Duysaydınız, “Bu bir mucize!” demekten kendinizi alamazdınız.
İşte Resul-ü Ekrem’in büyük mucizelerinden biri de dağı, taşı konuşturmuş olmasıdır. Zaman olur da, taş onun yanında ve elinde dile gelirlerdi.
Bir gün mübarek avucuna çakıl taşları aldı. Taşlar, “La ilahe illallah” demeye başladı. Sonra Hz. Ebu Bekir’in eline koydu. Yine aynı şeyleri söylüyorlardı. Sırasıyla Ebu Zer (r.a.) ve Hz. Ömer’in ellerine koydu. “La ilahe illallah” diyorlardı.
Aldı yere bıraktı. Sustular, tekrar alıp, Hz. Osman’ın eline koydu. Yine konuşmaya başlamışlardı. Sonra hazreti Enes’le, Ebu Zer’in eline koydu. Sustular.
Sadece çakıl taşları değil, dağlar taşlar dile gelip ona saygıda bulunurlardı.
“Selam sana ey Allah’ın Resulü” derlerdi.
İslamın ilk yıllarında buna sık sık rastlanmıştı. Zaman zaman taş ve ağaç boyun büküp secdeye kapanıyorlardı. Kâbe’de bulunan Hacerü’l Esved isimli kara taşın bile selam verdiği bildirmektedir.
Bu mucizeler çağımızın insanlarına yeni yeni ufuklar açtı. Cansız cisimlerin konuşturulabileceği hükmüne varıldı. Radyo, teyp, cep telefonu gibi robot ve bilgisayar gibi cansız eşyaların konuşturulmasında başka ne olabilir ki?