"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ne olur gel

İslam YAŞAR
25 Şubat 2018, Pazar
Demokrat Başbakan - 5 - İslam Yaşar'ın Kaleminden...

Hasret, his ve heyecan yüklü kelimelerle dolu mektuptaki bu ifade Fitnat Hanımı harekete geçirmeye yetti. O da zaten torununu ziyaret etmek istediği için hemen İstanbul’a geldi ve Adnan’ın kaldığı otele gitti. Torununu zabit elbisesi içinde görünce duygulandı ve gözyaşlarını tutamadı.

Ali Adnan mektebe gitme yaşına geldiğinde babaannesi onu 1910 yılında şehrin en iyi mekteplerinden biri sayılan İttihad ve Terakki İdadisi’ne gönderdi. İdadî onun yalnız bilgisini arttırıp içtimaî çevresini genişletmekle kalmadı, fikir dünyasını geliştirip his ve hayal âlemini hareketlendirdi. Babaannesinin yıllar boyu itina ile yaptığı dinî telkinlere idadideki bazı hocaların millî tesirleri de eklenince hızla temayüz etti. 

İdadinin daha ilk yıllarında fark etti yabancı dillere olan ilgisini. Bilhassa İngilizceyi öğrenmek istiyordu. İdadide yabancı dil eğitimine fazla ehemmiyet verilmediğinden şehirdeki okulları araştırdı. Buca’daki Amerikan Koleji’nin çok iyi İngilizce eğitimi verdiğini öğrenince oraya gitmeye karar verdi. Kararını babaannesine söyleyince o henüz on bir, on iki yaşlarında olan torununun geleceğini etkileyecek olan böyle bir karar vermesine sevindi ise de, kolejde eğitim dili İngilizce olduğundan ona İngilizce bilmediğini hatırlattı. Adnan oradaki hocalardan birinin, okul açılıncaya kadar kendisine İngilizce dersi vereceğini söyleyince teşebbüsünü takdir etti ve o okula kaydını yaptırdı. 

Ekseriyetle fen bilimlerinin öğretildiği ve her sabah soğuk su ile duş alarak güne başlamanın kural hâline getirildiği kolejde yatılı olarak okumaya başlayan Adnan hem bilgisini geliştirdi, hem dil öğrendi, hem de hayat boyu uygulayacağı faydalı alışkanlıklar kazandı. 

Okulda bazı hocaların misyonerlik faaliyetleri yaptığını fark edince rahatsız oldu. Meseleyi önce samimî birkaç arkadaşı ile görüşen Adnan, onların da bu faaliyetten rahatsız olduklarını görünce, onlarla birlikte İttihadçıların İzmir şubesine giderek şikâyette bulundu. 

İttihad ve Terakki Partisi’nin İzmir sekreteri Mahmud Celal, gençlerin şikâyetlerini bizzat kendisi dinledi. O yaştaki gençlerin millî dinî değerlerine bağlılıklarını takdir etti, medenî cesaretlerine hayran kaldı ve kolej yönetiminin uyarılacağını söyledi. 

Bu şikâyet, Ali Adnan’ın ilk içtimaî ve siyasî faaliyeti idi. Rahatsız olduğu meseleyi, şikâyet safhasına gelinceye kadar kendi içinde düşünüp değerlendirmesi, arkadaşları ile istişare etmesi, fıtratındaki liderlik vasfının ortaya çıkıp gelişmesine vesile oldu. 

Milletin dinî itikadına ve içtimaî bütünlüğüne zarar vereceğini düşündüğü misyonerlik faaliyetlerine mani olmak için arkadaşları ile teşkilâtlanıp fevrî ve menfî hareket etmek yerine, şehrin siyasî otoritesine müracaat etmesi de meseleyi sadece Buca’daki koleje münhasır saymamasının, memleketteki diğer yabancı okullarda da olabileceğini nazara alarak hepsine müdahale edilmesini istemesinin tezahürü idi. 

Bu vesile ile tanıştı İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin İzmir İl başkanı Mahmud Celal Beyle. Dinî hassasiyeti, millî samimiyeti, medenî cesareti, muknî konuşması ve makûl hareketi ile daha reşid yaşına gelmeden; ileride Bayar soyadını alıp parti başkanlığı, milletvekilliği, bakanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı makamlarına gelecek olan bir siyasî şahsiyetin dikkatini çekti. 

O yıllarda Birinci Cihan Harbi bütün şiddetiyle devam ediyordu. Dokuz cephede yedi düvelle savaşan Osmanlı Devleti de bir bakıma hayat-memat mücadelesi veriyordu. Düşman askerlerinin Çanakkale’de karaya çıkması üzerine, devletin varlığının devamını genç nesillerin cepheye gönderilmesinde gören Sultan Reşat, yaşı yetmese bile bedeni gelişkin olan 1315 doğumlu gençlerin de silâh altına alınması için ferman çıkarmıştı. 

O zamana kadar hayatında pek çok memat hadisesi yaşayan, en yakınındaki insanların öldüğünü görüp kendisi de birkaç kere ölümden dönmesine rağmen, her seferinde mühim hayat hamleleri yaparak başarılı olan Ali Adnan; devletin ve milletin memata doğru sürüklendiğini görünce askere yazılmak istedi.

İsteğini babaannesine söylediğinde Fitnat Hanım onun böyle bir karar vermesine sevindi. Lâkin henüz yaşının on yedi olması, bedenen gelişmiş görünse de vücudunun zayıflığı ve bazı müzmin hastalıklara müptela olması yüzünden tahsilini yarım bırakıp askere gitme kararını tereddütle karşıladı. O, zor da olsa babaannesini ikna etti ve ihtiyat zabiti eğitimi almak üzere İstanbul’a gitti. 

Sirkeci’de, daha önce tedavi olmak için gelen babasının da kaldığı meşhur Meserret Oteli’nde konakladıktan sonra Erenköy İhtiyat Zabiti Talimgâhı’nda askerî eğitime başladı. Çalışkanlığı, zekâsı, tahsilli oluşu ve iyi derecede İngilizce bilmesi onu talimgâhın en başarılı talebelerinden biri hâline getirdi. 

Talim sıkı, eğitim ağırdı. Eğitim subaylarının çoğu, onun eğitimine hususi bir itina gösteriyordu. O da kendisine gösterilen ilgiyi karşılıksız bırakmıyor, daha çok çalışıyordu. Hafta sonları izine çıktığında yine otele gelip dinleniyordu. Talimler bedenini yorsa, eğitim aklını şuurunu meşgul etse de en hareketli hassası, hisleri idi.

Bir hafta sonu tatilinde İzmir’e gidip çok özlediği babaannesi ile görüşmeyi düşündü. Gittiği takdirde zamanının çoğu yolda geçeceğinden hasret hislerini teskin edemeden geri dönmek zorunda kalacaktı. Böyle bir hareketin hem kendisini, hem babaannesini üzeceğini anlayınca vazgeçti ve mektup yazarak onu İstanbul’a çağırdı. 

“Ne olur gel.”

Hasret, his ve heyecan yüklü kelimelerle dolu mektuptaki bu ifade Fitnat Hanımı harekete geçirmeye yetti. O da zaten torununu ziyaret etmek istediği için hemen İstanbul’a geldi ve Adnan’ın kaldığı otele gitti. Torununu zabit elbisesi içinde görünce duygulandı ve gözyaşlarını tutamadı. 

Hisli, duygulu bir fıtrata sahip olan Ali Adnan da zaten her zaman ağlamaya hazırdı. Babaannesi ile karşılaşınca o da ağlamaya başladı. Babaanne ile torun, aylardır yüreklerinde harlanarak alevlenen hasret ateşini his yüklü gözyaşları ile söndürmeye çalıştılar.

Okunma Sayısı: 2729
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • selim yeniceri

    25.2.2018 14:10:55

    Sayin Islam Yaşar, Menderes yazı diziniz çok güzel olmuş ailece zevkle okuyoruz. Allah razı olsun mutlaka kitap haline de getirilmeli. Selam ve Dua ile.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı