"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İktidarlar ve dinî gruplar

İbrahim ERSOYLU
27 Kasım 2014, Perşembe
Cumhuriyetin kuruluş felsefesi lâdinî bir yapıya dayandığı için, dinî gruplar ve tarikatlar yok sayılmış ve yer altına itilmişlerdir.

Tek parti döneminin hakim  güçleri her dinî tezahürü “irtica” saymışlar ve yok etmeye çalışmışlardır. Bunun en bariz örneği  Bediüzzaman ve talebelerine reva görülen  zulümlerdir. 1950 yılında Demokratların  öncülüğünde Demokrasiye geçildikten sonra, din ve vicdan hürriyeti devreye sokulmuş, bunun neticesi olarak dinî gruplar ve tarikatlar  hürriyetlerine kavuşmuş ve vazifelerine açıktan  devam etmeye başlamışlardır.

CEMAATLER DARBECİLERİN HEDEFİNDE

Kemalizm’den  güç alan 1960 darbecileri, tek parti zamanında yapıldığı gibi, cemaat ve  tarikatlara illegal yer altı terör örgütleri gibi bakmışlar, ellerindeki devlet imkânlarıyla onlara zulüm yaparak faaliyetlerini engellemeye çalışmışlardır.
Münafık 12 Eylül darbecileri, taktik değiştirerek onları, az bir kısmı hariç değişik tuzaklarla etkileyerek yanlarına çekmişlerdir. Onları Kemalizm’le barıştırmak için kimisine maddî destek, kimisine makam – mevki vererek istikametlerini bozmaya çalışmışlardı. Büyük oranda da  başarılı olmuşlardır. O zamanlar Yeni Asya camiasını da karıştırmışlar, bir çok mensubunun camiadan  kopmasına yol açmışlar, ancak onun istikametini bozamamışlardır.
1995 yılı genel seçim önce dinî grupların  çoğu Necmettin Erbakan liderliğindeki siyasal İslâm hareketinin tuzağına düşmüşler, ona verdikleri desteğinin faturasını daha sonraki  yıllarda  ağır  ödemişlerdir.
28 Şubat  darbecileri, 1997’de  Necmettin Erbakan’ı bahane ederek “irtica hortluyor” korkutmacasıyla  cemaat ve tarikatların üzerine devlet güçleriyle gittiler, faaliyetlerini baskı altında  tutarak  engellemeye çalıştılar. İmam Hatipler ve Kur’ân Kursları gibi Dinî kurumlar ve gruplara telâfisi çok zor zarar verdiler.  Diğer taraftan Demokratları  bilinçli bir şekilde parçalayan ve dağıtan darbeciler, 2002’de  siyasal İslâm hareketinin içinden çıkan bir ekibe iktidar yolunu açtılar.

SİYASAL İSLÂM CEMAATLERİN YAKASINI BIRAKMIYOR

Geçmişteki Necmettin Erbakan’ın talebeleri olan ve 12 yıldır iktidarda olan bu ekip, başından beri cemaat ve tarikatların peşini  bırakmadı. Onları politize  etmek için her yolu denedi. O  bu yolda önlerine   nice cazip ve çekici tuzaklar kurdu.
Dinî gruplara kurulan  en  dehşetli ve etkili  tuzak, maddî destek tuzağıdır. Devletin maddî destek kapıları onların önünde ardına kadar açıldı. Maalesef  başında Yeni Asya’nın bulunduğu az bir kısmı  hariç, çoğu bu tuzağa balıklamasına atladılar. Kimisine külliyeler verildi. Kimilerine hizmet binaları yapıldı. Kimileri de, başka bir şekilde yardım edilerek etki  altına  alındı. Etki altına  alınanlar, dindar görüntülü iktidarın  meddahı oldular. Yaptığı fahiş hataları ya görmezlikten gelerek sessiz kalıyorlar veya  bin dereden su getirircesine  te’vil yoluna gidiyorlar.
Bazıları yapılan  yanlışları tenkit edecek gibi  olunca, iktidarın  önde gelenlerinden biri, “Biz yok olursak, sonra siz de yok olursunuz ha!” diyerek üstü kapalı bir şekilde destek vermeye devam etmek zorunda olduklarını ima ederek, tehditvârî bir şekilde onları uyardı.

GELECEK NESİLLER YENİ ASYA’YI ALKIŞLAYACAKLAR 

Yeni Asya  camiası, devlet yardımına iltifat etmeyerek siyasete karşı mesafeli durdu. Onun  manyetik alanına girmedi. İktidarın minneti  altına  girmediği için de, hür  ve bağımsız, dik bir  duruş sergileyebiliyor. Yapılan fahiş hataları rahat bir  şekilde  dillendirebiliyor ve ikaz  vazifesini cesaretle yerine  getiriyor. Yeni Asya aslında siyasî ve sosyal alanda farz-ı kifaye vazifesini yapıyor. Gelecek nesiller onun dik, onurlu ve müstakim tavrını alkışlayacaklardır.

Dindar görüntülü iktidar, Yeni Asya’nın  dik duruşunu  hazmetmiyor. Diğer Nur Talebesi gruplarını kendine bağladığı gibi, onu  da kendine  biat ettirmek için her yolu deniyor. Ama çok şükür başaramıyor ve gelecekte de Allah’ın izniyle ve Üstad Bediüzzaman’ın himmetiyle başaramayacaktır. Çünkü O Üstad Bediüzzama’ın meslek ve meşrebini, Zübeyrî çizgiyi önüne kurulan bütün tuzakları boşa çıkararak tavizsiz bir şekilde sürdürmeye azimli ve kararlıdır.

Okunma Sayısı: 1673
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı