"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB ve iç dinamiklerimiz

İbrahim ERSOYLU
07 Şubat 2017, Salı
Türkiye Cumhuriyeti ilk kurulduğunda, ne yazık ki demokratik bir cumhuriyet olarak kurulmadı.

Halkın iradesinin dikkate alınmadığı tek parti, tek adam anlayışına bina edilen baskıcı, otoriter, manevî değerleri dışlayan Kemalist bir rejimle 1950’ye kadar gelindi. Bu süre içinde sistem, muhalefete, farklı fikir ve görüşlere hiçbir zaman müsamaha göstermedi. Halk baskı ve şiddetle yönetildi. Onların hak ve hürriyetleri ceberut devlet anlayışı ile gasp edildi. Bu yüzden ülkemiz maddî–manevî alanda fakir Afrika ülkeleri düzeyinde bir devlet durumuna düştü. Ülkemiz, 1950’de Batı’nın zorlamasıyla demokrasiye geçmeye karar verdi.

BATI’NIN YARDIMI OLMASAYDI...  

1945’te İkinci Dünya Savaşı’nın bitişi akabinde Soyetler Birliği lideri Stalin, Kars ve Ardahan’ın Rus toprakları olduğunu, İstanbul Boğazında haklarının bulunduğunu iddia etti. Paçaları  tutuşan tek parti şefi  İsmet İnönü, demokratik Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin Soyet tehdidine karşı kurdukları Birleşmiş Milletler Teşkilatına müracaat etti. Ondan Stalin’e karşı kendisine yardım etmelerini istedi. Başta ABD ve diğer Batı ülkeleri, yardım için ülkede çok partili bir sistem kurarak insan hak ve hürriyetlerini uygulama sahasına koymasını şart koştular. Başka çarenin kalmadığını gören İsmet Paşa, kemerleri gevşeterek demokratik hayata geçişe izin verdi. Türkiye BM’ye üye olunca Rusya sesini kesti.

1946’dan sonraki süreçte Demokrat Parti, Millet Partisi gibi partiler kuruldu. 1950’de DP’nin seçimleri ezici bir çoğunlukla  kazanmasıyla  Demokrasiye  geçildi. Menderes ve Demirel’in başında olduğu Demokrat idareler, Türkiye’yi şaha kaldırdı. Allah u alem eğer Batı’nın dayatması olmasaydı, iç dinamikler demokrasiye izin vermezdi ve biz Suriye, Irak gibi, tek parti istibdadıyla yürüyen bir rejimle günümüze kadar gelecektik.

DEMOKRATİK HAKLAR BİLİNMİYOR

Demokratik Batı ülkelerinin aksine, başta Türkiye’dekiler olmak üzere İslam halkları, İslamın ruhunda var olan hak ve hürriyetlerini tam olarak bilmiyorlar. Bilmedikleri için onlara sahip çıkmıyorlar. Demokratik değerleri içselleştirmedikleri için, ya darbelere maruz kalıyorlar veya  baskıcı, otoriter yönetimlerin zulmüne çaresiz boyun eğiyorlar. Bir uyanış olmazsa İslam ülkelerinde iç dinamikler, kolay kolay demokrasiye geçit vermez gibi gözükmektedir.

AB DEMOKRASİYE GEÇİŞTE BİZE YARDIM EDEBİLİR

AB, 2000’lerin başında askerî ve yargı vesayetlerinden kurtulmamıza epey yardım etmişti. Siyasîler, o vesayetlerden kurtulduktan sonra, onun yapılmasını istediği reformları rafa kaldırarak kendi vesayetlerini tesis ettiler. Hukuk üstünlüğü ve demokrasi’yi askıya almalarından sonra ülke anarşi, kaos, çatışma ve gerilim meydanı haline geldi. Ekonominin dengeleri de bozuldu.

Bilindiği gibi ülkede demokrasinin uygulanması; insan haklarının devreye sokulması, adaletin sağlanması, şahıs değil kanun hakimiyetinin tesis edilmesi, hukuksuz bir şekilde kişilerin tutuklanmaması, rüşvet, iltimas ve yolsuzluğun önlenmesi, basın ve yayın hürriyetinin olması, kişilerin mallarına el konmaması, serbest piyasa ekonomisi geçerli olması, AB’nin Türkiye’den gerçekleştirmesini istediği belli başlı reformlardandır. Bunlar da dünyada, saygın demokratik bir ülkenin özellikleridir.

Eğer Türkiye 2005’ten sonra AB’nin istediği reformları uygulamaya devam etseydi, durum şimdikinden çok daha farklı olabilir ve içinde bulunduğu kötü duruma düşmezdi. Batılılar bizi aralarına almasalar dahi Ülkemiz demokratik, müreffeh bir seviyeye gelir, dünyada parlayan bir yıldız olurdu. Siyasîler içlerine sindirmeseler de, içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumdan çıkış çaresi; AB reformlarına geri dönmek olarak gözüküyor. Zira uygulamalara bakılırsa, AB olmadan kendi dinamiklerimizle bunu başarmamız çok zordur.

Okunma Sayısı: 1464
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı