki Yıldıztepe Zahit Kotku Camii’nden öğle namazına müteakip, cenaze namazı kılınacaktır.