1- Asra (ikindi zamanına, yahut devresine) yemin olsun ki,
2- İnsan muhakkak ziyandadır.
3- Yalnız iman edip yararlı işlerde bulunanlar; birbirine hakkı tavsiye edenler, bundan müstesnadır.
(Asr Sûresi, 103. Sûre)
Bu sûrede Cenâb-ı Hak, zamanın ve insan ömrünün kıymetinden, yine insanın bu ömür içerisindeki kâr ve zarar deveranından bahsetmektedir. İnsanın özellikle mü’minin kurtuluşunun iman, amel ve hak ve sabırla olduğunun uyarısını yapmaktadır. Esasen Asr Sûresi, sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlar için gerekli olan tavsiyeleri taşımaktadır.
“Asr” kelimesi, zaman, asır ve Asr-ı Saadet’in ikindi vakti gibi anlamlara gelmektedir. Her şeyden önce ‘’Asr’’ ve benzeri sûrelerin başına Cenâb-ı Hakk’ın yaptığı yemin üzerine yoğunlaşarak tefekkürde bulunmak ondan gerekli dersleri alıp nefis muhasebesi yapmak en başta gelen vazifemiz olmalıdır.
Burada ‘Asr’ Sûresinin ifade etmiş olduğu mânalardan ikindi zamanına bakarsak, zamanın beş vakit namaz ile çok kuvvetli bir ilişkisinin olduğu ortaya çıkmaktadır. Meselâ ikindi namazı vakti, mevsimlerden sonbaharı, insanın ömrü itibarıyla ihtiyarlığa yüz tuttuğu zamanı,  dünyanın ömrü itibarıyla Peygamberimizin (asm) yaşadığı devri, yâni Asr-ı Saadet’i hatırlatır.
İkindi vakti günlük meşguliyetlerin yoğunluk kazandığı ve çalışma hasılâtının toplanmaya başlandığı bir zaman ve bir hasat mevsimidir. Bir emek ve gayretin neticelerinin, meyvelerinin toplanma zamanını düşünün... İşte ikindi zamanı ve namazı, insanın gün içindeki iş ve çalışmalarıyla çok önemli bir ibadet hükmüne geçen bir inkılâp zamanı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yine ikindi vakti, insanın o gün mazhar olduğu sıhhat, selâmet ve hayırlı hizmet gibi Cenâb-ı Hakk’ın nimetlerinin bir araya toplandığı bir zamandır.
Hem güneşin zevalinin (batmasının) yaklaştığını ihtar etmesiyle insanın dünyada bir misafir ve bir memur olduğunu ve her şeyin geçici olduğunu ilânla hatırlatan bir zamandır.
Evet, insan ebed için yaratılmış ve ebediyeti ister. İhsan ve iyilik yapana karşı minnet duymak ister. Ayrılıktan daima elem ve üzüntü duyar. İnsan her şeye muhtaç ve aciz, zayıf bir varlıktır. Aynı zamanda belâları çok, düşmanları pek fazla bir mahlûktur.
İşte böyle yaratılmış bir insanın ikindi vaktinde abdest alıp namaz kılmaya, Rabbinin dergâhında duâ ve niyazla sonsuz ve bitmeyen rahmetini istemeye, verdiği nimetlere karşı şükür ve hamd etmeye ve böylece huzura ermeye ikindi vaktinde ne kadar ihtiyacı vardır. İşte ikindi vakti böyle mühim bir zaman dilimidir ve o vakitte ibadet etmesi insana yakışan önemli bir hizmettir.
“Asr” kelimesi dehr, yâni zaman, çağ ve devir mânâlarında alındığında ise, gayet düşündürücü olduğunu görmekteyiz. Zira zaman insanın en büyük sermayesidir. İnsan ömrü de zamanın bir parçasıdır. Evet kâr hanesine geçirilemeyen her an insan için bir kayıp demektir. Ömrümüzdeki anları dikkatli davranarak lehimize, kâr getirecek şekilde değerlendirmeliyiz. Bunun için Kur’ân’a ve hadislere kulak vermeliyiz.

Kur’ân’da şöyle buyrulur:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarını (ahireti) için önceden ne hazırladığına baksın’’ (Haşr Sûresi: 18)

Hadiste ise:
“Şu beş şey gelmeden evvel beş şeyin kıymetini ganimet bil!
1- Ölüm gelmeden evvel hayatın.
2- Hastalık gelmeden önce sıhhatin.
3- Meşguliyet gelmeden evvel boş vaktin.
4- İhtiyarlık gelmeden evvel gençliğin.
5- Fakirlik gelmeden evvel varlığın kıymetini ganimet biliniz.’’ buyrulmuştur. (Camiü’s-Sağir, 2. Cilt, hadis: 698).