Son zamanlarda Türkiye kamuoyunda Avrupa Birliği ülkeleri aleyhine, Rusya ve ortakları lehine bir algı operasyonu yapılmaktadır.
“Avrupa bizim düşmanımızdır. Ondan hayır gelmez. AB’den kopup Şanghay İşbirliği Örgütüne yönelmemiz lazımdır” denilmektedir. Ehl-i tahkik olmayan toplum da, güçlü olarak yapılan bu telkine şiddetle kapıldığı görülmektedir. Ülkemizde üç milyon Suriye’li sığınmacı yaşamaktadır. Bunarın çoğu ağır şartlarda devletin ve vatandaşların yardımlarıyla hayatlarını zor sürdürüyorlar. Bir kısmı sefil ve rezil bir durumdadır. Ne yazık ki bunlara şimdiye kadar mülteci statüsü bile tanınmamıştır. Şayet mümkün olsa AB ülkeleri kapılarını açsalar, bunların çoğu tereddütsüz oraya akın ederler.
Hatta bu ülkeler T.C. vatandaşlarına vize serbestisi verseler, binlerce, milyonlarca gencimiz Türkiye’yi terk edip soluğu Avrupa’da alacağında şüphe yoktur.
Akdeniz’de ve Ege’de kanunî olmayan yollarla Avrupa yolculuğunda maceraya çıkıp denizlerde telef olan sığınmacıların haberleri malumdur. Avrupa düşmanımız ise ve kötü ise, Rusya ve ortakları iyi ise, bu insanlar neden Rusya, İran, Çin, Orta Asya ülkelerine değil, Avrupa’ya gitmek isterler?
Çünkü AB ülkeleri Demokratik hür ülkelerdir. Sefahat ve eğlence tarzı gibi her ne kadar beğenmediğimiz yönleri olsa da, fen, sanat, teknoloji ve refahta dünya sıralamasının üst taraflarında yer almaktadırlar. Orada insan hakları, fikir hürriyeti, hukuk ve adalet vardır. Orada insana insanca muamele ederler. Orada zulme maruz kalınırsa hakkın aranabileceği bağımsız mahkemeler vardır. Orada devlet, şahısların mal ve mülklerine el koyamaz, mahkeme kararı olmadan kimseyi vazifesinden atamaz, hapse sokamaz. Oralarda kanun hakimiyeti vardır.
Başta Rusya ve Çin olmak üzere Orta Asya ve Ortadoğu ülkeleri Demokrasi ile değil, insan hak ve hürriyetlerinin dikkate alınmadığı baskıcı, otoriter rejimlerle yönetilmektedir. Oralarda kanun hakimiyeti yoktur. İşler hukuk kurallarına göre işlemez. Hakimler ve mahkemeler hukuka göre bağımsız karar veremezler. Yöneticilerin talimatlarına uymak zorundalar. İdarecilerin hoşlanmayacağı türde karar veren hakimler olursa bunlar derhal tutuklanır. Doğduklarına pişman edilirler. Oralarda insanlar yöneticilerin ortaya attıkları fikirleri açıktan onaylamak veya onaylamış gibi kabullenmek zorundadır. O fikirleri tenkit cüretinde bulunanlar haklarında derhal hakaret davası açılır, mahkemelerde süründürülürler veya istihbarat elemanları tarafından derhal yakalanır ve kodese kapatılır.
İşte bu yüzden insanlar Rusya’ya Çin’e değil Avrupa’ya gitmek isterler. Ülkemizde Batı standartlarında bir Demokrasi uygulansa, insan hak ve hürriyetleri, fikir ve vicdan hürriyeti, kişinin can ve mal güvenliği tatbikata geçirilirse, devlet adil olup refah seviyesini yükseltse, bütün vatandaşlara eşit muamelede bulunsa, İnsanlar niçin Avrupa’ya gitmek istesinler?