"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lâhikasız Nurculuk

İbrahim ERSOYLU
16 Aralık 2016, Cuma
Nur mesleği, iman ve Kur’ân hakikatlerinin izah ve ispatını yaptığı gibi, sosyal ve siyasî hayata bakan Kur’ânî ölçü ve prensipleri vardır.

Son yıllarda toplumda birileri tarafından gündeme getirilen, sadece imanî esaslara yer veren, Külliyattaki sosyal ve siyasî ölçüleri göz ardı eden, sulandırılmış bir “Lâhikasız Nurculuk” anlayışı empoze edilmek istenmektedir.

Nur mesleğinin kaynağı  Risale-i Nur Külliyatı’dır. Külliyatının temel eserlerini; başta Allah’a ve Ahirete iman olmak üzere, imanın şartlarının izah ve ispatına dair olan  Sözler, Mektubat, Lem’alar, Mesnevî-i Nuriye ve İşaratu’l-İ’caz teşkil ederken, Risale-i Nur yoluyla nasıl iman ve Kur’ân hizmeti yapılacağının metodunu ve şeklini anlatan Emirdağ, Kastamonu, Barla ve Tasdik-i Gaybi Lâhikaları vardır. Bunlarla birlikte mesleğin siyasî ve sosyal alana bakış tarzını ortaya koyan Münâzarât, Hutbe-i Şamiye, Sünûhat, Divan-ı Harbî Örfi adı verilen küçük eserler Külliyatı tamamlayan unsurlardır.

SADIK NUR TALEBESİ SAVRULMAZ 

Bir kişi, “Ben sadece imana dair Risaleleri okurum ve kabul ederim. Lâhikaları ve diğer Risaleleri okumam ve kabul etmem” derse, o “Nur Talebesi” olamaz. Risalelerden istifade eden bir “ehl-i din” olur. 

Nur Talebesinin bariz vasfı; Risale-i Nur’a ve Üstad’a sadâkat göstermek, bütün Külliyatı bir bütün olarak kendi telifi gibi kabul ederek  okumak, sonra onun neşrini ve ona hizmeti hayatının gayesi kabul etmektir. 

(Mektubat,yeni tanzim,s. 576.)

Nur Talebesi, iman ve Kur’ân hizmeti yanında, sosyal ve siyasî hadiselere Risale-i Nur penceresinden bakan kişidir. Risalelerde geçen ölçülere uymayan sosyal ve siyasî  fikir ve akımlara, mesleğe sadâkat namına asla iltifat etmez. Nur Talebesi, bir takım kişilere biat etmesi için önüne serilen cazip makam–mevki, maddî imkân tuzaklarına düşmez. Üstadı gibi, meslek ve meşrebini muhafaza ve devam ettirme yolunda, gerektiğinde hapis dahil her türlü bedeli ödemeyi göze alır. Değişken şiddetli siyasî rüzgârlarla savrulmaz. 

 “LÂHİKASIZ NURCULUK” NURCULUĞU TAHRİP EDEN BİR PROJEDİR

Son yıllarda Nur gruplarının bu vaziyetinden istifade eden zındıka komitesinin (derin devlet), bazı siyasî güçleri kullanarak Nur mesleğini sulandırma projesini devreye soktuğuna şahit olunmaktadır. Lâhikaların olmadığı bir Nurculuğu öne çıkaran “Bandrol yasağı” buna açık bir örnektir.

Ne yazık ki, Yeni Asya haricindekiler, bu talihsiz projeye âlet olmuşlardır. “Devlet Risalelere sahip çıkıyor” diye bu uygulamayı alkışlamışlardır. Onlar, başında dindar kimlikli güçler de olsa, devlet çarkının Kemalizm anlayışıyla döndüğünü unutmuş gibiler. Kemalizm de her faaliyeti, her kesimi kendi kontrolüne alarak emeline hizmet ettirmek ister. Sivil, bağımsız hiçbir faaliyete ve faillerine müsamahası yoktur. Üstada ve Nur Talebelerine 28 yıl boyunca yaptığı zulüm ve işkenceler bu yüzdendir. Rejim, dini ve din faaliyetlerini kendi inhisarına almak için Diyanet İşleri Başkanlığını kurduğu malûmdur. Üstad ahir ömründe Diyanet teşkilâtından Risaleleri basmasını istemiş, kontrolüne almasını değil. Nur hareketi ve hizmeti sivil, hasbî, bağımsızdır. Devletin inhisarını kabul edemez. Ondan maddî yardım istemez. Onun devletten istediği; rahat bırakılarak hizmetine gölge yapmamasıdır.

