İşçiler öğle yemeğinde.  Yemekler sırayla -self servis olarak- görevliler tarafından tepsilere konuluyor. Selahaddin Usta da sırada. Sıra ilerliyor, yemekler alınıyor. O gün yemekte –tatlı olarak- meyvelerden armut var. Sıra Selahaddin Usta’nın önündeki adamda. Armudun başındaki vazifeli, o işçiye seçerek armudun iyisini ve irisini veriyor. Ardı sıra gelen (ilerleyen) Selahaddin Usta da o işçiye;

“Adam seni tanıyor mu?” der. O adamdan (işçiden) ses çıkmaz.

Sonra masalara geçerler, yemeklerini yerler. Mesaiye daha vakit vardır. Bahçede istirahate çıkılır. Aralarında sohbetler ediyorken, yarım saatten fazla bir zaman geçmiştir.

Birden Selahaddin Usta’ya doğru karşıdan bir adam (işçi) koşarak gelmektedir. Yemek sırasındayken önündeki adamdır bu. Hani görevli armudun iyisini ve irisini ona vermişti de, Selahaddin Usta, vazifeli adamı tanıdığı için mi kıyak geçiyor diye ona ”Adam seni tanıyor mu?" demişti ya.

Adam Selahaddin Usta’nın üzerine hücum ediyor, bir yandan da;

“Sen bana ayı mı demek istedin?” diye bağırmaktadır. Adamı zor durdurur, teskinde güçlük çekerler, vesselâm.

İsmail Hakkı Avcı

[email protected]