Adab-ı muaşeret...
Gıybet, kişileri gıyaplarında hoşlanmadıkları sözlerle anmaktır. “Gıybet odur ki, gıybet edilen adam hazır olsaydı ve işitseydi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese zaten gıybettir. Eğer yalan dese hem gıybet, hem iftiradır; iki katlı çirkin bir günahtır.” 1
Başkasının kusur ve hatalarını araştırıp isim vererek diğerleriyle paylaşmak gıybet kapsamına girdiği gibi kardeşlik bağlarını çözer, kin ve düşmanlığın yayılmasına sebebiyet verir.
Gıybet, düşmanlık besleyenlerin, hasetçilerin ve inatçıların en çok kullandıkları alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi olanlar, bu pis silâhı kullanmaya tenezzül etmezler. 2
Zübeyir Gündüzalp, “Herkesin bir kusurunu görüp kendi kusurlarını görmeyerek dostlarını terk eden, terk edilir... Çok tenkitçilerin, gıybetçilerin, herkesin kusurlu işlerini sayanların meclislerine yanaşma. Bu kötü ahlâk sana da bulaşır. Hem çabuk bulaşır. Zira bu fena huyun muharriki nefistir. Nefsanî şeyler nefisleri kolayca harekete geçirir.”3 demektedir.
Dipnotlar:
1- Mektubat, s. 325. Hadislerden iktibas: (Müslim, Birr, 70; Ebu Davut, Edep, 35.)
2- Mektubat, s. 324.
3- Zübeyir Gündüzalp, Altın Prensipler, s. 77.