"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratlar ve Kemalizm

İbrahim ERSOYLU
24 Kasım 2017, Cuma
Meşrûtiyet döneminde “Ahrar/Hürriyetçiler olarak bilinen, 1950’den sonra “Demokratlar” olarak tanınan siyasî güçler, iktidarları dönemlerinde Türkiye’de Batı standartlarında birinci sınıf bir Demokrasinin tesisini gaye edinmiş ve bu istikamette icraatlar yapmışlardır.

Kemalizm, muhteviyatında Demokrasinin; insan hakları, düşünce, din ve vicdan hürriyetinin olmadığı, M. Kemal’in fikir ve uygulamalarına bina edilen dünyevî bir ideolojidir. Türkiye, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar, Demokrat idare süreçleri hariç hep bu ideoloji ile yönetilmiş ve hâlâ  yönetilmektedir. Demokrasi yerine Kemalizm’in  idaresinde kaldıkça da, geri gitmeye devam etmektedir.

Demokratlar Türkiye’nin, hür, Batı ülkelerin zorlamasıyla çok partili siyasî hayata geçmesinden sonra 1950’de halkın teveccühü ile  iktidara gelmişler, Demokrasiyi; adaleti, insan haklarını, din ve fikir hürriyeti tesis etmişlerdir. Kemalistlerin geri bıraktıkları ülkeyi fabrikalar kurarak, yollar, barajlar, köprüler yaparak kalkındırmışlardır. 

Menderes ve Demirel liderliğindeki Demokratlar, dini siyasete değil, siyaseti dine alet ederek maneviyata  çok hizmet ettiler.  Onlar bu hizmetleri siyaset meydanlarında  dillendirmediler, siyasetlerine basamak yapmadılar. 

1960’ta Demokrasinin  Türkiye’de  tesis edilmekte olduğunu, din ve dindarlara hürriyet verildiğini, dolayısıyla Kemalizm’in iflâs etmekte olduğunu gören sivil ve askerî Kemalistler, o zamanki  hür basını ve üniversiteleri iğfal ederek Demokrat idarenin aleyhine geçirdiler. Askerleri de kışkırtarak onlara 27 Mayıs darbesini yaptırdılar. Halkın ve dünyanın gözü önünde Başbakan Adnan Menderes’i ve iki bakanını astılar. Temayüz etmiş olan diğer Demokrat şahsiyetleri Yassı Ada hapishanesine tıktılar. 

Yeniden toparlanan Demokratlar 1965 seçimini kazanarak tekrar iktidara geldiler ve kaldıkları yerden icraata devam ettiler. Kemalistler 1971‘de tekrar askerleri devreye sokarak muhtıra ile onları iktidardan düşürdüler. Onların tek başlarına iktidara gelmemeleri için Necmettin Erbakan etrafında ve Millî Nizam Partisi çatışında örgütlenen ve Demokrat olmayan dindar kimlikli siyasî güçleri devreye soktular. Bu güçler de ne yazık ki Halk Partisi’ni iktidara taşıdılar, anarşistlerin affedilmesi gibi büyük tahribatlara sebep oldular. Demokratlar daha sonra sağ koalisyonlarla bir süre iktidara geldilerse de, ortakların engellemesiyle istedikleri hizmetleri yapamadılar.

Kemalistler işin başından  beri Demokratların iktidara gelmelerini bir  türlü hazmetmediler.  12 Eylül darbesini yaptırdılar. Turgut Özal liderliğinde, Kemalizm’i ayakta tutacak Demokrat olmayan güçleri iktidara getirdiler.

1991’de DYP ile yeniden iktidara gelen Demokratlar, hayırlı icraatlarına devam ettiler. Ancak bir sonraki seçimde yolları Kemalistlerin tezgâhladıkları başka bir oyunla kesildi; N. Erbakan liderliğindeki dindar kimlikli siyaset parlatıldı ve sahneye sürüldü. Demokratları bitirmek için onlarla koalisyon kurmaları sağlandı. Erbakan’ın yanlış söz ve tavırlarıyla ülkenin 28 Şubat duvarına çarpması sonrasındaki süreç, onun koalisyon ortağı olan Demokratları bitirmek için altın bir fırsat oldu.  2002 seçimlerinde onları siyaset sahnesinin dışına ittiler. Yerlerine Erbakan’ın talebeleri olan ve Demokrat olamayan siyasî güçleri parlatarak iktidara taşıdılar.

15 yıldan beri Demokratlar iktidarda olmadığı için Demokrat olmayan siyasî güçlerin iktidarında Kemalizm ayakta kalmaya ve Türkiye’nin gelişmesini ve ilerlemesini engellemeye devam etmektedir.

Okunma Sayısı: 1603
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    24.11.2017 16:17:59

    "Sivil ve askerî Kemalist" dönemi "İslâmi Kemalist" dönemine evrildi ve görevini onlara devretti. Müfrit bir Ulusalcı şahıs CB'nı kastederek şöyle demişti: "....İslâmi Kemalist oldu" (Mynet, 20.9.2017) Hâdiselere bir de bu zaviyeden bakıp değerlendirmek gerekir. Kemalizm bir ideoloji olduğu gibi, İslâmcılık yahut Siyasal İslâmcılık da bir ideolojidir. Ve bu ideoloji âdeta dinin kendisi gibi dinin yerine ikame edilmek istenmektedir. Siyasal İslamcılık, hürriyetçi-demokrat bir siyaset tarzı olmadığından ve menfi politika takip ettiğinden üzülerek ifade etmeliyim ki, ülkede gerek demokrasi ve gerekse uzlaşma kültürünü sekteye uğratmıştır. Şu anki siyasi ve içtimai ahvalimiz bunun en canlı şahididir. Cilalanıp parlatılarak millete takdim edilmeleri, hürriyetçi demokrasinin değil Kemalizm ideolojinin işine yaradığı içindir. 1930-40'lı yılların Türkiye'sinde değil 2017 yılının Türkiye'sinde yaşıyoruz. Birbirimizi kandırmayalım. Teşekkürler Ersoylu.

  • Ramazan ÇALIŞAN

    24.11.2017 08:31:01

    Sayın yazar, yazılarınızı ilği ile okuyor ve çok istifade ediyorum.Müsadenizle,Buğünki yazınızda dördüncü parağrafta "1960’ta Demokrasinin Türkiye’de tesis edilmekte olduğunu, din ve dindarlara hürriyet verildiğini"cümlesine, demokrasi yalnızca din ve dindarlara özğürlük verirse demokrasi olmaz. Demokrasi kemalistlerde dahil olmak üzere,her din,mezhep,ırk,meslek ve meşrebe, hukuk kuralları içinde özğürlük verir diye, bir itirazda bulunmak istiyorum.Sayğılarla.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı