"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

15 Temmuz’dan 20 Temmuz’a

Kâzım GÜLEÇYÜZ
14 Temmuz 2017, Cuma
KHK ile ihraç edilen isimlerden Prof. Dr. Cihangir İslam şu tesbitini ısrarla tekrarlıyor: “Halkın 15 Temmuz’u ile Sarayın 15 Temmuz’u farklı.”

O gece Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine sokaklara, meydanlara ve tankların üzerine çıkan ve günlerce demokrasi nöbeti tutan hemen her siyasî görüşten insanlar, darbeye geçit vermeme ve demokrasiyi koruma saikiyle bunu yaptılar.

249 şehit bunun için verildi. 2301 insan bu uğurda gazilik rütbesine erişti.

7 Ağustos’ta milyonlarca kişiyi Yenikapı meydanında bir araya getiren sebep de demokrasiye sahip çıkma iradesiydi.

Ama zaman ilerledikçe ve özellikle 20 Temmuz’da OHAL ilanıyla birlikte toplu tasfiyelere dönüşen KHK ihraçları başlayıp keyfî gözaltı ve tutuklamalar yaygınlaştıkça işin rengi değişmeye yüz tuttu.

İlk günlerde hemen hemen bütün partilerden yoğun katılımlarla yapılan demokrasi nöbetleri bir süre sonra sadece AKP’lilerin talimatla devam ettirip yine talimatla bitirdikleri gösterilere dönüştü.

Dahası 15 Temmuz gecesi tankların karşısına ve üstüne çıkanlardan bile, sonraki tasfiye sürecinde ihraç edilenler, gözaltına alınanlar ve tutuklananlar oldu.

Sonuçta, darbeye karşı ortaya konulan toplumsal dayanışma, OHAL hoyratlıkları, dışlayıcı ve dayatmacı iktidar siyasetleri ve 16 Nisan paketinde somutlaşan tek adamlık zorlamaları ile tahrip edildi.

15 Temmuz’a karşı gösterilen toplum tepkisi, 20 Temmuz için istismar edildi.

Gelinen noktada, OHAL sürecindeki ağır hukuk ihlalleriyle sebebiyet verilen son derece vahim mağduriyetlerin ortaya çıkardığı adalet arayışı ve bu talebin 25 günlük bir yürüyüş ve ardından milyonların katılımıyla gerçekleşen mitingle ifade edilmesi sonrasında gündeme getirilen demokrasi nöbetleri bu talebin üzerini örtmek için kullanılmak isteniyorsa beyhude bir çaba olur. Çünkü bütün karartma, saptırma ve çarpıtmalara rağmen haksızlıklara karşı oluşan farkındalık ve güçlenen duyarlılık, artık bu tür istismar kokan atraksiyonlarla söndürülemez. Üstadın dediği gibi, millet uyanmış, cerbeze ve demagojilerle tekrar aldatılamaz.

***

Masumların mağduriyetinin keyfî şekilde uzatılıp devam ettirildiği her saniye, sorumlularının vebal yükünü katlayarak arttırıyor.

Burada da öbür tarafta da davacıyız - http://www.yeniasya.com.tr/video/burada-da-obur-tarafta-da-davaciyiz_437735 

​Gri pasaportta keyfî reddi yargıya taşıdık - http://www.yeniasya.com.tr/gundem/keyfi-reddi-yargiya-tasidik_437807

 

 

Okunma Sayısı: 7323
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demet ertas

    25.7.2017 00:27:12

    Allahin selameti uzerinize olsun.Allah sizden razi olsun.Dilimiz oldun yeni asya

  • Özcan ERKİŞ

    14.7.2017 15:17:43

    (6) Siyasal İslamcı iktidarın olaylara ve cumhura bakışı sağlıklı değildir. Mesela, iktidara göre, mitingde "kaç kişi toplanırsa" cumhurdan sayılır ve kabul olunur? Yine mesela, iktidara göre, hangi mesele için halk sokağa iner ve miting yaparsa "faşizm ve anarşizm" taraftarı olmaz? Ve mesela, iktidara göre bir vatandaş, gazeteci yahut vekilin "terörist" olup olmadığına mahkemelerden evvel ülkeyi yöneten gücün karar vermesi yeterli olup başkaca delile ihtiyaç yok mudur? Bunun gibi daha yüzlerce soru sorulabilir. Toplum "Demokrasi" dedikçe iktidar da "OHAL" diyor. BB'nın son açıklaması da bu istikamette."Hükumet olarak kararımız, MGK'ya (OHAL'in) uzatılması yönünde teklif götürmek." (Yeni Asya, 14.7) Bu ülkeyi MGK mı yönetiyor ki o karar versin? Millet Meclisinin hikmet-i vücudu nedir o zaman? Hukukun üstünlüğü ile demokrasi bu kararın neresinde vardır? Artık "kabak tadı" veren bu halden acilen kurtulmak zorundayız.

  • İclal

    14.7.2017 15:10:31

    Syn S.Çelik şu an yaşanan zulümler de sırf bu yüzden değilmi evet hepimiz vatanını seven milletine bağlı insanların bunlara yönelecek tehditlere karşıyız ama şuan yapılanlara da karşıyız ''onlardan bir zarar görürsek ' endişesi ile herkes sus pus maalesef BIRAKIN Hakkın yanında hakikatin sözcüsü yeni asya tepkilerimizi dile getirsin bizler adına protesto etsin bizler adına tepki versin..Allah onlardan razı olsun..Bizleri de affetsin 'Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır' düşündükçe kendimden tiksiniyorum

  • Özcan ERKİŞ

    14.7.2017 14:49:12

    (5) Seksen milyonun reisicumhuru olmak iktiza ederken partiyi cumhura tercih edip parti genel başkanı olan CB, ana muhalefetin öncülüğünde, cumhurun talebi olan Adalet Yürüyüşü ve mitingini halkın nazarında ehemmiyetsiz ve basit göstermek için "sözde bir adalet yürüyüşü" dedikten sonra "topladıkları mitingdeki kalabalık 170 bin kişi" diyerek hafife almaktadır.(Yeni Asya,14.7) Demokratik Hukuk Devletinde bir CB, değil 170 bin 170 kişi bile olsa "adalet" talebinde bulunan sese kulak verir, dikkate alır ve hatta adalet hassasiyetinden dolayı cumhurun fertlerine teşekkür eder değil mi? Zira hakkın "hak" olması hasebiyle bini de biri de birdir yani eşittir. Bırakın teşekkürü; adalet isteyenler "faşizm" "anarşizm" taraftarı olmakla suçlandılar. Kendilerine Avrupa'da konuşma izni verilmeyince hukuk ve demokrasi dersi veren iktidarın; hak,hukuk ve adalet isteyenlere takındıkları menfi tavır demokratik mi? Sayın İ. KARAMAN'ın "Bir uyarı ve Hz.Ömer'in cevabı" başlıklı yazısını okuyalım lütfen.

  • Özcan ERKİŞ

    14.7.2017 12:08:49

    (4) 15 Temmuz kalkışmasını nazara verirken, hak ve hukuk ihlallerinin sebep olduğu mağduriyet ve zulümleri de görmezden gelemeyiz. Toplumun bütün kesimlerinden yükselen "Adalet!" talebine karşı gözünü, kulağını ve ağzını kapatmak; hürriyetçi/demokrat misyona inanan insanların şiarı değildir. Evet darbeyi tel'in ediyoruz fakat haksız, hukuksuz icraatların netice verdiği "adaletsizliği" de kabul ve tasvip de etmiyoruz. 15 Temmuz aslında milletçe ittihat ve tesanüdün, uhuvvet ve muhabbetin birleşmenin vesile olması gerekirken, menfi ve menfaatçi siyasetin menfi eylem ve söylemleri neticesinde toplumsal tefrikanın, ayrışmanın, kamplaşma ve kutuplaşmanın sebebi olmuştur. Müsebbibi de yine menfi siyasettir. Her şeyi iktidarına basamak ve siyasetine alet eden menfi siyasetle (parti adı ne olursa olsun) ülkeye birlik ve beraberlik, barış ve huzur, refah ve mutluluğun gelmesi imkansız değilse de zordur. Delil mi? İşte ahvalimiz. Şerhe ve izaha ihtiyaç var mı?

