Kuruluşunun 20, iktidarının 19. yılında AKP istikrar ve güven sloganlarıyla 2053 tabloları çiziyor; ama özellikle tek adam rejimine geçtikten sonra yaptıklarıyla ülkeyi içte ve dışta her alanda getirdiği nokta gözler önünde.
İktidar bu tabloyu tersinden okuyup “güçlü ve etkili ülke” söylemiyle parlatma gayretinde, ama buna inananların hızla azaldığı bir süreçte bu gayret beyhude bir çabaya dönüştü.
AKP’nin kurucularından ve ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın ifadesiyle “siyaset, ekonomi, yargı, medya, dahası bütünüyle dibe vurmuş bir Türkiye” tablosu ile karşı karşıyayız ne yazık ki.
Gerek kuruluş ve ilk seçimine girme süreçlerinde, gerekse kazandığı seçimlerden sonra verdiği mesajlarda ve balkon konuşmalarında demokrasi, hukuk, hak ve özgürlük vurguları yapan parti, “en büyük demokrasi reformu” olarak nitelediği tek adam rejimine geçtikten sonra bunları “unuttu;” içte ve dışta habire yeni düşman üreten politikalarla bugüne geldi.
Bir ara AKP’de milletvekili ve MKYK üyesi olan AYM eski raportörü, Venedik Komisyonu üyesi Prof. Dr. Osman Can’ın, kendisiyle ÖFG kanalında bir söyleşi yapan Ömer Faruk Gergerlioğlu’na aktardığı bir anekdot manidar:
“2013’te TMK değişti, değiştirilme çalışmalarında benim de katkım var, ne için getirildiğini biliyorum. İnsanlar başka bir noktaya nasıl savruldu diye düşünmeden edemiyorum.
“Başbakanlıkta bir toplantı yapıldı. Orada tartışıldı. Bazıları, ’Bunu değiştirirsek devlet zaafa uğrar. Terörün ekmeğine yağ sürmüş oluruz’ ifadelerini kullandılar. Benim de içinde bulunduğum bir grup sesini çok yükseltti. Biz ‘Öyle şey olur mu? Terörü normal bir örgütten farklılaştıran şey şiddet, tehdit yöntemidir, Yöntemdir sizi terörist hale getiren’ dedik.
“O zaman Erdoğan Başbakan ve aynı zamanda o oturumun başkanıydı. Dedi ki: ‘Biz bu ülkede demokratikleşmeyi istiyoruz. Diğer yaklaşım çok faşizandır.’ Doğru söylüyordu!”
Bunun üzerine Gergerlioğlu “2013’ün ruhu o, ama 2021’in ruhu da bu anlaşılan” diyor.
O gün öyle diyen Erdoğan’ı bugün bu noktaya getirip Osman Can’larla ve daha niceleriyle yolunu ayırarak Bahçeli-Perinçek ittifakıyla devamını netice veren sürecin, 2013’ten hemen sonraki yıl başlamış olması da ilginç.
Perinçek’in “2014’ten beri ülkeyi, Erdoğan’ı ele geçiren vatansever güçler yönetiyor” dediği yıl.