Cenab-ı Hak, toprağı çöllerden meydana gelen bir kısım Arap ülkesine çok kıymetli yer altı zenginlikleri ihsan etmiş, onlar da bu yüzden zenginleşmişlerdir.
Ancak bu zenginliğin kaymağını baştaki baskıcı ve otoriter yönetimler yemekte, halklar ondan pek az istifade etmektedirler.
Suudî Arabistan, Küveyt, Bahreyin, Birleşik Arap Emirlikleri gibi devletler, petrol nimeti olmasaydı, bekli de zar zor geçinen fakir birer ülke seviyesinde olacaklardı. Ancak onlar Cenab-ı Hakkın lütfettiği bu nimetin şükrünü eda etmekten çok uzaktalar.
Başta Suudî Arabistan olmak üzere, petrol zengini bütün Arap ülkeleri dikta idareleri ile yönetilmekte, bu zengin kaynakları da kendiler ve yakınları için kullanmaktadırlar.
DİKTACI İDARECİLER ÜLKE SERVETİNİ CEPLERİNE İNDİRİYOR
Bu devletlerde Nüfusun takribi olarak % 10’unu oluşturan diktatörler ve çevreleri, petrol gelirlerinin % 90’ını almakta, %90’ı oluşturan halk kitleleri de gelirin % 10’unu ancak alabilmektedir. O ülkelerde milli servetin paylaşılmasında derin bir uçurum bulunmaktadır.
Ortadoğu’da krallar ve prensler, petrol gelirlerinin çoğunu zimmetine geçirerek dünyada sayılı zenginler arasına girmişlerdir. Onlar halklarını cehalet ve zaruret içinde bırakarak, gasp ettikleri akıl almaz servetleri , Avrupa ve Amerika’ya kaçırarak, oralardaki işletmelere ortaklık yaparak oranın ekonomilerinin canlanmasına katkı yapmaktadırlar.
ZENGİN DİKTACILAR FAKİR MÜSLÜMANLARA DUYARSIZDIR
Asya’da ve Afrika’da Milyonlarca Müslüman açlık ve sefaletle pençeleşirken, zengin Arap kralları, şeyhleri ve sülaleleri lüks, şatafat ve israf içinde yaşamaktadırlar. Halbuki İslâmda zekât, sadaka, teberru gibi sosyal yardım esasları vardır. Peygamber Efendimiz(asm), “Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir” buyurmuştur.
Tarihin en acıklı savaş trajedisinin yaşandığı Filistin, Irak ve Suriye’de yüz binlerce insan ölmüş, halkın önemli bir bölümü katliamlardan kurtulmak için ülkelerini terk ederek komşu ülkelere sığınmış, orada soğuk, açlık ve kötü şartlar altında hayatlarını sürdürmek zorunda kalmışlar. Petrol zengini Arap kral ve şeyhlerinin sağır kulakları ve kör gözleri bu zavallı insanların arşa yükselen feryat ve çığlıklarını duymuyor ve görmüyor, onlara yardım etmek için harekete geçmiyorlar. Ülkelerine girmelerine de müsaade etmiyorlar. Körfez ülkelerinden gelen haberlere göre oraya savaş öncesinde çalışmaya giden Suriye kökenlileri de sınır dışı ediyorlarmış.
DİKTACILAR MISIR DARBECİLERİNE MADDÎ DESTEK VERDİ
Aynı yöneticiler, Mısır’da Demokrasiyi katleden darbecilere Milyarlarca Dolar bağışlayarak destek vermişlerdi. Çünkü Mısırda devrik demokratik idare devam etseydi, kendi tahtları sallanacaktı, belki de hakimiyetleri yok olacaktı.
İlâhî adâlet bu dünyada, olmazsa ahirette mutlaka tecelli edecek, mağdurlar mağrurlardan haklarını alacaklardır.
Bilim, teknoloji ve telekomikasyonun dünyamızı bir köy haline getirdiği günümüzde, istibdada dayanan krallıklar daha uzun süre devam edemez. Arap krallıkları da ilâ nihaye bâki kalamaz, bir gün gelecek yıkılacaklardır. Zaten bunun işaretleri de görülmeye başladı. Demokrasi ve hürriyet güneşi bütün İslâm milletlerini olduğu gibi Arap ülkelerini de inşallah aydınlatacaktır.