  • Özcan ERKİŞ

    14.7.2017 11:49:48

    (3) Her 10 yılda bir darbe yemiş bu ülke insanı darbeye taraftar olabilir mi? Meğer ki vicdanı bozulup insaniyetten çıkmış olsun. Akl-selim, kalb-i selim bir vatandaş asla darbeye, darbeci, cuntacı ve komitecilere düşünce planında bile taraftar olmaz, değil ki destek versin.Ne Yeni Asya camiası ne de bizler asla ve kat'a darbe ve darbeci yanlısı değiliz ve şiddetle, nefretle tel'in ediyoruz. Ancak bunu söylerken bir hakikati de beyan edelim: Şahsa istinat eden tek adamlık diktatörlüğüne, yönetim sistemine, idare tarzına da taraftar değiliz ve tasvip etmiyoruz. Adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü, istişare(ortak akıl), Millet Meclis, Demokrasi...gibi evrensel prensiplerin geçerli olduğu bir ülkede "insan" gibi insan temel hak ve hürriyetlerine sahip olarak yaşamak istiyoruz. Darbeye karşı çıkmak "iktidar yandaşlığı" olmadığı gibi, iktidarın haksız, hukuksuz, keyfi icraatlarına karşı çıkarak muhalif ve muarız olmak ve hele "adalet" istemek de iktidar düşmanlığı değildir.

  • Özcan ERKİŞ

    14.7.2017 11:31:32

    (2) 15 Temmuz darbe girişimini 249 şehit verip bedel ödeyerek bertaraf eden halk için yapılması gereken en şahane şey; 20 Temmuz'da OHAL ilan ederek ülkeyi sıkıyönetim rejimiyle idare etmek değildi. Tam aksine ve inadına, tam ve ileri demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla tesisi ederek, bir daha böylesi darbeci, cuntacı ve komitecilerin teşebbüslerine yolu büsbütün kapatmak,15 Temmuz melanetine verilecek en güzel cevap olmaz mıydı? Fakat siyasal İslamcı iktidar, böyle yapmak yerine darbe girişimine "Allah'ın lütfu" diyerek Demokratik Hukuk Devletini ve Millet Meclisini devre dışı bırakarak, şahsa istinat edecek bir sisteme gidecek yolun taşlarını döşemeyi tercih ettiler. Terörle mücadele etmek için hukukta yeterince kanun maddesi ve mevzuat varken; OHAL ve KHK'lara niye ihtiyaç duyuldu? Bunu sadece "15 Temmuz'la" izah etmek hem inandırıcı hem ikna edici hem de samimi değildir. Olmadığı yaşadığımız süreçte ortaya çıkmıştır. Birbirimiz kandırmayalım!

  • Özcan ERKİŞ

    14.7.2017 11:16:32

    Sayın Güleçyüz, herkesin mübarek cuma gününü tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. 15 Temmuz mel'un darbe girişiminin yıl dönümü yaklaştıkça dozu giderek artan polemik, demogoji ve cerbeze bombardımanına maruz kaldığımızdan, kamuoyu akıl, fikir, zihin bulanıklığı yaşamaktadır. Algı operasyonu tam da böyle bir şeydir. Yani hakikatlerin görülmesine mani olma hali. 15 Temmuz darbe girişimini yapanlar; bu ülkede toplumsal travmaya sebebiyet veren bir zulmün kapısını açmakla dünya ve ahirette iki yakaları bir araya gelmeyecektir. TC Mahkemelerinden kurtulsalar bile haşrin mahkeme-i Kübra'sından kaçma-kurtulma şansları yoktur. Yalnızca failleri mi? Onları azmettiren, buna ortam hazırlayarak sebebiyet verenler de. Fakat 15 Temmuz'un ilk gecesi başta olmak üzere üzerindeki "karanlık" ve "şüpheli" noktalar hala aydınlanmış değil. 15 Temmuz gerçeğinin bütün teferruatıyla ortaya çıkmasını istemek en temel vatandaşlık hakkımızdır.

  • Abdullah TUNÇ

    14.7.2017 11:07:54

    1) İsmi Aazamın altı nurundan bir nuru olan ADL ismi bütün mevcüdatı kuşatmış,tam bir muvazene(denge) içinde kainatı idare ediyor.ismi ADL'in kaînat üzerindeki tecellisi;otuzuncu lem'ada şöyle ifade ediliyor.'' İşte, cesed-i hayvaninin hüceyratından ve kandaki küreyvat-ı hamra ve beyzadan ve zerratın tahavvülatından ve cihazat-ı bedeniyenin tenasübünden tut,ta denizlerin varidat ve masarifine,tâ zemin altındaki çeşmelerin gelir ve sarfiyatlarına,tâ hayvanat ve nebatatın,tevellüdat ve vefiyatlarına,tâ güz ve baharın tahribat ve tamiratlarına,tâ unsurların yıldızların hidemat harekâtlarına,tâ mevt ve hayatın, ziya ve zulmetin ve hararet ve bürüdetin değişmelerine ve dövüşmelerine ve çarpışmalarına kadar,o derece hassas bir mizanla ve o kadar ince bir ölçüyle tanzim edilir ve tartılır ki,aklı beşer hiç bir yerde hakiki olarak hiç bir israf,hiçbir abes görmediği gibi,hikmet-i insaniye dahi her şeyde en mükemmel bir intizam(düzen),

  • Salih Çelik

    14.7.2017 09:20:07

    Muhalefet partisinin düzenlediği ve her kesimden ilgi gören "ADALET" yürüyüşüne verdiğiniz kısmi destek doğru ve gereklidir de. Toplumun temel değerlerine sahip çıkmak, onları savunmak her ferdin olduğu gibi mümtaz bir cemaat olan Yeni Asya grubununda görevidir. Bununla beraber her ne kadar iktidar partisi tarafından özelleştirilse de özelde 15 Temmuz Darbe girişiminin ama genel anlamda tüm darbelerin protesto edileceğini düşündüğüm yıl dönümü etkinliklerine de grubumuzun "Darbelere karşı olmak" prensibi yönüyle destek vermesini bekliyorum. Sırf muhaliflik saikiyle böyle etkinliklere mesafeli durmamız, ne yazık ki üzerimize mercek tutup en küçük bir tozu bile büyütüp aleyhimize kullanan şarlatanlara yine fırsat verecektir. Bunlara fırsat vermeyelim.

  • Ali Tam

    14.7.2017 01:03:35

    Mazlumların ahını alanlar hiç bu ahların duyulmayacağını yaptıkları zulmün yanlarına kar kalacağını sanmasınlar. ADALETin tanımını bu Ahirzamanda en iyi ve Kur'ana uygun tarzda yapan Risale.i Nur Külliyatını okuyanları kimse aldatamaz! Adalet i Mahza ve Adalet i İzafi yi tefrik edebilen ilm Risalelerdedir. Demokrasi bizce Adalet i Mahzayı te'min etmek için yetersizdir ancak günümüzde Adalet i Mahza da pek mümkün değildir. Bu nedenle minimum Adalet i İzafi ancak Demokrasi sayesinde olur. Tek Adamlık, tıranlık, müstebitlik, ditatörlük asla kabul edebileceğimiz bir yönetim tarzı değildir. Ve biz Zalime bilaperva 'zalimsin' deriz. Kumpaslarla, tuzaklarla onu bunu Yecüc Mecüc ilan edene hele bir dur deriz. Dünya Kamuoyu ve tüm Batı FETÖ akrostişini icat edenin kurgu ve zanlarındaki ithamlara inanmıyor ve biz de inanmıyoruz. İnanmak zorunda da değiliz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı