"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vaizler niçin etkili olamıyor?

İbrahim ERSOYLU
24 Ağustos 2017, Perşembe
Ülke çapındaki camilerimiz Cuma namazında dolup taşmaktadır.

İnsanlarımız  diğer vakitlerde olmasa da, Cuma günü camilerimizi şenlendirmektedir. Vaizlerimiz cemaate dinî mevzularda bilgi vermektedirler. Geçenlerde böyle büyük bir camiye gittim. Caminin içi dışı dolmuştu. Vaiz Efendi dinî bir mevzuyu  yüksek bir ses tonuyla geçmiş  zamandan hikâyeler  anlatarak izah etmeye çalışıyordu. Konuyu mantıkî üslûp ve ispat yerine, farklı cümlelerle tasvirle yetiniyordu. Vaazdan pek tatmin olmadım. Cemaatin de bu işten tatmin olduğunu pek sanmıyorum. Geçmişte aynı durumu diğer değişik camilerde de yaşamıştım.  

Peki yapılan vaaz ve nasihatler niçin istenen manada etkili olamamaktadır? 

Bu mevzunun Üstad Bediüzzaman’ın da dikkatini çektiğini görmekteyiz. 

Bediüzzaman vaizleri dinlediğini, nasihatlerinin kendisine tesir etmemesinin üç sebepten kaynaklandığını ifade etmektedir:

Birinci sebebin; Hocalarımız hazır  zamanı geçmiş zamana kıyas etmektedirler. Tesirli olması için vaaz  konusu iddiayı (dinî mevzuyu) ispat etmeleri gerekirken, tasvir ederek mübalâğalı / abartılı  göstermektedirler. Halbuki eski zaman insanlarında teslim kuvvetliydi. İnsanlar genellikle hocalara itimat ederlerdi. Günümüzde materyalist akımların gelişmesiyle teslim kırılmış, akıl işletilerek sorgulama yapılmakta, inanmak için ispat istenmektedir. Zamanımızda inançsızlık fen ve felsefeden gelmektedir. Bu yüzden zihinler karışıktır. Vaazlarda bu karışıklığı izale edecek ilmî izahlar yerine,  parlak dinî hikâyeler anlatmak cemaati ikna etmemektedir.1

İkincisi ise; Vaizlerimiz, bir şeyi tergip (sevdirme) ve terhip etmekle (korkutmakla), ondan daha mühim  bir şeyi tenzil edeceklerinden (düşüreceklerinden), muvazene-i Şeriatı muhafaza etmemektedirler. Meselâ gıybeti katle / insan öldürmeye eşit, ayakta bevl etmeyi zina derecesinde göstermek, bir dirhem (üç gram) sadaka vermek, Hac sevabına mukabil tutmak gibi muvazenesiz sözler, katil, zina ve Haccın kıymetini düşürmektir.2

Üçüncüsü; Hocalarımız, belâgatın gereği olan mukteza-i hale mutabık, yani zamanın gereklerine uygun, zamanın hastalığına münasip söz söylememektedirler. Sanki insanları eski zamanın köşelerine çekiyorlar ve konuşuyorlar. Halbuki  büyük vaizlerimiz hem muhakkik (araştırıcı) âlimler olmalılar, ta ki sözlerini ispat ve insanları ikna  edebilsinler. Hem de mudakkik, hikmetli söz söyleyen kişiler olmalılar, ta ki şeriatın muvazenesini bozmasınlar. İlim ve fennin hükmettiği günümüzde zamana uygun, insanları ikna eden hatipler olabilsinler. Böyle olmaları şart olduğunu söylemektedir.3

Meselâ kalp hastası olan birine mide ilâcı vermek doğru bir tedavi değildir. Aynen bunun gibi günümüzde insanların kalp hastalığı iman zayıflığıdır. Risale-i Nur’un yaptığı gibi iman takviyesi yapılması gerekirken, tarihten  güzel ahlâka  dair kıssalar anlatmakla yetinmek, nasihatlerde pek tesirli olmayacağı aşikârdır.

Bediüzzaman’a göre vaizlerin  nasihatlerinin tesirsiz olmasının diğer bir sebebi; Ahlâksız insanlara, “Haset etme, hırs gösterme, adavet/ düşmanlık etme, inat etme, dünyayı sevme! Yani ‘fıtratını/yaratılışını değiştir” gibi onlarca yapılamayacak bir teklifte bulunmalarıdır. Halbuki insanlara “Bu duygularınızın yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını/kanallarını  değiştiriniz” deseler daha etkili olurlar. Adavet  ve muhabbet insanın fıtratına dercedilen duygulardan iki tanedir. Her halükârda bu duygular işletilecektir. Bir insana “Dünyayı sevme, kimseye düşmanlık etme” demek pek etkili olmaz. Ama ona “Dünyayı Allah için sev, Müslüman kardeşin yerine zındıklara, inançsızlara, bozgunculara adavet et” dense nasihat daha iyi tesir eder.4 

Sözün Özü: Vaiz ve nasihatçiler yukarıda ifade edilen tarzda nasihat vazifesini eda ederlerse, yani iman ve Kur’ân hakikatlerini Risale-i Nur tarzında izah ederlerse sözlerinin  etkili olacağı kuvvetle ümit edilir.

Dipnotlar:

1- Mektubat, YAN, s. 445.

2- Muhakemat, YAN, s. 53.

3- Divan-ı Harbi Örfi, YAN, s. 88.

4- Mektubat, YAN, s. 46.

Okunma Sayısı: 4386
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Orhan Ali YILMAZ

    26.8.2017 11:49:27

    Bence, asıl en büyük sebep; Sistem'in vaizleri olmaları, devletin, idarenin yanlışlarını açıktan tenkit edebilen tek bir cümle ya da herhangi bir eleştiriyi kesinlikle dile getirmemeleridir. Asıl Kanser Uru ortada duruyorken.. Meselâ, şu kadar 130.000 ihraç oldu, Mâide 8. âyet üzerinden siz hiç bir vaaz dnlediniz mi, masumların zarar görmemesi adına!?..Tuzu kurular yani.. Onların anlattıklarını herkes zaten biliyor.. Halka bilmedikleri hiçbir şey anlatmıyorlar aslında, Merkezî Vaaz Sistemi de cabası.. Merkezî Hutbe Sistemi'nden sonra.. Devlet Memurluğu ile Vaizlik zor.. vesselâm... Sizin de bahsettiğiniz, Üstad Hazretleri'nin ifade ettiği ise "genel yanlışlar" aktüel konularımızı doğrudan açıklayan bir izah değil.. kanımca...

  • nafi

    24.8.2017 11:18:21

    baskı altında devletin emir verdiği vaazı veriyor halkta biliyor ondan tesir olmuyor

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı