Suriyeli sığınmacılar yanında Afrika, Asya ülkelerinden, -bir kısmı kanunsuz yollardan- insanlar ülkemize rahat giriş yapıp burada istedikleri kadar kalabilmektedirler. 

Yetkililer, Demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkeye girişlere ve ikamete kural ve sınır getirmeleri, varsa bunları uygulamaya koymaları lâzımdır. Aksi halde gelecekte yabancılar Türkiye’nin başını ağrıtabilir.

ABD, Almanya, Fransa gibi ekonomik ve Demokratik standartları yüksek ülkeler belli sayıda ve belirli ölçülerle dışarıdan göçmen kabul ettikleri, yabancıların ülkelerine girişlerine ve ikametlerine müsaade ettikleri bilinmektedir. Ama bizde olduğu gibi ölçüsüz, denetimsiz, süresiz bir şekilde değil.

Türkiye, Turizm için yabancıların girişlerine elbette açık olmalıdır. Ancak iş arama gayesiyle işsiz, kalitesiz, parasız gençlerin girişine müsaade edilip, onların kontrolsüz, denetimsiz, kuralsız dolaşmalarına ve sınırsız ikametlerine izin verilmesi doğru değildir. Bunların bir kısmının karanlık fesat şebekelerinin, uyuşturucu mafyasının ağına düşüp toplumun huzur ve güvenini bozacak gayr-i meşrû işlere bulaşmaları muhtemeldir.

Ülkemize girişi cazip kılan hususlardan biri; yabancı gençlerin rahat bir şekilde iş bulabilmeleridir. Ne yazık ki işverenlerimizin bir kısmı, yerli iş gücünü bırakıp başta Suriyeliler olmak üzere yabancı istihdamını tercih etmektedirler. 

Dahilde bir bölümü üniversite mezunu olan beş milyon civarında genç işsiz vatandaş varken, bunları bırakıp sigortasız, düşük ücrete razı olan yabancı işçi çalıştırmaktadırlar. İlgililer bu işe bir sınır koymaları ve yerli iş gücü istihdam mecburiyeti getirmeleri lâzımdır.

İçişleri Bakanlığı’nın kayıtlarına göre, Türkiye’de dört milyon civarında Suriyeli mülteci vardır. Ancak bunların belli bir kanunî statüleri; ilerde ne olacakları belli değildir. Bunların önemli bir bölümü çocuk ve gençlerden oluşmaktadır. Yapılan araştırmalara göre bunların çoğu, şartlar normale dönse bile – ki dönmüş sayılır - ülkelerine dönmeyi düşünmemektedir. Bu durumda bunların topluma Entegrasyonu önemli bir problemdir. Suriyeli çocuk ve gençlere iyi bir iman ve ahlâk eğitimi verilmemesi, gençlere istihdam alanları açılmaması durumunda, bunların gelecekte Türkiye için sosyal bir problem teşkil etmeleri kuvvetle muhtemeldir.

Gözlemlere göre toplumumuzun önemli bir kısmı, bazılarının olumsuz davranışları, diğer bir kısmının düşük ücretle çalışıp istihdam dengesini bozmaları sebebiyle mültecilerin varlığını hazmetmiş değildir. Vatandaşlar, bunlara bir sınır ve ölçü getirilmediği için yöneticilere kızgındırlar.

Esad’ın Türkiye’deki Suriyelilerin Sünnî olmaları sebebiyle ülkelerine dönmelerini istemediği ifade edilmektedir. Onların evlerine ve topraklarına civar devletlerden yandaş toplulukları getirip yerleştirmek istediği ifade edilmektedir. Türkiye’nin yöneticileri, Birleşmiş Milletler Teşkilâtıyla temasa geçerek ülkemizdeki Suriyelilerin en azından bir kısmının ikna edilerek ülkelerine dönüşlerini sağlamaya çalışmalıdır. Böylece sığınmacı problemi hafifletilmiş olur.

Elhasıl: Türkiye dünyada ciddî ve saygın bir ülke olarak bilinmektedir. Saygın bir ülkenin gereği de her alanda olduğu gibi, yabancıların ülkeye giriş ve çıkışlarına, ülkede ikametlerine dair olan düzen ve kuralları düzgün bir şekilde işletmeleri gerekir. Bunlarla alâkalı ilerde doğacak muhtemel problemleri şimdiden hesap edip tedbir alınmaması durumunda, gelecekte işin çözümü daha da zorlaşabilir.