"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gerçekten AB’ye ihtiyaç kalmadı mı?

İbrahim ERSOYLU
07 Ekim 2017, Cumartesi
AB projesi aslında bir Demokrasi ve hukuk projesidir.

Onun, aday ülkeler için şart koştuğu reformları hayata geçirmek, Demokratik ve hukuk standartlarını yakalamak demektir. Bu standartları yakalayan hiçbir ülke yoktur kİ, Demokrasi ve refah yönünden kalkınmış, örnek gösterilen bir ülke olmasın.

AB süreci Türkiye’nin hep lehine olmuştur. Türkiye o süreçten daima kazançlı çıkmıştır. 1950’lerde hürriyetçi Demokrat ülkelerin dayatması olmasaydı, İsmet Paşa’nın tek partili baskı yönetimi, kendi isteği ile Demokrasiye ve hürriyetlere geçit vermesi mümkün müydü? Elbette değildi ve biz hâlâ bir Irak, bir Suriye gibi, Ortadoğu’nun diktatörlükle yönetilen ülkeleri gibi olmaya devam edecektik.

AB SÜRECİ İLE VESAYETLER KIRILDI

Şimdi AB’ye meydan okuyan ve ona ihtiyaç kalmadığını  söyleyen iktidarlar, 2000’lerin başında AB süreci ve reformları sayesinde askerî ve yargı vesayetini kırmıştı. O sürecin olumlu havası olmasaydı, darbeciler onların yönetimini Ergenekon ve Balyoz darbe harekâtlarıyla  düşüreceklerdi.

O zamanlar AB süreci havası sayesinde ülkemiz, dünyada  parlayan bir yıldız gibi olmuştu. Demokratik reformlar yapan, ekonomisi istikbal vaat eden, yatırım yapılabilir güvenli bir devlet görüntüsü vermişti. Doğu ve Batı ülkeleri, özellikle İslâm ülkeleri, yatırım için Türkiye’ye yönelmişti. Şimdi ise, AB’den uzaklaştıkça yatırımcılar kaçmakta, antidemokratik icraat sebebiyle terör ve diğer sosyal problemlerle boğuşan karışık, güvensiz bir ülke görüntüsü vermektedir. 

KEMALİSTLER, AB’DEN NEFRET EDERLER

AB sürecinin diğer çok önemli bir faydası; Türkiye’yi her alanda ellerini bağlayarak maddî manevî kalkınmasını, ilerlemesini engelleyen Kemalizm’in kayıtlarından  kurtulmasına yardım etmesidir. Zira onun prensiplerinden  biri; “İdeoloji ile yönetilen bir ülke, AB’ye giremez.” kuralıdır. Onun için askerî ve sivil Kemalistlerin en büyük  korkusu; Türkiye’nin AB sürecinde ilerlemesidir. Onlar biliyorlar ki, Türkiye bu süreçte ilerlerse ülke Demokratlaşacak, zenginleyecek, medenîleşecektir. Kemalizm de yok olacak. 

Biz ülke olarak kendi dinamiklerimizle, devlet sistemini esir alan Kemalizm’den kurtulmamız çok zordur. AB süreci  bundan kurulmamıza geçmişte olduğu gibi bize yardım edebilir.

Kemalistler, Materyalist ideolojilerinin gereği, dindar kimlikli iktidarlara asla tahammül edemezler. Eğer tahammül ediyorlarsa, bu işte bir bit yeniği var demektir. Onlar böyle bir iktidarı kendi işlerine geldiği için ona ses çıkarmamaktadırlar. Tökezlediği anda, onun tepesine  acımasızca binecekleri kesindir.

Sözün Özü: Dindar kimlikli büyüklerimiz, AB’ye meydan okumakla ve ona ihtiyaç olmadığını ilân etmekle kendi ayaklarına kurşun sıktıklarını ya bilmiyorlar, ya işlerine öyle  geldiği için davranıyorlar. Ülkeyi, AB’den uzaklaştırmak, ya da koparmak hem kendileri, hem Türkiye için hiç iyi olmayacaktır. Bu durum ülkeyi medenî ülkelerden koparıp  Rusya, Çin gibi dikta devletlere yaklaştırmak, kaos, gerilim ve çatışma ortamına sürüklemekten başka bir şey değildir.    

Okunma Sayısı: 1339
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı