Mânâ-i İsmî: Varlıklara kendi namları ile bakmaktır. Meselâ “Çiçek güzeldir” denmesi mana-i ismi ile bir bakış tarzıdır. Sanki çiçekteki güzellik rastgele, tesadüfen olmuş gibi bir manayı ifade eder.
Mânâ-i Harfî: Varlıklara Cenâb-ı Hak namına bakmaktır. Meselâ “Çiçek güzel yaratılmıştır.” ifadesi mana-i harfiyi ifade eder. Çiçekteki güzellik, onu yaratan Cenâb-ı Hakk’ın bir eser-i san’atı olduğu ikrar edilmiş olur.
Cenâb-ı Hakk’ın masivasına, yani kâinata mana-i harfi ile ve O’nun hesabına bakmak lâzımdır. Mana-i ismi ile ve esbab hesabına bakmak hatadır.
Binaenaleyh nimete bakıldığı zaman Mün’im (Nimet veren), san’ata bakıldığı zaman Sâni (san’atın sahibi), esbaba nazar edildiği vakit Müessir-i Hakikî (Hakikî olarak tesiri yaratan) zihne ve fikre gelmelidir. (Mesnevî-i Nuriye, s. 84)