Denize gittiğimizde orada yaşayan balıkları görürüz. Sadece balıklar değil, denizde milyonlarca çeşit su ürünü olduğunu hepimiz biliyoruz.
Balıklar eğer avlanmaz ise 50 yıl civarında yaşayabileceğini biliyor muydunuz?
Balıklar kendi cinsine göre çoğalır. Hem de milyonlarca kez. Ama her şeyi bilen ve dizginleyen Rabbimiz burada da bir denge unsuru yaratmıştır. Hani derler ya, büyük balık küçük balığı yutar diye... Burada küçük balıklar birçok kez büyük balıkların yiyeceği durumunda oluyor. Yani denizin altı bazen kocaman bir sofra hükmünde oluyor.
*
Balıklar biliyorsunuz, solunumunu sudaki çözünmüş havanın oksijenini kullanarak yapar.
Yumurta ile çoğalırlar. İlginçtir yavru bakımı görülmez pek. Yavru kendi kendine büyür. Yavrularını sütle beslemezler. Gelişme sırasında başkalaşım geçirmezler.
Kalpleri iki odacıktır. Kirli kan solungaçlarda temizlenir. Kan dolaşımı yoktur yani. Vücutları pullarla kaplıdır. Soğukkanlı canlıdır üstelik.
Milyonlarca balık eğer denizlerde yaşamasaydı, denizler sahipsiz kalırdı. Eğer milyonlarca balığın üremesi dengelenmeseydi, dünya yeryüzü balıklardan geçilmezdi.
Biz insanlar yeryüzünde rahat yaşayalım diye Allah’ımız kâinatı öyle bir dengede tutuyor ki, ne yazık ki, ancak bunun nimetini anlayanlar şükredenlerden oluyor.
Soruyorum: Biz şükredenlerden miyiz?