12 Eylül darbe sürecinde içlerinde bazı Nur gruplarının da bulunduğu Cemaat ve Tarikatlar, şaşırtılarak münafık darbecilere ve onlarla iş birliği yapan Demokrat olmayan siyasîlere hararetle destek vermişlerdi. Sonraki yıllarda o desteklerinin vatan, millet ve dine çok zarar verdiği ortaya çıkmıştı.
28 Şubat sürecinde de bu yapılar, o zamanın dindar görüntülü siyasîlerine açık destek vermelerinin faturasını daha sonraki yıllarda acı bir şekilde hem kendileri ödemişler, hem de mütedeyyin halk kesimine ödetmişlerdi. O zaman dinî hizmetler onlarca yıl geri gitmişti. Ne yazık ki geçmişte yaşanan o elim hadiselerden hiç ibret alınmadığı ve aynı hataya tekrar düşüldüğü müşahede edilmektedir. Çok yazık..
YANDAŞ DİNÎ YAPILAR BAŞARILI OLAMAZLAR
Hâkim siyasîler, icraatlarına halk nezdinde meşrûiyet kazandırmak için din âlimlerini ve dinî yapıları kendilerine alet etmek isterler. Siyasîlerin toplumda muvafıkları ve muhalifleri vardır. Onlara biat eden dinî yapılara muvafıklar itibar eder, diğerleri etmez. Halbuki onların irşadına toplumun bütün fertleri muhtaçtır.
İslâm Tarihinde Peygamberlerden ve sahabelerden sonra, insanlık âlemini ilim ve fazileti ile aydınlatmış başta dört mezhep imamı olmak üzere Abdulkadir Geylanî, Bahaeddin Nakşibend, İmam Gazâlî, İmam Rabbanî, Mevlânâ Celâleddin Er-Rumî, Ahir zamanda Üstad Bediüzzaman Said Nursî gibi yıldız şahsiyet ve kutupların, zamanlarında dindar da olsa hâkim siyasîlerden uzak durdukları, onların kendilerine takdim ettikleri makam-mevki ve maddî imkânlara iltifat etmedikleri bir gerçektir. Onlar müsbet hareketle yöneticilerle çatışmadan bağımsız bir şekilde başarılı iman ve Kur’ân hizmeti yapmışlar, ancak gerektiğinde siyasîleri uyarmışlardır.
SİYASET VE TİCARET DİN HİZMETİNİ ZAYIFLATIYOR
Maalesef günümüzde iman ve ahlâk buhranının had safhada olması, toplum nezdinde din hizmetlerinin pek tesirli olamadığını göstermektedir. Bunun mühim bir sebebi; bu hizmetleri yapan yapıların çoğunun siyaset ve ticaret tuzaklarına düşmeleri, hizmetlerinde ihlâs ve samimiyetin zayıflamasıdır. Geçmişte bu yolu izleyen malûm cemaatin başına neler geldiği ortadadır. Ancak bundan ibret ve ders alınmadığı görülmektedir.
Sözün Özü: Başta Diyanet olmak üzere Cemaat ve Tarikatların hasbî iman ve Kur’ân hizmetinde dört mezhep imamlarını ve İslâm’ın yıldız şahsiyetlerini örnek almaları lâzımdır. Aksi halde bu işi başarmaları mümkün olmadığı gibi, açık destek vererek biat ettikleri siyasîlerin kusur ve hatalarına ortak olma tehlikesi vardır. Bunun hesabını vermek kolay değildir.