"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sabah kapınız çaldığında gelenin kimliği

Kadir AKBAŞ
09 Mart 2011, Çarşamba
Türkiye’de toplumun büyük bir kesimi ile CHP ve silâhlı bürokrasi, yani Türk Silâhlı Kuvvetleri, hukukun temel ilke ve kurallarını, Ergenekon soruşturmaları ile hatırladılar.
 Bu vesile ile bizler de CHP, basının bir bölümünün ve TSK’nın masumiyet karinesini ne denli “içtenlikle” benimsemiş olduklarını öğrendik. Kimse hakkında, kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın hak mahrumiyetine yol açabilecek bir işlem yapılmaması, suçlu ilan edilmemesi konusunda ne denli duyarlı olduklarına hayretle tanıklık ettik. Yargı erkinin bağımsızlığına gölge düşürülmesinin, yargı erkinin tarafsızlığı konusunda tereddüt oluşmasının toplumsal travmalara yol açabileceğini, bunun ülkeyi faşizme götürebileceğini öğrendik. Yargının tarafsızlığı konusunda oluşabilecek istifhamların yargı kararlarını tartışmalı kılacağını, kamu vicdanını yaralayabileceğini bize iyice bellettiler.
Başta CHP ve TSK olmak üzere basının önemli bir bölümü,  yakın bir zamana kadar neyin suç olup olmadığı konusunda karar verici olarak,  kendilerinin tek ve yetkin olduklarına sarsılmaz bir imanla inanmaktaydılar. TSK bu inançla yüksek yargı organları mensuplarına brifingler veriyor, üniformalı subaylar, bellerinde silâhlarla yüksek yargıçlara nelerin suç ve kimlerin suçlu olduklarına dair talimatlar veriyorlardı.  Genelkurmay Adlî Müşavirliği zaten yerel mahkemelerin ve Yargıtay’ın kararlarını bire bir takip ediyordu. Bununla yetinilmeyerek bazen adliyelere özel ziyaretlerde bulunuluyor, hâkimlerle özel görüşmeler yapılıyordu. Bunun da yeterli olmadığının düşünüldüğü zaman ise hâkimlere doğrudan genelkurmay başkanı düzeyinde gözdağı veriyor, tehditlere varan ağır eleştirilerde bulunuluyordu. Güce boyun eğmeyen hâkim ve savcılar ise çoğunlukla tenzili rütbe ile pasif görevlere atanıyor, emekliliğe zorlanıyorlardı. Bu süreç kadar hızlı ilerliyordu ki, verdiği kararın gerekçeli hükmünü yazmaya fırsat bulamadan hâkim kendisini başka bir göreve atanmış bulabiliyordu.
Ankara’da Bediüzzaman Said Nursî için Yeni Asya gazetesi tarafından okutulan mevlidden duyulan hoşnutsuzluk muhterem Mehmet Kutlular’ın tutuklanması ile sonuçlanıyordu. YÖK tarafından,  Risâle-i Nur Enstitüsü tarafından düzenlenen seminerler anayasal düzeni değiştirme suçunun delilleri olarak gösterilip bir düzine saygıdeğer insanın idamla yargılanması talebiyle suç duyurusunda bulunuluyordu. Danıştay tesettürlü memurların savunmaları bile alınmadan verilebilecek en ağır cezayla, memuriyetten atılmakla cezalandırılmasına onay veriyordu. Yüksek Askerî Şûrâ,  binlerce subay ve astsubayı savunmasını almadan, her hangi bir suçlamada bulunmadan, tam bir keyfîlikle, hukuku katletme bahasına, bu onurlu, masum insanları yine masum eş ve çocuklarıyla açlığa, ilâçsızlığa, evsizliğe mahkûm ederek “disiplinsizlik” soyut ithamıyla bütün sosyal hakları ellerinden alınarak görevlerine son veriliyordu. Bu şeref ve namus abidesi insanların onurlarıyla oynanıyor, alın terleri ile nafakalarını çıkarmalarına bile tahammül edilmiyordu. Bu insanların başta belediyeler olmak üzere kamu ve özel sektörde istihdam edilmelerine açık tehditlerle engel olunuyordu. Bu zalimlerin zulümlerini dile getirmek bile suç kabul ediliyordu. 
Nitekim Güven Erkaya hakkında yazılmış hafif eleştirel bir yazı üzerine Güven Erkaya’nın mirasçıları tarafından açılan dâvâda haksız ve taraflı bir kararla Yeni Asya gazetesi tazminat ödemek zorunda kalmıştı.
CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu, son Ergenekon dalgasına gerçekleşen gözaltılar sonrası için “Yani sabaha karşı 4’te kapınız çalındığı zaman olsa olsa sütçüdür diyebiliyorsanız, demokrasi vardır. Eğer sabaha karşı 4’te ‘Eyvah geldiler’ diyorsanız, korku sizin ruhunuza işlemişse, işte o ülke demokratik bir ülke olmaktan çıkmış demektir” yorumunda bulunmuş. “Bir musibet bin nasihatten evlâdır” demiş atalarımız. Güvenlik güçlerine tanınmış yetkilerin hoyratça kullanımı, yargılama yetkisinin adaleti tesis etme amacı dışında, siyasal bir araç olarak kullanımı CHP ve TSK’ın  nerdeyse gelenekselleştirdiği, yargı erkine ve güvenlik güçlerine içselleştirdiği, doğallaştırdığı, sıradanlaştırdığı olgulardır. Başta CHP ve TSK olmak üzere basının önemli bir bölümünün kendi eserleri olan bu uygulamalardan artık şikâyetçi olmalarını hayra yormak gerek. 
Okunma Sayısı: 1711
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı