"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbenin dinî yapılara yansıyan yıkıcı sonuçları

İbrahim ERSOYLU
16 Ağustos 2016, Salı
15 Temmuz hain darbe teşebbüsü, etkisi uzun yıllara uzanan ve telafisi çok zor olan tahribatlara yol açtı.

Bu tahribatların  sivil dinî  yapılara yönelik olan boyutu daha korkunç  görünüyor. Bir kısım mensupları darbeye bulaştı diye  bir cemaat  toptan imha edilirken,  diğer cemaat ve tarikatlar kamuoyunda hedef tahtasına konarak  varlık sebepleri sorgulanıyor.  “Suçun şahsîliği” kuralı askıya alınarak  hepsi darbeden sorumlularmış  gibi toplumda algı operasyonu yapılıyor. Halka cemaat ve tarikat düşmanlığı aşılanıyor. Halbuki  müstakim cemaat ve tarikatlar  toplumsal huzur ve asayişin  manevî dinamikleridir.

DİNÎ YAPILARIN  ASIL FONKSYONU

Dinî yapılar (cemaat ve tarikatlar),  devletten  bağımsız uhrevî hedeflere yönelik olarak  iman ve Kur’ân hizmeti yapmak üzere teşekkül eden sivil  organizasyonlardır. Onların dünyevî ve siyasî hedefleri olamaz. Onların görevi; hasbî olarak toplum fertlerine iman, ibadet,  güzel ahlâk, fazilet, doğruluk gibi manevî  şuur kazandırmak, toplumun manevî  bünyesini kemiren sefahat, ahlâksızlık, yalancılık, isyan, fitne ve anarşiden insanları uzak  durmalarını öğütlemektir. Bu işi, Allah’tan başka  kimseden hiçbir maddî menfaat beklemeden, siyasîlerin manyetik alanına girmeden  ihlas ile, yani Allah rızası için yapmaktır.

Onlar bu faaliyetlerle  toplumun manevî  dinamiğini oluştururlar. Bu  hizmetler olmasaydı, devletin yanlış siyasetleriyle bunalttığı  bazı  halk kitleleri harekete geçerlerdi, suçlar pıtrak gibi çoğalır,  önü alınması çok zor sosyal patlamalar,  isyanlar  vuku bularak  toplum düzeni ve güvenliği tehlikeye girerdi. Bu  yapılar rahat bırakılırsa  kendileri doğruyu  bulurlar ve istikametle işlerini yaparlar. 1980’e kadar bu işler nispeten  iyi gitti. Daha sonraki yıllarda darbeciler ve bir kısım siyasîler  değişik yollarla  bu manevî yapılara  el atıp  onları politize  ederek  istikametlerini bozdular.

YENİ ASYA CAMİASI HİÇ TUZAĞA DÜŞMEDİ

Özellikle 12  Eylül münafık darbecileri,  bu yapıları  Kemalizm ile barıştırıp devlet kontrolüne almak  için çok sinsi  planları uygulamaya koydular. Bir kısmını korkutarak, diğer bir kısmını devlet parasıyla  destekleyerek,  onlara makam-mevki vererek kendilerine biat ettirmek istediler. Ne yazık ki onlardan bir  çoğu bu tuzağa düştü. Bunlar  içinde  Nur grupları büyük bir yekûn tutar. Ancak Yeni Asya Camiası bu tuzağa hiçbir zaman düşmedi. Ona yapılan teklifte,  onlara  destek verilmesi karşısında devletin kredi muslukları ardına kadar açılacağı, ülke çapında çok sayıda dersaneleri, yurtları ve okulları olacağı ifade edilmişti. Ama camia bunu  şiddetle ret etti. Ret ettiği için  gazetesini 470 gün kapattılar. Aralarına fitne – fesat sokarak bir kısım mensuplarını  ondan kopardılar. 

 Camianın  bütün uyarılarına rağmen, hizmetkâr ağabeylerin çoğu, o zamanlar  Nur Talebelerinin çoğunu peşlerine takarak   darbeye  hararetle destek vermişlerdi. Malazgirt, Mohaç zaferi gibi tarihî bir zafer olduğunu söylemişlerdi. Desteklerinin yanlış olduğunu söyleyen camiayı, komünistlerle birlikte hareket etmekle suçlamışlardı.  Zaman bu desteğin yanlış olduğunu göstererek Yeni Asya’yı haklı çıkardı. 

Şimdi imhaya çalışılan Gülen cemaati  de, zamanında darbeciler ve bir kısım siyasîler tarafından maddî–manevî yönden desteklenmişti. O destek olmasaydı, kendi haline bırakılsaydı muhtemelen kendi işine bakacaktı ve  yaşanan müessif olaylar belki de olmayacaktı.

Sözün özü: Faaliyetleri kanunlara aykırı olmadıkça ve asayişe zarar vermedikçe  dinî  yapılar  rahat bırakılmalıdır. “Birisinin hatasıyla başkaları  mesul olmaz” Kur’ânî prensibini askıya alarak bir kısım mensupları darbe  girişimine adı  karıştı diye bütün  bir cemaati  ve diğer cemaat ve tarikatları bu işle müttehem ilan edip,  masum mensuplarını mağdur  edip  kamuoyunun  gözünden düşürmek, Türkiye’deki manevî hayata büyük bir darbe vurmak demektir. Bu darbe, siyasîlerden ziyade ülkemizde dinsizliği ve ahlâksızlığı terviç etmeye çalışan zındıka komitesinin işine yarar. Çünkü o da işini zorlaştıran  sivil cemaat ve tarikatların yok edilmesini istemektedir. Allah hepimize insaf, istikamet ve basiret ihsan etsin. Amin...

Okunma Sayısı: 2907
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • CESUR ADAM

    16.8.2016 01:55:13

    Allah razı olsun.En son koparılan ihvanların siyaset çamurlarına girmelerinin yanında birde kul hakkı tecavüzlerine bodoslama dalmalarını görünce eyvahh eyvaah dedim.Hel bir faninin yakın tarihlerde başlayan boyalı ekran ve kalabalıklar önünde şak şaklanmasına,yaldızının parlatılmasının karşılığında siyasetçi gibi hatta fanatik taraftar gibi o meydan senin bu meydan benim diyerek yargı,muhakeme,suçu sabit olma veya olmayacaklarıda hiç düşünmeden yaptığının büyük bir gaza gibi göstermesi ENE nin insanları paçavraya çevirmesi değilde nedir. YENİ ASYA risalei nur okuyucusu ve cemaati MEŞVERET i esas aldığı halde çamur atan bedbahtların,gafillerin TEK ADAMın ağzından çıkana HURRAAA demesi ve karacehaletle sarılmaları hayretki ne hayret.YAZIIIK YAZIIIK.RİSALELERİ böylemi okuyup anlıyorsunuz,aziz üstadın hayatından hiç mi ders almadınız.İlerisine gitmiyorum çünkü gırtlaklarına değil tpedeki saçlarına kadar boğulmuşsunuz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı