"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstanbul Barosu nasıl anılmak istiyor?

Kadir AKBAŞ
16 Şubat 2011, Çarşamba
İstanbul Barosu Taksim’de Genç Siviller tarafından “Darbeci Baro Taksim’e Hoş Geldin” pankartıyla karşılandığında, dönemin Baro yönetimi ve yönetimin etrafında kümelenmiş bir grup, bu anlamlı protestoya ölçüsüz bir tepki vermişti.

 Doğrusu bu protestodan duyulan rahatsızlık, verilen tepki beni umutlandırmıştı. Baro yönetiminin kamuoyunda, aslı olsun olmasın böyle bir algıya yol açtığını görüp daha sorumlu davranacağını umuyordum. Bu protesto sonrası İstanbul Barosu yönetim kurulunda yoğun tartışmaların yaşandığı, yönetimin ikiye bölündüğü, uzun zaman yönetim kurulunun toplanamadığı bilgisi dışarıya sızmıştı. Bu bölünmüşlük 7 Kasım 2010’da yapılan seçime de yansımıştı. Yeni yönetim kamuoyunda yer etmiş bu algıyı değiştirecek bir tutum takınmak yerine, bu algıyı güçlendirecek adımlar atmakta bir beis görmüyor.
14 Şubat tarihli gazetelere göre Balyoz dâvâsı sanıkları avukatları İstanbul Barosunda bir araya gelerek, dâvâda takınacakları ortak tavrı belirleyeceklermiş. Sanık avukatlarının savunma stratejilerini belirlemek için bir araya gelmeleri son derece tabiî. Tabiî olmayan, hukuku ayaklar altına almak üzere kanlı planlar yapmakla suçlanan ve haklarında tutuklama kararı verilen bir grup sanığın avukatlarına verilen destek ve doğrudan bu dâvâ ile İstanbul Barosu’nun bir kurum olarak iç içeliği. İstanbul Barosu’nun Ergenekon ve Balyoz dâvâlarına gösterdiği özel ilginin sanıklar lehine yargılamayı etkileyip etkilemeyeceğini kestirmek zor. Ancak bu tutumun İstanbul Barosu’nun kamuoyu nezdindeki itibarını olumsuzlaştırdığı çok açık. 

Son tutuklamalar nasıl anlaşılmalı?
‘’Balyoz Planı’’ dâvâsına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, aralarında Özden Örnek, Halil İbrahim Fırtına ve Engin Alan’ın da bulunduğu 133 sanığın tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme tutuklama kararına, delillerin henüz toplanmamış olması, kuvvetli suç şüphesi, adlî kontrol hükümlerinin suç şüphesi karşısında yeterli olmayacağı, delilleri karartma ihtimali ile CMK 100. maddesindeki katalog suçlardan olmasını gerekçe olarak gösterdi. Tutuklanmalarına karar verilen sanıkların bir kısmının daha önce tutuklanıp itiraz üzerine tahliye edilmeleri, dahası sanıkların önemli bir kısmı hakkında daha önce verilmiş yakalama kararlarının, itiraz üzerine kaldırıldığı ve dâvetiye usûlüyle sanıkların peyderpey adliyeye gelerek soruşturma sürecinde ifade verdikleri hafızalarda tazeliğini koruyor.
Kamuoyu haklı olarak aynı dâvâda kısa sürede verilen birbiriyle bu denli çelişkili kararları anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyor. Bir kesim dâvâya bakan mahkeme heyetindeki değişikliğe atıf yaparak, tutuklama kararlarının alınmasındaki saiklerin hukuk alanı dışında aranması gerektiğini ileri sürüyor. HSYK’nın yapısı değiştirilmeden önce Ergenekon dâvâsına bakan hakim ve savcıların değiştirilmesine açıkça destek veren ve hakim değişikliğini son derece olağan karşılayan bu çevrelerin, bu gün Balyoz dâvâsında yaşanan gelişmeler sonrası, devam etmekte olan bir dâvânın heyetinde değişikliğe gidilmesini “tabiî hakim” ilkesine aykırı bularak feveran etmelerini samimî bulmak mümkün görünmüyor.
Gölcük’te yapılan arama sonrası elde edilen deliller karşısında ‘’Balyoz Planı’’ dâvâsına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Ceza Muhakemeleri Kanununun 100. maddesinde yer alan karineden hareketle tutuklama kararı verilmesi gerektiği sonucuna vardı. Gerçekten de henüz delillerin toplanmamış olduğu ve haklarında tutuklama kararı verilen kişilerin geçmişte ve halen yürüttükleri görevler dikkate alındığında, özellikle “delilleri karartma ihtimali” çok güçlü bir tutuklama sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır.
“Bin yıl süreceği” iddia olunan post modern darbelerin kamuoyunda açıkça sahiplenildiği günlerden, darbe planı yapanların yargılandığı günlere geldik. Ancak Darbe tehlikesi var” iddiası dikkate alınması gereken çevrelerce hâlâ dile getirilebildiğine göre, daha atılması gereken çok adım olduğu kesin.

Okunma Sayısı: 1490
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı