"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet vicdan sarayında oturmalı

Hüsnü ŞAHİT
24 Ekim 2017, Salı
İnsanlık bir kar topunun çığa dönüşmesi gibi birikimleriyle günümüze kadar büyüyerek, katlanarak geldi.

Öğrendiği acı ya da tatlı tecrübelerini bir sonraki kuşağa aktardı. Geçmişten ders alınca aynı hataya düşmedi, ders almayınca aynı hatadan çok daha büyük, çok daha vahimini yaptı.

İbret almadığı için hep tekerrür etti tarih. Zira insan nisyan ile malüldü. En acı tecrübelerini bile kolaylıkla unutuyordu.

İnsanoğlu;

Kıskançlığı, hırsı Habil’e kıyan Kabil ile tecrübe etti. Ama yine ders almadı. 

İhaneti Yahudilerin Hz Musa’ya sırtlarını dönmelerinde gördü ama umursamadı.

İftirayı Hz Yusuf ile tattı ama aynısını binlerce kez kendisi de yaptı.

Makam mevkii Hz Süleyman ile gördü ama Hz. Süleyman gibi hiç olamadı. Koltuğuna öyle bir yapıştı ki, bırakamadı.

Tövbe etmeyi, pişmanlığı, hatasından vazgeçmeyi Nasuh ile Bişri Hafi ile öğrendi ama, ettiği tövbelerin hiç birine sadık olamadı. 

Cömertliği Hatemi Tai ile gördü ama malı mülkü o kadar çok sevdi ki, vazgeçemedi.

Doğruluğu, imanı, sadakati, mükemmelliği  Hz Muhammed (asm) ile bildi  ama onun çizdiği yolda yürüyemedi, her tarafı yalan dolan ve düzenbazlık oldu.

Dik durmayı, dava adamlığını  Bediüzzaman ile gördü ama menfaatleri uğruna davasına ihanet etti . Zalimleri alkışladı.

Zulmü, haksızlığı, adaletsizliği ise...  Maalesef ki bunun çok acı tecrübeleri var. 

Zalim deyince, zulüm deyince her asrın, her dönemin bir değil birden çok zalimi hep olmuş ve olacaktır .

Bu zalimler kimi zaman Firavun oldu kimi zaman Ebu Cehil kimi zaman da ben Müslümanım diyen alnı secdelilerden çıktı. 

Maalesef ki insanoğlu adaletsizlik tecrübesinden hiç ders almadı. Bir çok zalimi gördü, hikâyesini dinledi, inandı , iman etti ama yine zulmetti. 

Nuşirevan gibi âdil bir hükümdarı örnek almak varken, Yezit gibi Haccac gibi zalimlerden olmayı tercih etti.

Hz Ömer’in  adaletinden bahsedip “Biz imar edicilerdeniz” deseler de  Hülagü gibi yakıp yıkmayı marifet sandı.

Fatih’ten bahsedenler Fatih’in bir Hristiyan ile mahkemeye çıktığını, adalete müdahale etmediğini, adaletin bir padişah için bile değişmediğini, yargı bağımsızlığını göz ardı etti.

İnsanlık tarihinde hukuk öyle kararlar verdi ki …

 Kimi zaman alkışlandı zirveye çıktı kimi zamanda ayaklar altına paspas oldu. 

Padişahların bile adalet karşısında “boynumuz kıldan ince” demesiyle “işte adalet!” dedi alkışladı.

Kimi zaman da; 

 “Sizi buraya sokan kuvvet böyle istiyor.” 

 “Bir sağdan bir soldan astık.” 

“ Ağaç kökü yesinler...”dedi .

 Ve hak, hukuk, adalet, dipsiz kuyulara düştü... 

 Fırat’ın kenarında bir kurt kuzuyu yiyince herkes anladı artık adalet eskisi gibi olmayacaktı.

Maalesef ki adalet tecrübemiz çok kötü ve can acıtıcı.  Yalnız bu durumu sadece canı yananlar anlayabiliyor. Tuzu kuru olanların, haklıdan değil de güçlüden yana olanların çok da umurunda değil. 

Adaletsizliğin can yakan tarafını İstiklal mahkemelerinde yargılananlar anladı, Yassıada’da yargılananlar anladı,27 Mayısı ,12 Eylül’ü,  28 Şubat’ı yaşayanlar anladı,

15 Temmuz’dan sonra somut delil olmadan, iftira ile, zan ile niyet okuma ile suçsuz, günahsız yere içeri tıkılanlar anladı,

Hapishaneleri Medrese-i Yusufiye yapan;

Bediüzzaman anladı,

İmamı Azam anladı,

Hz .Yusuf anladı.

Rahat döşeklerinde yatanlar, parası pulu olanlar, makamı-mevkii olanlar,yandaşlar, yalakalar, hiç anlamadı. 

Mazlumların AHI nın yeri göğü inletmesi gerekirken, dinde hassas ama muhakemesi noksan  bazı Müslümanlar yüzünden mazlum zilletinde, zalim zulmünde göçüp gitti.

Her bir musibet eliyle tokat yiyen ehli iman uyan(a)madı.

Haydar’ı sevmekte ifrat etti, o kadar coştu ki ;”Haydar Ağa!” dedi.

Sonra rüzgar tersten esince, Haydar’a çok kızdı, tefrite gitti “Haydo” dedi.

Adaletli olup da Haydar’ın hakkını ver(e)medi Haydar’a “Haydar” demedi, diyemedi.

Hak söyleyeni dinlemedi, görmedi, anlamadı. Ona; ”Yanlış yapıyorsun kardeşim.” diyeni suçladı, ötekileştirdi, gıybetini yaptı, iftira attı.

 Müfsitlerin hepsini sureti hak zannetti. Birisinin hatasıyla başkasını da suçladı. Halbuki inandığı, iman ettiği Peygamberi “Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz”  diyordu.

Velhasılı kelam zulmetti , zulme sessiz kaldı, rıza gösterdi, destek oldu, kalben taraftar oldu. 

İnsanoğlunun adaletle olan hikayesi daha uzadıkça uzar. Her  kelimesinden her satırından gözyaşı ve ah sesleri gelir. İnsanoğlunun adaletle tecrübesi böyle acı ve zulümlerle dolu. Maalesef ki  insanoğlu olarak bunların hepsini biz kendi ellerimizle yaptık.  

Keşke bizlerde gelecek nesillere koca koca binaların olduğu adalet sarayları yerine sarayları vicdanlar olan kocaman bir “ADALET”  bırakabilseydik de bari onlar adâletin ne kadar güzel bir şey olduğunu tatsalardı. 

Okunma Sayısı: 3404
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı