Oral Çalışlar ve Tolga Çevik’in hazırladığı dosya kapsamında 11.7.2000’de Cumhuriyet gazetesinde çıkan değerlendirmemiz:
Öncelikle, Erbakan ve Gülen hareketleri hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için, çıkış noktalarını ve temel niteliklerini tesbit etmek gerektiği kanaatindeyim.
Erbakan’ın otuz yıldır lideri olduğu ‘’Millî Görüş” hareketi, kökü 1950’lerdeki Millet Partisi’ne dayanan bir siyasî akımdır. Adı üstünde “milliyetçi” karakterde bir harekettir. Yine MP’nin bir uzantısı olan MHP’den farkı, dinî motifleri daha fazla öne çıkarmasıdır. Dayandığı kitle tarikat ağırlıklıdır. Erbakan’ın siyaset için “icazet” aldığı insan da bir Nakşibendi şeyhidir. Millî Görüş çizgisini temsil eden partiler de (Millî Nizam Partisi, Millî Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi) bir çeşit tarikat yapılanması içinde örgütlenmiştir. Hiyerarşinin en tepe noktasında lider vardır. Kayıtsız şartsız bir biat ve itaat kültürü hakimdir. Partiye bağlılık ve itaat, adeta dine bağlılık ve itaatle eşdeğer tutulur.
Dine hizmetin yolunun, münhasıran partiye hizmetten geçtiği anlayışı esastır. FP’deki “yenilikçi” kanadın son dönemde “din eşittir parti” söylemini reddeden yaklaşımlarına rağmen, lidere bağlı “gelenekçi” ekibin, partide başından beri geçerli olan temel çizgiden ayrılmaya niyetinin olmadığı, son yapılan kongre sürecindeki tartışmalarda bir kez daha görülmüştür.
Gülen hareketi ise son yıllara kadar içe kapalı bir yapıya sahip iken, 90’lı yılların ortalarından itibaren, kısmen kendi tercih ve inisiyatifi ile, kısmen de birtakım laik çevrelerin desteğini alarak kamuoyu önüne çıkmıştır. Gerek bu çıkış öncesinde, gerekse bu çıkıştan sonra 28 Şubat sürecine kadar olan dönemde Millî Görüş hareketi ile bir çatışmaya girdiği söylenemez. Aksine, Gülen cemaatinin önemli bir bölümü, Özal’ın vefatını takiben RP’ye destek vermiştir. Çatışma, 28 Şubat’ın öncelikli hedef olarak RP’ye yüklendiği bir konjonktürde patlak vermiş; Gülen bu dönemde RP’ye yönelik çıkışları ile 28 Şubat’ın yanında yer alarak kendisini 28 Şubat’tan yana olan güçlere kabul ettirebileceğini düşünmüştür. Ancak düşündüğü gibi olmamış; 28 Şubat’ın “irtica” tanımı kapsamında kendisinin de RP’ye eşdeğer, hatta bazılarına göre ondan daha ciddî bir tehlike olarak algılandığını kısa süre sonra görmüştür.
(Yarın: Yeni Asya’nın farkı)
***
- 21 Ekim’de İstanbul’da başlayıp diğer birçok ilimizle devam eden İttihad buluşmalarımızın bu haftaki durağı Kayseri. Ömer Yavuzyiğitoğlu ve Rifat Okyay’la birlikte. Bu akşam saat 20:00. Okurlarımızı bekliyoruz. Bilgi ve irtibat için 0535 244 76 59 (Dursun Çimen).
- Sabahaddin Aksakal: Yeni Asya 12 Eylül’de de, son süreçte de haksızlık karşısında hakkı savundu - http://www.yeniasya.com.tr/ video/yeni-asya-haksizlik-karsisinda-hakki-savunmustur_453729