"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Şaşırtan deprem’

İsmail TEZER
20 Ekim 2012, Cumartesi
Dün İstanbul’da yaşanan, 3,8 şiddetinde olduğu tesbit edilen deprem, Kandilli’yi şaşırtmış. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal İzleme Merkez Müdürü Prof. Dr. Doğan Kalafat, “Depremin dış merkezi bizim için de enteresan yerdi. Büyükçekmece Gölü’nün kuzey doğusunda, karadaydı. (...) Depremin meydana geldiği yerde bilinen, haritalanmış önemli büyüklükte deprem üretecek herhangi bir fay yok” şeklinde bir açıklama yapmış.

Bu açıklamalar, doğrusu bana Rabbimizin “Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Biz miyiz yaratan?” (Vâkıa: 59) kelâmını da hatırlattı.
Yani, Âlemlerin Rabbi, tek Hükümranı elbette yaratırken, icraatını yaparken bu işine insanın aklını ve hevesini ortak etmeyecek. O dilediğini dilediği gibi yapandır. Ve işte bazen de insanoğlunu böyle şaşırtandır.
Aslında ‘hep şaşırması gereken’ bizlere mühim bir derstir bu. Zira Yaratanın her eseri, zaten ‘şaşırılası’ bir şey değil midir? Her müsebbep (sonuç), kendisini netice veren sebebinin yapamayacağı bir sanatta değil midir? Sözgelimi, ‘insan’ denilen küçük kâinatı aklı, şuuru, iradesi ve gücü olmayan atomlar mı yaptı?
Herbiri insanın ayrı bir damak zevkini okşayan binlerce çeşit meyve ve sebzeyi basit, şuursuz, iradesiz sebeplere nasıl verebiliriz?
Örnekleri çoğaltmak mümkün. ‘Sebeplerin sultanı’ olan insanın yapmaktan âciz kaldığına, elbette diğer sebepler hiç, ama hiç güç yetiremez.
Şimdi, şöyle düşünelim: Maddenin en küçük yapıtaşlarının, milyonlarca ihtimâl içerisinde hiç şaşırmayarak mükemmel sanat eserlerine, meselâ temâşâsına doyamadığımız mükemmel manzaralara dönüşerek şu gördüğümüz âlemi netice vermesi, daha az şaşılacak bir şey midir ki?
Beklemedikleri bir bölgeden ‘deprem haberi’ alarak şaşıran insanoğlunun, var olan herşeye de şaşırması gerekmez mi?
Fark ne acaba? Eğer fark olarak “biri beklenmeyen, diğeri ise olağan” deniyorsa; “Olağan nedir?” diye sormak lâzım. Allah, herşeyi daimâ mükemmel bir düzen içerisinde yaratıyorsa, bunun sonucu bizler açısından ‘sürekli hayret içerisinde bir tefekkür’ mü olmalıdır, yoksa bunların yine bizler tarafından ‘sıradanlaştırılması’ mı?
İşte insanoğlunun imtihanı burada başlamaktadır:
Bakalım, harikulâdeliklere ibretle ve şaşkınlıkla, hayret içerisinde bakarak Allah’ın yaratışını tefekkür mü edecek, yoksa bunları ‘âdiyât (sıradanlık) perdesine’ sarıp ‘Kudret Mu’cizelerini’ kendince ‘basitliğe’ mi mahkûm edecek?
Evet, imtihanımız her an devam ediyor. Rabbimiz bazen de ‘beklemediğiz depremler’ göndererek bizi ikaz ediyor. ‘Şaşırmayan’ insanoğlunu böylece ‘şaşırtıyor’! Sanatı karşısında ‘sürekli şaşırmayan’ beşeri uyanmaya sevk ediyor. Sanki mânen şöyle diyor:
“Eşyayı ve hadiseleri dayandırdığınız tabiatın hakikat-i halde hiçbir tesiri yoktur. Yapan Benim. Koyduğum kuralları istediğim zaman değiştirecek olan da Benim. Eğer hikmetim gereği sürekli sebepler tahtında yarattığım mahlûkatımda tecellî eden benim isim ve sıfatlarımı tefekkür edip de hayret ve tefekkürde bulunmazsanız, o sebepleri muvakkaten iptal eder, sizi böyle şaşırtırım.”
Evet, Rabbimiz, anlaşılıyor ki, bazen beklemediğimiz hadiselerle, bize ‘mutlak hüküm ve irade sahibinin’ Kendisi olduğunu gösteriyor. Bir şeyler oluyorsa, bu sebeplerin, tabiatın gereği olarak değil, Rabbimizin öyle dilemesi sonucu oluyor.
Özetle, herşeyi olduğu gibi, yer kabuğunu harekete geçirerek depremi yaratan da Odur. Sâir sebepler görünürdedir, bahanelerdir, Onun ‘yaratış tarzı’dır. Hepsi birer perdedir. İzzet ve Azametine perdedir. Bizlere düşen; o perdeler altından iş gören Rabbimizi bilmektir, ‘hakiki tesir sahibi’ olarak O'na iman etmektir.
Evet, yine Rabbimizin o ‘sarsıcı’ kelâmıyla bitirelim:
“Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Biz miyiz yaratan?” (Vâkıa: 59)

Okunma Sayısı: 1642
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı