Adalet dağıtmakla görevli olan devletin , dağıttığı adaletinin tecelli ettiği iki mekân vardır ; bunlardan biri adliye diğerde cezaevleridir.
Peygamberlerden, âlimlerden tutun da cahillere, zalimlere kadar bir çok insanın yolu cezaevlerinden geçmiştir.
Cezaevine her giren suçludur anlamı çıkmaz. Neticede kulun dağıttığı adâlet içinde hata payı da çok yüksektir. İlahi adâlet gibi hassas terazisi olmayınca, adâlet terazisine korku, menfaat, hırs, makam, mevki, maddiyat girince cezaevlerinde suçsuz, günahsız yere girenler illa ki vardır.
Aklı başında her mahkûm krizi fırsata çevirmek adına cezaevini Medrese-i Yusufiye haline dönüştürmüştür.
İnsanına değer veren her devlette cezaevine düşen vatandaşını ıslah edip topluma kazandırmayı hedeflemesi gerekir. Zira bu devletin görevidir.
Devlet işlediği suçun cezası olarak özgürlüğünden mahrum kalan insanını , cezaevinden insan-ı kâmil ismine layık bir şekilde çıkarabilirse o insanlara karşı en büyük hizmeti yapmış olur.
Öncelikle şunu belirtelim cezaevleri dünyada ki bütün devletlerin eksik tarafı, ayıplı yüzü, kanayan yarası, kangren olmuş parmağı, ıslah edemediği, çare bulamadığı vatandaşları için devletin şefkatli yüzünden vazgeçip celalli, kızgın yüzünü gösterdiği tarafıdır.
Bence bir ülkenin refah ve gelişmişlik düzeyi açtığı okul ve kapattığı cezaevi sayısı ile anlaşılır. Açtığı okullarla geleceğe yatırım yaparken kapattığı cezaevleri ile de toplumdaki güven ve huzur ortamına işaret eder. Hiçbir aklı selim ;”Sizlere cezaevi açıyoruz, istihdam meydana getiriyoruz, kalkınacaksınız” demez. Derse abesle iştigal etmiş olur. Zira cezaevi açmak marifet değildir. Maalesef ki 2017 yılında 175 adet yeni ceza infaz kurumu inşa edilerek hizmete açılmasının planlanmakta olduğu bir soru önergesine verilen cevapta yetkili ağızlarca zikredilmişti.
Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün kendi sitesinde yer alan ve pekte güncel olmayan istatistikleri bu yazımızda yorumlamaya çalışacağız. Çok içimiz açılmayacak, mutlu olmayacağız ama maksadımız farkındalık uyandırmak, ortadaki problemin üzerine etkili ve yetkili kişilerin dikkatini çekip çözüm aramalarına ve çözüm bulmak isteyen olursa onlara yardımcı olmak.
Yalnız çözüm bulmak noktasında şuna değinmeden geçemeyeceğim ; cezaevlerindeki problemlere çözümü lütfen işi bilenlerle, liyakat sahibi insanlarla arasınlar. Hayatında hiç cezaevi görmemiş, şartlarını bilmeyen, makam mevki sahipleri ile yaparlarsa yine aynı tas aynı hamam olur.
02.10.2017 tarihli veriye göre cezaevlerinde 140.248 hükümlü, 88.745 tutuklu toplam da 228.993 kişi yaşıyor. Tabii ki gerçek rakam bu değil. Bu rakam bize şunu söylüyor 81 vilayeti olan 80 milyon nüfusu olan ülkemiz, 2016 nüfus verilerine göre , nüfusu 200 binden az olan Iğdır, Bartın, Çankırı, Gümüşhane, Artvin ,Kilis, Ardahan ,Bayburt ,Tunceli nüfusundan daha fazla insanı (05.09.2017 tarihli veriye göre,) 384 adet olan cezaevlerinde yaşatmaya, barındırmaya çalışıyor.
Bunu yaparken de kimi zaman 8 kişilik koğuşa 20-30 kişi dolduruluyor, belki bazı koğuşlarda yerde yatırılıyor, kimi zaman da zaten özgür olmayan bu insanların imkânlarını gerek güvenlik gerekse başka nedenlerle daha da kısıtlanıyor.
Şöyle desek yalan olmaz sanrım ülkemizde ki 81 ilin 82.si maalesef ki cezaevleri. Demek ki 81 Düzce 82 Musul 83 Kerkük değil, 82 Cezaevleriymiş.
CTE’ nin sitesindeki istatistiklerinin içerisinde cezaevlerinde bir sene içerisinde kaç kişi intihar etmiş, kaç kişi eceli ile ölmüş, öldürülmüş, kaç kişi dövülmüş, darp raporu almış, kaç kişi hastanelerden yararlanmış, kaç kişi cezaevinde evlenmiş, kaç kadın cezaevinde anne olmuş gibi istatistikler de yer almalı ki, cezvelerinde her şeyin güllük gülistanlık olmadığını, kurum olarak ne gibi problemlerle karşılaşıldığını insanlar anlayabilsin.
01.04.2016 İtibarıyla cezaevlerinde kalanların yaş gruplarına göre dağılımına bakarsak:
12 ve 17 Yaş (18 Yaşından Gün Almamış Çocuk) 2.491
18 ve 20 Yaş (Genç) 9.254
21 ve 39 Yaş (Genç-Orta Yetişkin) 118.928
40 ve 64 Yaş (İleri Yetişkin) 54.192
65 ve 79 Yaş (Yaşlı) 2.597
80 Üstü (İleri Yaşlı) 132
Yaş Grubu Bilinmeyen 15
TOPLAM 187.609
Maalesef, bu tablo içler acısı. Bir ülke düşünün ki 130 bin genci hapishanelerde. “Merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatini söylermiş.“ Biz de bu rakamları yazarken, paylaşırken, gençliğimize sahip çıkamadığımızı, gençlerimizin ellerimizden kayıp gittiğini açıkça ilan etmiş oluyoruz. Maalesef, kendi geleceğimize sahip çıkamıyoruz, çıkmıyoruz. Bu gençlerin ellerinden tut(a)madığımız için başta büyüklerimiz, topluma yön veren şahsiyetler olmak üzere hepimizin vebali yok mu ?
Bir de bu tabloya annesinin yanında kalan suçsuz günahsız masum bebek ve çocukları eklemek lazım ki, o da sosyal medyada gezen son rakamlara göre 668 çocuğun annesinin yanında ceza evi şartlarında yaşadığı şeklindeydi. O çocuklar için ise cezaevleri, anneden yada babadan ayrı kalmak, halıya basmadan, toprağa dokunmadan betonlar üzerinde oyunlar oynayarak büyümek ayrı bir problem. Onları doğar doğmaz, daha bebekken gözden çıkarıyoruz gibi. Çok da önemli değil mi acaba diye vicdanlara soruyorum.