Yeni Asya Camiası, İnşallah Allahın yardımı, Üstadının himmetiyle Nur mesleğini  imanî, siyasî ve sosyal boyutlarıyla yaşayarak muhafazaya, Kıyamete kadar devam ettirmeye kararlıdır. “Lâhikasız Nurculuk” gibi mesleği sulandırma, Kemalizm ile barıştırma ve menfi siyasî akımların peşine takma teşebbüslerine asla müsaade etmeyecektir. Bu yoldaki yozlaştırma gayretlerine destek veren Nur grupları, hem kendilerine hem de mesleğe yazık etmektedirler.

Konuyla ilgili haberler:

“Lâhikasız Nurculuk” planına izin vermeyiz

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/lahikasiz-nurculuk-planina-izin-vermeyiz_414859

Okunma Sayısı: 4535
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mirza said

    17.12.2016 19:12:23

    yaşa ki göresin diye bir ata sözümüz var.evet bizler de elli yıldır bu tür nurculukları çok gördük(sebatkar,fedakar ve sadık nur talebelerini tenzih ederim)derin güçler bir zamanlar baskı zulüm iftira tehdit yöntemleriyle camiamızı yıldırmak ve dağıtmak istedi.Ancak tam manasıyla istediklerini elde edemediler.bir zamanlar üstadımın bazı talebelerini üstadıma rakip yapmak istediler ondan da muvaffak olamadılar.Ancak son zamanlarda sanıyorum yöntem değiştirdiler bölmek için derin mahfiller ağabeylere yaklaşıp onların masumiyetlerinden ve yaşlılıklarından istifade ve cemaatin bazılarına da dünyalık ve enelerinden istifade (makam mevki çocuklarına burs vermek vb) etme yoluna gittiler bunu yaparken de İslami kisve altında yaptılar yapıyorlar zira açıktan düşmanlık ile netice elde edememişlerdi bilakis nur camiasını daha da kenetlenmesine sebep olmuşlardı.Ancak son metodla emellerine bir nebze de olsa muvaffak oldular.Ama inşaallah yanıldıklarını göreceklerdir o hain mahfiller.

  • zeiıha

    16.12.2016 15:24:03

    çok önemli bir konuya değinmişsiniz.Bu duruma ilk gülen cemaatinin söylemlerinde rastladım.Yani üstadı mehdi ve fetva makamı kabul etmiyor.Anlamamış ki neyi kabul etsin.Kendi yorumlarıyla sosyal hayatlarını çizdiler.Durum ortada maalesef.Son zamanlarda ortaya çıkanlarda menfaatleri doğrultusunda rüşvet veriyorlar bildikleri halde.Allah selamet versin.Halbu ki mehdinin hadiseleri perdesiz gördüğünü ve her konuda fetvası olduğunu görebilmek için lahikaları okumak gerekiyor.Yoksa onlar kendilerine başka mehdimi bulmuşlar?

  • Toygar

    16.12.2016 08:40:35

    Lahikaların 27. Mektup olarak adlandırılmasını şimdi daha iyi anlıyoruz. Mektubat'ı okuyoruz ama 27.sine geldiğimizde atlıyoruz, olmaz öyle şey! Her ne kadar gerekçesi sayfa sayısının çokluğu olsa da, 27.Mektup denilmesini gerektiren bir durum olmaması gerekirdi. Ona 27.Mektup diyen, bugünleri bilen imiş ki, ayrı düşünülmesin ve bu lahikalar risalelerin bir parçası hükmünde kabul görsün ve okunsun, yaşansın diye isimlendirilmiş, diye anlıyorum.

  • Mustafa BİTER

    16.12.2016 07:48:36

    Önce İçi Boşaltılmış İslam , yani görüntüye dayalı İslam... Bunda başarı sağladılar.Sokaklara,eğlence yerlerine,tv ekranlarına baktığınız zaman gayet net görülüyor.Sonra da Risale-i Nurlara yöneldiler.Said Nursi'siz ve Lahikasız nurculuk..Yani Said Nursi artık yok.Kim var ? Ağabeyler var, onların fikirleri görüşleri var.Lahikalar yazıldığı zamana münhasırdır,günümüzde şartlar değişmiştir.Bugün ağabeyler var,onların görüşleri var.Uzatmayalım... Yazdıklarımız sadırdan değil,bizzat şahit olduğumuz ve okuduğumuz satırlardan...Daha fazlası var da yazmak istemiyoruz. Hani ormanda ağaçlar demiş ya ; Ne yapalım sapı bizden... Dikkat edelim çok kazmalar var , beyinleri kazıyor... Yazılarınız için teşekkürler kardeşim...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı