Nur mesleği, iman ve Kur’ân hakikatlerinin izah ve ispatını yaptığı gibi, sosyal ve siyasî hayata bakan Kur’ânî ölçü ve prensipleri vardır.
Son yıllarda toplumda birileri tarafından gündeme getirilen, sadece imanî esaslara yer veren, Külliyattaki sosyal ve siyasî ölçüleri göz ardı eden, sulandırılmış bir “Lâhikasız Nurculuk” anlayışı empoze edilmek istenmektedir.
Nur mesleğinin kaynağı Risale-i Nur Külliyatı’dır. Külliyatının temel eserlerini; başta Allah’a ve Ahirete iman olmak üzere, imanın şartlarının izah ve ispatına dair olan Sözler, Mektubat, Lem’alar, Mesnevî-i Nuriye ve İşaratu’l-İ’caz teşkil ederken, Risale-i Nur yoluyla nasıl iman ve Kur’ân hizmeti yapılacağının metodunu ve şeklini anlatan Emirdağ, Kastamonu, Barla ve Tasdik-i Gaybi Lâhikaları vardır. Bunlarla birlikte mesleğin siyasî ve sosyal alana bakış tarzını ortaya koyan Münâzarât, Hutbe-i Şamiye, Sünûhat, Divan-ı Harbî Örfi adı verilen küçük eserler Külliyatı tamamlayan unsurlardır.
SADIK NUR TALEBESİ SAVRULMAZ
Bir kişi, “Ben sadece imana dair Risaleleri okurum ve kabul ederim. Lâhikaları ve diğer Risaleleri okumam ve kabul etmem” derse, o “Nur Talebesi” olamaz. Risalelerden istifade eden bir “ehl-i din” olur.
Nur Talebesinin bariz vasfı; Risale-i Nur’a ve Üstad’a sadâkat göstermek, bütün Külliyatı bir bütün olarak kendi telifi gibi kabul ederek okumak, sonra onun neşrini ve ona hizmeti hayatının gayesi kabul etmektir.
(Mektubat,yeni tanzim,s. 576.)
Nur Talebesi, iman ve Kur’ân hizmeti yanında, sosyal ve siyasî hadiselere Risale-i Nur penceresinden bakan kişidir. Risalelerde geçen ölçülere uymayan sosyal ve siyasî fikir ve akımlara, mesleğe sadâkat namına asla iltifat etmez. Nur Talebesi, bir takım kişilere biat etmesi için önüne serilen cazip makam–mevki, maddî imkân tuzaklarına düşmez. Üstadı gibi, meslek ve meşrebini muhafaza ve devam ettirme yolunda, gerektiğinde hapis dahil her türlü bedeli ödemeyi göze alır. Değişken şiddetli siyasî rüzgârlarla savrulmaz.
“LÂHİKASIZ NURCULUK” NURCULUĞU TAHRİP EDEN BİR PROJEDİR
Son yıllarda Nur gruplarının bu vaziyetinden istifade eden zındıka komitesinin (derin devlet), bazı siyasî güçleri kullanarak Nur mesleğini sulandırma projesini devreye soktuğuna şahit olunmaktadır. Lâhikaların olmadığı bir Nurculuğu öne çıkaran “Bandrol yasağı” buna açık bir örnektir.
Ne yazık ki, Yeni Asya haricindekiler, bu talihsiz projeye âlet olmuşlardır. “Devlet Risalelere sahip çıkıyor” diye bu uygulamayı alkışlamışlardır. Onlar, başında dindar kimlikli güçler de olsa, devlet çarkının Kemalizm anlayışıyla döndüğünü unutmuş gibiler. Kemalizm de her faaliyeti, her kesimi kendi kontrolüne alarak emeline hizmet ettirmek ister. Sivil, bağımsız hiçbir faaliyete ve faillerine müsamahası yoktur. Üstada ve Nur Talebelerine 28 yıl boyunca yaptığı zulüm ve işkenceler bu yüzdendir. Rejim, dini ve din faaliyetlerini kendi inhisarına almak için Diyanet İşleri Başkanlığını kurduğu malûmdur. Üstad ahir ömründe Diyanet teşkilâtından Risaleleri basmasını istemiş, kontrolüne almasını değil. Nur hareketi ve hizmeti sivil, hasbî, bağımsızdır. Devletin inhisarını kabul edemez. Ondan maddî yardım istemez. Onun devletten istediği; rahat bırakılarak hizmetine gölge yapmamasıdır.
Yeni Asya Camiası, İnşallah Allahın yardımı, Üstadının himmetiyle Nur mesleğini imanî, siyasî ve sosyal boyutlarıyla yaşayarak muhafazaya, Kıyamete kadar devam ettirmeye kararlıdır. “Lâhikasız Nurculuk” gibi mesleği sulandırma, Kemalizm ile barıştırma ve menfi siyasî akımların peşine takma teşebbüslerine asla müsaade etmeyecektir. Bu yoldaki yozlaştırma gayretlerine destek veren Nur grupları, hem kendilerine hem de mesleğe yazık etmektedirler.
Konuyla ilgili haberler:
“Lâhikasız Nurculuk” planına izin vermeyiz
Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/lahikasiz-nurculuk-planina-izin-vermeyiz_414859