Son yıllarda Asya ve Afrika ülkelerinden AB devletlerine doğru müthiş bir iltica akını müşahede edilmektedir. İnsanlar neden başka yere değil, oraya gitmeye çalışmaktadırlar?
2018 yılsonu itibarıyla Türkiye’den de o devletlere altmış bin iltica başvurusu yapıldığı ifade edilmektedir. Öyle görünüyor ki, AB devletleri kapılarını açsalar, birçok yerden Milyonlarca kişi oralara sığınmaya çalışacaktır.
Adı suça karışmış bir kısım kişiler de, yabancı devletlere sığınabilir. Ancak suçsuz çok sayıda kitleler, vatanlarından ayrılıp hür bir ülkeye sığınıyorlarsa, orada bir sıkıntı var demektir.
HAK VE ADALET OLSA İNSANLAR ÜLKELERİNİ TERK ETMEZLER
İnsanlar durduk yerde vatanlarını, evlerini, akraba ve dostlarını, sevdiklerini bırakıp tanımadıkları, bilmedikleri bir ülkeye, dillerine, örf ve adetlerine aşina olmadıkları bir topluma niçin sığınmak isterler?
Bu sorunun mantıklı sebebi şöyle izah edilebilir: İnsan hür olarak yaratılmıştır. Vicdanı bozulmayan kişi ekmeksiz yaşar, hürriyetsiz yaşamak istemez. Bu insanlar ülkelerindeki zulümden, baskıdan, ezilmişlikten, hukuksuzluktan, fakirlikten kaçıp AB devletlerine yönelmekteler.
DEMOKRASİ OLDUĞU İÇİN ORALAR TERCİH EDİLİYOR
Neden Rusya, Çin değil, AB ülkeleri tercih ediliyor? Çünkü oralar, gerçek bir Demokrasi, hukuk ve adaletin hayata yansıtıldığı yerlerdir. Oralar istibdat ve tahakkümün olmadığı; insana insanca muamele edildiği, hak ve hürriyetlerin güvence altında olduğu, hür fikir ve düşüncesini beyan etmesinden dolayı insanların tutuklanmadığı, mallarına el konmadığı, kabiliyet ve yeteneklerin engellenmediği yerlerdir.
Müstebit devletlerin yer altı ve yerüstü kaynakları, vatandaşlarının sayısından çok daha fazlasını besleyecek kapasiteye sahiptir.
Ancak bu kaynakların çoğu oradaki idareciler tarafından yanlış yerlerde harcanarak çarçur edilmekte, ya da oralarda belli bir azınlığın cebine aktarılmaktadır. Bunu sonucu olarak çoğunluk fakir ve muhtaç bir hale düşmektedir.
Fakir ve işsiz kalan, baskıya maruz bırakılan çaresiz insanlar, çareyi oradan uzaklaşarak daha iyi bir yere gitmekte bulmaktadırlar.
VATANDAŞLARINI ÜLKEDEN KAÇIRAN İDARECİLER ÖZELEŞTİRİ YAPMALIDIR
Elhasıl: Vatandaşlarının bir bölümünü yabancı ülkelere sığınmak zorunda bırakan idareciler, özeleştiri yapıp nerede hata yaptıklarını düşünmeleri ve bu hatalarını telâfi yoluna gitmeleri lâzımdır. İstibdat ve baskı ile sindirilen, hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakılarak susturulan toplumların sessizliği, idareciler için de pekiyi değildir.
Tarihte yaşanan Fransız ve Bolşevik ihtilâlleri, böyle bir baskının sonucunda vuku bulmuş ve idarecilerin makamlarından indirilmesiyle sonuçlanmıştır. Devletler ve idareciler hukuk ve adaletle ayakta dururlar.