Hatay, Güney Anadolu’nun Tarih ve maneviyat kokan şirin bir bölgesidir.
Üç semavî din mensuplarının barış içinde yaşadığı bir yerdir. Önemli bir Şiî kitlesinin yaşadığı yörede, içinde farklı Nur gruplarının da bulunduğu bir çok dinî grup, iman ve Kur’ân hizmeti yapmaya devam etmektedir.
Daha önceki senelerde olduğu gibi tatilimizin bir bölümünü memleketimiz olan Hatay/Antakya’da geçirmek üzere buraya ailece geldik.
Hatay’da 1980’e kadar ki sürede, Merhum Zübeyir Ağabey’in, Üstadın vefatından sonra diğer ağabeylerle birlikte tesis ettiği Risale-i Nur ölçülerini esas alan, kişilere değil meşveret sistemine bağlı ihlâslı, sebatkâr, mütesanit bir Nur cemaati vardı.
Bunlar Yeni Asya Gazetesi’nin vefakâr, samimî okuyucularıydı. Sabahları gazetenin ellerine ulaşmasını hasretle beklerdi. Yeni Asya okuyucusu olmakla iftihar ederlerdi. Sonra 12 Eylül darbesi, Türkiye’nin maddî manevî yapısını kökten tahrip etti. Münafık darbeciler, öncekilerden daha farklı sinsî, şeytanî desiselerle dine dost görünerek, dinî cemaat ve Tarikatların iman ve Kur’ân hizmetlerini sulandırma planını uygulamaya koydular. Dinî yapı ve grupları Kemalizm ile barıştırmak için, önlerine devletin makam mevki, maddî yardım gibi câzip tuzaklar kurdular.
Ne yazık ki istisnalar hariç, grupların hepsi bu tuzaklara balıklamasına atladılar. Düşmek istemeyenler korkutularak biat ettirildi. Yeni Asya Camiası ve Gazetesi, Üstad ve Risale-i Nur’dan aldığı imanî feraset ve şecaatle tehdit ve dayatmalara aldırış etmedi, 470 gün kapanma gibi bedel ödeme pahasına zalim darbecilere boyun eğmedi.
Esefle ifade etmek zorundayız ki, Yeni Asya’nın samimî uyarılarına rağmen Saff-ı Evvel ağabeylerin çoğu, Nur Talebeleri’nin çoğunu peşlerine takarak darbecilerin peşine takıldılar. Darbenin Tarihteki Mohaç, Malazgirt gibi bir zafer olduğunu söylediler. Kendileri gibi hareket etmediği, darbecilere ve anayasalarına karşı çıktığı için Yeni Asya Camiası’na ve gazetesine ateş püskürdüler. ”Komünistler de darbeye ve Anayasa’ya karşı çıkıyor. Onlarla beraber mi hareket edeceksiniz?” dediler. Kendilerine tabi olanlara gazeteyi bıraktırdılar. Sonraki yıllarda hadiseler, Yeni Asya’yı haklı çıkarmasına rağmen, istisnalar hariç hakperestlik gösterilerek yanlıştan geri adım atılmadı. O grupları, hâlâ da dindar görüntülü menfi siyaset akımına hararetle destek vermeye devam etmektedirler.
Hatay Nur Cemaati de, 1980 darbesi fitnesinden nasibini aldı. Önemli bir kısmı oraya gelen ağabeylerin telkiniyle Üstad ve Risale-i Nur’u gündemde tutan gazeteyi almayı terk ederek Yeni Asya karşıtı cephede yer aldılar.
Diğer bir kısmı, ağabeylere saygı göstermekle birlikte şahısları değil Risale-i Nur ölçülerini esas alarak Yeni Asya Şahs-ı Manevisi’ne mensubiyeti devam ettirdiler. Zındıkanın estirdiği her fırtınada savrulmayarak, meslek meşrep çizgisinde sebat etmeye devam ettiler.
Günümüzde Hatay’da gazeteye sahip çıkan, kemiyete değil keyfiyete önem veren bu grup, ihlâs, sadâkat ve tesanüt ile iman ve Kur’ân hizmeti yapmaya devam etmektedir.