“Kim Demokrattır?” sorusunun cevabı verilirse, yukarıdaki sorunun cevabı aşikâr olarak ortaya çıkar.
“Biz Demokratız” ya da “Biz muhafazakâr Demokratız” demekle Demokrat olunmaz. Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” sözünü dikkate alarak meseleye bakmak lâzımdır.
Demokrat kişinin öne çıkan en önemli özellikler şöyle sıralanabilir:
- Gerçek Demokrat kişi; Demokrasiyi özümseyen, yeni değimle onu “içselleştiren”dir.
- İnsan hak ve hürriyetine saygı gösteren, gücünü hak ve hukuktan alan, adâlet, hürriyet, eşitlik, insan hakları, din ve vicdan hürriyeti gibi evrensel değerleri özümseyen, savunan ve onları hayata geçirendir.
- İstibdat yapmayan, “Benim kimsenin aklına ihtiyacım yoktur” demeyip İstişareye önem veren, alacağı kararlarda o alan ile ilgili ehil ve uzman kişilere danışan, daha isabetli bir karara varmada farklı fikirlerden faydalanandır.
- Kanun hâkimiyetine inanan, eline fırsat geçince kanunları kendi keyfine göre eğip bükmeyendir.
- Yakınları veya destekçileri yolsuzluk ve kanunsuzluk gibi kirli işlere bulaştığı zaman onları kayırmayan, adâlet önünde hesap vermelerine engel olmak için kanun ve mevzuatı değiştirmeyen, haklarında açılan dâvâ hâkimlerini, sahip olduğu devlet gücünü kullanarak değiştirmeyendir.
- Kendi siyasî görüşüne katılmayan muhalifleri “şer cephesi” ilân edip, onları sindirmeye çalışmayan, kendine biat etmeyenleri değişik hile ve tuzaklar ile birbirine düşürmeyendir.
- Yapıcı tenkitten rahatsız olmayan, hata ve kusurları ile alâkalı müsbet eleştirilerden ders ve ibretler çıkarandır, dinî değerlere, onları siyasete alet etmeden hizmet edendir.
- Demokrasinin gereği olarak her türlü otoriter ve totaliter rejimlere karşı çıkan, bu kapsamda Kemalizmi savunmayan, içlerinde Demokrasinin bulunmadığı ilkeler için, “onlar bizim ortak paydamızdır” demeyendir.
- Kemalizmin kuralları ile devlet çarkının dönmesinden rahatsız olandır.
- Ergenekoncular gibi anti demokratik yıkıcı unsurlarla iş birliği yapmayan kişidir.
Baştaki siyasal İslâmcılar, yeri geldiğinde “Biz muhafazakâr demokratız” diyorlar. Ama söz ve icraatları ile yukarıda sayılan ölçülere uymadıkları görülmektedir.
Onların demokrat olmaları pek kolay değildir. Çünkü onlar, toptancı bir anlayışa sahipler. Batıdan gelen her şeye düşman oldukları gibi, Batı kaynaklı demokrasiyi de küfür rejimi olarak algılayan, Seyyit Kutup, Mevdudî ve Ali Şeriatî gibi demokrasi karşıtı, sertlik yanlısı düşünürlerin eserlerinden beslenenlerdir.
Onlar, Demokrasi manasında Meşrûtiyeti ve Şeriatı, zarureti nazara alarak birbirleriyle bağdaştıran Üstad Bediüzzaman’ın (Münâzarât, s. 100) Risale-i Nurlarını okuyup istifade etmedikleri için, gerçek demokrat olmaları pek kolay değildir.