"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatlar siyaset tuzağına düşmemeli

İbrahim ERSOYLU
22 Haziran 2018, Cuma 02:37
12 Eylül darbe sürecinde içlerinde bazı Nur gruplarının da bulunduğu Cemaat ve Tarikatlar, şaşırtılarak münafık darbecilere ve onlarla iş birliği yapan Demokrat olmayan siyasîlere hararetle destek vermişlerdi. Sonraki yıllarda o desteklerinin vatan, millet ve dine çok zarar verdiği ortaya çıkmıştı.

28 Şubat sürecinde de bu yapılar, o zamanın dindar görüntülü siyasîlerine açık destek vermelerinin faturasını daha sonraki yıllarda acı bir şekilde hem kendileri ödemişler, hem de mütedeyyin halk kesimine ödetmişlerdi. O zaman dinî hizmetler onlarca yıl geri gitmişti. Ne yazık ki geçmişte yaşanan o elim hadiselerden hiç ibret alınmadığı ve aynı hataya tekrar düşüldüğü müşahede edilmektedir. Çok yazık..

YANDAŞ DİNÎ YAPILAR BAŞARILI OLAMAZLAR

Hâkim siyasîler, icraatlarına halk nezdinde meşrûiyet kazandırmak için din âlimlerini ve dinî yapıları kendilerine alet etmek isterler. Siyasîlerin toplumda muvafıkları ve muhalifleri vardır. Onlara biat eden dinî yapılara muvafıklar itibar eder, diğerleri etmez. Halbuki onların irşadına toplumun bütün fertleri muhtaçtır.

İslâm Tarihinde Peygamberlerden ve sahabelerden sonra, insanlık âlemini ilim ve fazileti ile aydınlatmış başta dört mezhep imamı olmak üzere Abdulkadir Geylanî, Bahaeddin Nakşibend, İmam Gazâlî, İmam Rabbanî, Mevlânâ Celâleddin Er-Rumî, Ahir zamanda Üstad Bediüzzaman Said Nursî gibi yıldız şahsiyet ve kutupların, zamanlarında dindar da olsa hâkim siyasîlerden uzak durdukları, onların kendilerine takdim ettikleri makam-mevki ve maddî imkânlara iltifat etmedikleri bir gerçektir. Onlar müsbet hareketle yöneticilerle çatışmadan bağımsız bir şekilde başarılı iman ve Kur’ân hizmeti yapmışlar, ancak gerektiğinde siyasîleri uyarmışlardır.

SİYASET VE TİCARET DİN HİZMETİNİ ZAYIFLATIYOR

Maalesef günümüzde iman ve ahlâk buhranının had safhada olması, toplum nezdinde din hizmetlerinin pek tesirli olamadığını göstermektedir. Bunun mühim bir sebebi; bu hizmetleri yapan yapıların çoğunun siyaset ve ticaret tuzaklarına düşmeleri, hizmetlerinde ihlâs ve samimiyetin zayıflamasıdır. Geçmişte bu yolu izleyen malûm cemaatin başına neler geldiği ortadadır. Ancak bundan ibret ve ders alınmadığı görülmektedir.

Sözün Özü: Başta Diyanet olmak üzere Cemaat ve Tarikatların hasbî iman ve Kur’ân hizmetinde dört mezhep imamlarını ve İslâm’ın yıldız şahsiyetlerini örnek almaları lâzımdır. Aksi halde bu işi başarmaları mümkün olmadığı gibi, açık destek vererek biat ettikleri siyasîlerin kusur ve hatalarına ortak olma tehlikesi vardır. Bunun hesabını vermek kolay değildir.

Okunma Sayısı: 5645
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    22.6.2018 13:09:11

    Sayın Ersoylu, üzülerek ifade edeyim ki, çok çabuk tuzağa düştüler. Hem de ellerinde imani, İslami, Kur'ani, Nebevi düsturlar varken. Fikrini ve zikrini pekala bildikleri "dindar" soslu bir ideolojiyi (öyle olamayacağını bile bile) vatan ve milletin kurtuluş reçetesi zannettiler. Dindarlığı ehliyet ve yönetim için kâfi ve vâfi görerek, "emanet" olarak bilinen vazifenin nâehillere verilmesine ses çıkarmadılar. Hatta desteklediler. OHAL'in keyfi ve hukuksuz kararları neticesinde zulme uğramış insanların mağduriyetini görmezden geldiler. "Ağaç kökü yesinler" hezeyanı karşısında suskun kaldılar. Bu ahval, tuzağa düşmenin çok ötesinde anlamları vahim bir haldir. Sahiplerini ve bunların sözünü senet, delil kabul eden tabileri manen mesul eder. Allah (cc) herkese akıl ve irade vermiş, kullansınlar diye. Başkalarına rehin ve ipotek versin diye değil. Tarihin tekerrürü ders alınmaz ise mukadderdir. 24 Haziran tekerrür etmemesi için bir fırsattır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı