"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

12 Eylül’den beri hâlâ cevabı verilmeyen soru

Kâzım GÜLEÇYÜZ
23 Aralık 2016, Cuma
12 Eylül öncesindeki anarşi ve terör hadiselerini merhum Demirel’den dinlemeye devam edelim:

Güvenoyu aldığımız 25 Kasım’dan dokuz gün sonra, 4 Aralık’ta devletin güvenlik kuvvetlerini, sıkıyönetim komutanlarını topladık. “Bu durmalıdır” dedik. “Durdurun bunu. Devletin, bunu sizden başka durduracak gücü yok. Ne isterseniz verelim. Yetki isteyin, yetki verelim; para isteyin, para verelim; asker isteyin, asker verelim; malzeme isteyin, malzeme verelim. Ne isterseniz verelim. 

“Yalnız, gayriinsanî şekilde kullanılabilecek yetkileri bizden istemeyin. Ne gibi? Dersim Kanunu gibi, Sürgün Kanunu gibi, İstiklâl Mahkemeleri gibi, Takrir-i Sükûn Kanunu gibi. Hukuku tatil eden bir yetki istemeyin. Bu, zulme kaçar. Anarşi ve terörü önlüyorum diye devletin bizatihi kendisi terör vasıtası haline gelirse, öyle sağlanmış bir sulhun ne değeri vardır? İnsan haklarını tahrip etmeden sulhu sükûnu sağlayın. Sulh ve sükûnu sağlamak, insan haklarını teminat altına almaktır. İnsan haklarını tahrip ederek sulh ve sükûnu sağlamanın anlamı yoktur.” 

Bunları söyledik. Biz hukukun adamıyız, meşruiyetçiyiz. Sulhu sükûnu sağlayalım diye haksızlıklar yapılmasına, büyük acılar ve yaralar açılmasına hiçbir zaman taraftar olmadık. Daha önce aşağı yukarı bir seneye yakın uyumuş olan kanunları çıkardık. İstenen herşeyi verdik. Sonradan, yeniden yetki talepleriyle geldiler. Gördük ki, sıkıyönetim dahi kan dökülmesini önlemek için çare değildir. Çare olmaktan çıkmıştır. (...)

Bu müdahalenin bir gerekçesi vardı: Anarşi. Kan dökülüyordu. Kan dökülmesi de önlenemiyordu. Sokağa çıkamıyorduk. Çocuklarımız okula gidemiyordu. “Madem ki önlenemiyordu, işte adamlar geldiler, önlediler. Daha ne istiyoruz?” deniyordu. Böyle bir gerekçe var orta yerde. Türkiye bu gerekçedeki aldatıcılığın henüz farkında değildir. Kim ister kan dökülmesini? Kan dökülmesini hukukun içinde kalarak durduralım. Demek ki 12 Eylül’den bir hafta önce kan dökülüyormuş, bir hafta sonra dökülmüyormuş. Eşkiya devletten daha güçlü değilmiş. Bu meselenin üstüne çok dikkatle eğilmek lâzım. Bu sorunun cevabını Türkiye bulamadığı takdirde devleti işletmesi mümkün değildir. 

(İslam Demokrasi Laiklik, 228-9, 236-7)

Üstad: Her bir sersemin safsatasına, her divanenin hezeyanına kulak verilmez. Her üren kelbin ağzına taş atacak olsan dünyada taş kalmaz.

Her lafa cevabımız var. Lakin bir lafa bakarız laf mı diye. Bir de söyleyene bakarız adam mı diye. Ahmağa verilecek en iyi cevapsa sükûttur.

Avrasya Tünelinin tarihî arka planı - http://www.yeniasya.com.tr/video/avrasya-tunelinin-tarihi-arka-plani_418975

 

Okunma Sayısı: 6899
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mirza said

    23.12.2016 20:17:40

    osman diye yazan arkadaş sen hala gerçekleri görememişsin hala ifrat ediyorsun.demirel muhafaza etti diye bir cümle var mı demirel düşmanlığını bırak.170 milletvekiliyle memleketi yönetmek hele cehape ve askeriye ve derin devlet muhaleftte iken.hala sizde siyasal islam hevesi var sanmıyorum ki risaleleri sağlıklı okuyorsun.o günleri yaşayan bilir.bu gün de o zamanların teröründen daha fazla terör var kalkıp durduk yerde günün idarecilerini ittiham etmek ne kadar şık olur.taassubu bırakın memleket ve millet için dua edin risale-i nuru şuurluca okuyun.

  • Nihal

    23.12.2016 19:59:01

    Kazim bey yazinizdan ziyade twitler dikkatimi cekti adrese teslim yapmissiniz 😁😁

  • osman bora

    23.12.2016 19:54:00

    kazım bey,s.demirelden verdiğiniz örnekler için teşk ediyorum çünkü hala s.demireli iyi anlamayanlar var bu ülkede..s. demireli anlamak zaten çok zordur..konuyla alakalı değil ama yavuz bahadıroğlu ,ayasofyanın konuşulduğu bi programda,ayasofyanın hünkar mafhilinin ,yeniden ibadete açılmasıyla alakalı , 1980 de s.demirelin o bölümü ibadete açtığını dile getirdi,yani diyeceğim şuki o zor günlerde bunu yapmakla şimdi yapmak arasında çok fark var ,nihayetinde fark ortaya koyabilen bi liderdi merhum demirel..Allah rahmet eylesin..

  • Özcan Erkiş

    23.12.2016 15:55:08

    (3) Türkiye'yi 12 Eylül'e getiren hadiseler, Demokratların buna mâni olmak için gösterdiği gayretler fakat buna mukabil "şartların olgunlaşmasını" bekleyen darbeci-vesayetçi komitelerin tavrı ve icraatları o günleri yaşayan herkesin mâlumu. Bugün de menfi siyasetin söylem ve eylemleriyle benzeri şeyleri yaşamakla, antidemokratik bir sistemin kurulmasını isteyen ve bekleyen darbeci- vesayetçi komitelerin ekmeğine yağ sürerek tuzaklarına düşüyoruz. Artık aklımızı başımıza alalım ve antidemokratik bir sisteme giden yolların taşını döşemekten vazgeçelim. Asrın iktizası teklik değil şahsı manevi ve meşverettir. .....

  • Özcan Erkiş

    23.12.2016 15:36:12

    (2) Merhum Menderes'in takip ettiği dine ve dindara saygılı, "dinsize ilişmediği gibi dindara da ilişmez" mânâsındaki laikliğin esas alındığı, demokrasi, adalet, hürriyetin ve hukukun gözetildiği bir yönetim anlayışı ile Demokratların müsbet siyaset tarzı, dahildeki barış, kardeşlik ve sulh-u sükunun tesis ve temâdisinin netice verir. Hariçte de memleketin menfaatlerine uygun ittifaklar kurarak dost ülkeler ve güçlü müttefiklerle uluslararası arenada sözüne itibar edilir bir devlet olmakla harici terör ve anarşiye karşı bir sedd-i Zülkarneyn oluşturmalıyız. Düşman edinmek kolaydır, marifet dostu çoğaltmaktır.

  • Özcan Erkiş

    23.12.2016 15:17:38

    (1) Sayın Güleçyüz, merhum Demirel'in 12 Eylül'e gelinen süreçte (ki o günleri bizatihi yaşadık) akan kanın durması ve sulh ve sükunun sağlanması konusundaki demokrat tavrı şimdiki iktidara bir ders, ibret ve örnek olmalıdır. Anarşi ve terörle mücadele kesinlikle hukuk içinde yapılmalı ki devletin kendisi daha sonra terör estiren bir varlık durumuna dönüşmesin. Anarşi ve terörün çaresi, OHAL benzeri darbe rejimleri tesis etmek değil, temel insan hak ve hürriyetlerinin kamil mânâda kullanıldığı demokrasiyi tesis etmektir. Artık bunu anlayalım ve hayatımıza hâkim kılmanın gayreti içinde olalım. Anarşi ve terörden şikayet ediyoruz fakat tek adam iradesine dayalı bir sistemin kurulması için çalışıyoruz. Dahilde ve hariçte çözüm bekleyen (maddi manevi ) devasa sorunlar varken, ülkenin gündemi Başkanlık. "Şehitlere saygı maçı"da bile Başkanlık propagandası yapmakla bile büyük ayıp edilmiştir. Siyasete alet etmediğimiz hiç bir şey kalmadı. Menfi siyaset bu olsa gerek. ...

  • Osman

    23.12.2016 12:25:32

    Bu ülkeyi demirel degil Risale-i Nur muhafaza etti.

  • Abdurrahman Koçak

    23.12.2016 00:44:08

    Cenabu Hak merhum Demirele rahmet eylesin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı