"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

2. Avrupa AB’ye de tehdit

Kâzım GÜLEÇYÜZ
29 Ocak 2017, Pazar
2008’de Yrd. Doç. Dr. İsmail Ermağan’ın sorularına cevaplarımız

Dünden devam:

Öte yandan, AB sürecinde alınan mesafe, 1999 öncesindeki açıktan darbe veya postmodern müdahale yöntemlerinin sürdürülmesini zorlaştırdı. Özellikle asker-sivil ilişkilerinin AB standartlarına uydurulması ve ordu üzerinde tam bir sivil kontrolün sağlanması ile yargıyı siyasî tartışmaların dışına çıkaracak bir yargı reformu noktasında AB cenahından gelen ısrarlı uyarılar, bu kurumlar eliyle siyasete ve demokrasiye yapılan müdahalelerin önünü ciddî şekilde kesti. Yani AB süreci, 1999’dan bu yana geçen dokuz yıl zarfında, yapılması gereken reformların çoğu gerçekleşmemiş olmasına rağmen, Türkiye’de demokrasiyi güçlendirdi ve görünen o ki, güçlendirmeye devam edecek.

Diyorsunuz ki: “Yeni Asya, ikinci Avrupa kaynaklı olumsuzlukların AB için de handikap oluşturduğunu düşünüyor.“ Bu tezinizin nedenlerini örneklerle açıklar mısınız?

Bunun örneklerini, Vatikan’ın zaman zaman yaptığı açıklamalar ile bunlara karşı Avrupa’daki “laik çevreler”in gösterdiği tepkilerde görmek mümkün. Söz gelişi, yukarıda da belirttiğim gibi Papa “pozitivist ve saldırgan laikliğin” dini kamusal alanın dışına ittiğinden yakınarak, bunun kamusal ve toplumsal alanda ciddî sıkıntılara yol açtığını ifade ediyor. Yakınlarda ise üst düzey bir Vatikan yetkilisi, Avrupa’nın Allah fikrini Müslümanlarla hatırladığını, bu fikrin Avrupa kamusal alanına Müslümanlarla birlikte girdiğini ifade ederek, bunun için Müslümanlara teşekkür etmeleri gerektiğini söyledi. 

Bunların yanında, dinî değerleri ölçü olarak kabul etmeyen ve ahlâkî kriterler açısından da sınırsız bir özgürlük anlayışını kabul eden anlayışa karşı din kaynaklı ahlâkî değerlerin savunulması da, Müslümanlarla Hıristiyanları bir araya getirmesi gereken bir ortak alan. Eşcinsel evliliklerinin yasal hale getirilmek istenmesi, kürtajın hiçbir sınırlama olmaksızın serbest bırakılmaya çalışılması, kadının aslî görevinin annelik olduğunu söyleyenlerin medyada adeta “linç” kampanyasına hedef yapılması gibi örnekler, ikinci Avrupa kaynaklı olumsuzluklardan sadece birkaçı. Ve bütün bunlar, ikinci Avrupa kaynaklı olumsuzluklara karşı, birinci Avrupa’nın üzerine inşa edildiği değerleri ortaklaşa sahiplenme ve savunma temelli bir dayanışmanın gerekliliğini ortaya koyuyor.

Pazartesi: AB’ye direnişin kaynağı

Okunma Sayısı: 3599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    29.1.2017 16:19:00

    (3)Özellikle gençler arasında (üstelik cemaat mensubu) şahit olduğum ve "fanatizm"diyeceğim birsöylem, tıpkı bugün Ömer Faruk Özaydın beyin bugünkü yazısındakine benzer şekilde tedavüle sokulmuş görünüyor. O da şu: Falan partiler yahut cemaatlar da "hayır"diyorlar. Onlarla işbirliği mi yapıyorsunuz? "Güçlü Türkiye istemiyor musunuz?" gibi tamamen algıya dayalı radikal ve fanatik söylemler. Güçlü Türkiye'ye değil tek adam sistemine hayır dediğimizi söylesek bile dinlemek istemiyorlar. Adalet, hürriyet, kuvvetin şahısta değil kanunda olduğu, meşveretin ve meclisin şahsı manevisinin olacağı demokratik bir idareye evet diyeceğimizi beyan etsek de Yeni Asya gibi doğru bilgi kanalları kapalı olduğundan, tek kanaldan tek taraflı bilgiye istinaden tek adam sistemini haklı olarak istiyorlar. Onun için Yeni Asya'ya ve okurlarına çok ve ciddi ve büyük bir iş düşmektedir. Vazifemizi doğru yapalım netice Cenab-ı Hakka aittir....

  • Özcan Erkiş

    29.1.2017 15:53:48

    (1) İçinde bulunduğumuz Dünyanın barışa şiddetle ihtiyacı vardır. Manşetten BM Genel Sekreterinin sözünü haber yapmışsınız:" Önyargılar nefreti körüklüyor! Hemen yanında Hitit Üniversitesinden bir Ögr.Üyesi:Gençler radikallleşiyor! diyerek uyarıyor. Önyargılar, nefret ihtiva eden söylemler, fanatizm ve radikalizm anarşi ve teröre zemin hazırlıyor. Başta siyasiler olmak üzere topluma hitap eden her seviyedeki insan, gerilimi ve ayrıştırmayı netice verecek söz ve fiilden uzak durmalıdırlar. OHAL'siz demokratik hukuk devletine dönüş yapılmalı ki, halk referandum için sağlıklı karar versin. 82 Anayasası gibi bu referandumda da halk OHAL baskısı altında gitmesin ki gelenin meşruiyeti yıllarca tartışılmasın. AB'yi tercihin bilinen onlarca haklı sebepleri var. Küçük ve cüz'i bir şer için büyük ve çok hayırlar terk edilmez. AB'yi siyasi mülahaza ve ideolojiyle değil çok geniş ve umumi açıdan değerlendirmeliyiz. Cemil Meriç'in dediği gibi "-izm'ler idrakimize giydirilen deli gömleğidir!"

  • Özcan Erkiş

    29.1.2017 15:10:10

    (1) Sayın Güleçyüz, birkaç günden beri devam eden bu yazı diziniz, referandum öncesi hem isabetli hem faydalı olmuştur. Bir kez daha teşekkür ediyoruz. İnşaallah "neden AB?" diyenlere kâfi derecede cevap teşkil edecektir. Yazınızda:"Vatikan yetkilisi, Avrupa'nın Allah fikrini Müslümanlarla hatırladığını, bu fikrin Avrupa kamusal alanına Müslümanlarla birlikte girdiğini" ifade ettiğini belirtmişsiniz. Ne kadar güzel bir şey. Bir de Avrupa Parlamentosu içinde Müslüman Türkiye'nin var olduğunu ve doğru İslâmı ve İslâmiyete lâyık doğruluğu fiil ve sözleriyle gösterdiklerini düşünelim. Hârika olmaz mı? Hem Batı dünyasındaki İslâmofobinin giderilmesi hem ikinci Avrupanın fenalıklarının önüne geçmek, birinci Avrupa'nın samimi dindar Hıristiyanlarını da yanımıza alarak daha kolay olmaz mı? AB'ye geçmiş zamanlardaki gibi "Batı Kulüp!" yahut "Hıristiyan Kulübü!" gibi dar siyasal ideolojik pencereden değil, İslâmiyetin cihânşumüllüğü cihetinden bakmak lâzımdır...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı