"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasî taassup ve kalplerin fesadı

İbrahim ERSOYLU
26 Ocak 2018, Cuma
İslâm adaleti, şefkat ve merhameti, masumların hukukunu korumayı emrederken, haksızlığı şiddetle ret eder, zulme en ufak bir meyil göstermesini yasaklar. 1

Peygamber Efendimiz (asm); “Allah merhamet etmeyene merhamet etmez.”2, “Yerde olanlara merhamet ediniz ki, gökte olanlar size merhamet etsin”3 buyurmaktadır. 

Kur’ân ve Hadis ölçüleri böyleyken ne yazık ki siyasî taassup, büyük bir kesimin kalplerini ifsat etmekte, adalet ve şefkat duygularını köreltmektedir.

Bilindiği üzere taassubun manası; bir kişiye, bir fikre, bir siyasî akıma sebebini, hikmetini düşünmeden körü körüne bağlanmaktır. İslâm taassubu ret eder; aklı kullanmayı, düşünmeyi tavsiye eder. 

Taassup çeşit çeşittir. En kötüsü siyasî olanıdır. Siyasî mutaassıplar, biat ettikleri kişinin veya peşine takıldıkları siyasî akımın sadece iyi yönlerini görürler, kusur ve hatalarını tevil ederler, kendileri gibi olmayana da düşmanca bir tavır takınırlar.

15 Temmuz uğursuz darbe teşebbüsünden sonra siyasî taassup zirve yaptı. Müslüman olmakla iftihar eden büyük bir kesimin kimyasını değiştirdi, adalet, şefkat ve acıma duygularını ifsat etti. Bu insanlar, Irak, Suriye, hatta Arakan gibi uzak diyarlardaki Müslümanlara yapılan zulümleri görüp şiddetle protesto ederlerken, birlikte yaşadıkları, aynı inancı paylaştıkları binlerce, on binlerce Mü’min, Müslüman kardeşlerine yapılan zulümlere itiraz yerine, hararetle sahip çıktıkları görüldü; “Onlar beter olsunlar, onlar ….cüdür. Onlar bu cezayı hak ettiler. Onlar ağaç kökü yesinler” tarzında dine, akla, vicdana sığmayan, manevî mesuliyeti de icap ettiren suçlamalar yöneltmektedirler.

Halbuki bu mazlûmların çoğunun hukuken suçlu, darbeci olduklarını gösteren bir delil, bir mahkeme kararı mevcut değildir. ByLock  kaydı gibi hukukî geçerliliği tartışmalı bir gerekçe ile, ya da ispiyon ve iftira sonucu kendilerine “terör örgütü üyesi” damgası yapıştırılarak işlerinden uzaklaştırılıp, zindana atılarak hak ve hürriyetlerinden mahrum edilmişlerdir. Maaşları kesildiği için kendileri ve aileleri Suriye’li sığınmacılardan beter bir açlık ve sefalete maruz bırakılmışlardır.

Sözün Özü: Mazlûm ile Allah arasında perde olmadığı ifade edilir. Mazlûmların bedduâsı umumî musîbetlerin celbine vesile olma ihtimali kuvvetlidir. Bu yüzden politize olmuş İslâmî kesim, kendilerine faydadan ziyade zarar veren siyasî taassuptan bir an önce sıyrılıp, zulme ve haksızlıklara kim yaparsa yapsın karşı çıkmaları ve bunun telâfi yoluna gidilmesini istemeleri lâzımdır. Zira bu durum insanın hem dünyasını, hem de Ahiretini perişan edebilir. Allah bunun hesabını öbür dünyada sorarsa –ki soracağı kuvvetle muhtemeldir- siyasîler böylelerini orada azaptan kurtaramaz.

Dipnotlar: 1- Hud, 113; Maide, 8. 2- Buhari, Tevhit, 2. 3- Ebu Davut, Edep,58.

 

Okunma Sayısı: 2036
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı