"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

2002’den 2018’e erken seçim ve Bahçeli

Kâzım GÜLEÇYÜZ
19 Nisan 2018, Perşembe
Ülkenin üzerine 28 Şubat kâbusunun olanca ağırlığıyla çöktüğü sıkıntılı bir dönemde, müdahalenin dayatmalarına taşeronluk yapmak üzere Ecevit’in başbakanlığında kurdurulan Anasol-M koalisyonunun ikinci ortağı, başında Bahçeli’nin olduğu MHP idi.

Başörtüsü meselesini “erkekçe” çözme vaadiyle girdiği 18 Nisan 1999 seçiminde aldığı oylarla Meclisteki ikinci parti konumuna gelen MHP, bu sözünü başörtüsüyle seçilen milletvekiline Mecliste başını açtırarak “tutmuştu.”

Ve Ecevit’in DSP’si ile, üçüncü ortak olarak Mesut Yılmaz’ın ANAP’ını da almak suretiyle kurdukları koalisyon döneminde 28 Şubat’ın dayatma ve baskıları iyice ayyuka çıktı. Başörtüsü yasağı her tarafa yayıldı. Özellikle seçimden 4 ay sonra meydana gelen 17 Ağustos depreminin ardından zulümler daha da arttı.

Yeni Asya olarak bu baskılara en fazla maruz kalan gazete olduk. DGM savcıları tarafından defalarca toplatıldık. Birçok dava açıldı. Bir ay kapatıldık. Mehmet Kutlular, depremi 28 Şubat zulümleriyle irtibatlandırıp “ilâhî ikaz” olarak yorumladığı için tam 276 gün hapis yattı.

“İrtica” iddiasıyla dindarların üzerine gidildi.

2001 Şubat’ında patlak veren ekonomik kriz de işin tuzu biberi oldu. Fırlayan döviz kurları tüm dengeleri alt üst etti. Hükümet, her alanda iyice ağırlaştırdığı sorunların altında kaldı.

Sonuçta iyice bunalan Bahçeli’nin 2002 Temmuz’unun başında yaptığı “3 Kasım’da seçime gidelim” çağrısı kabul gördü, normal süresinden bir buçuk yıl önce sandık yolu açıldı.

Seçim, o koalisyonun ortakları olan Bahçeli’yi de, Ecevit’i de, Yılmaz’ı da Meclis dışı bıraktı.

16 yıl sonra Bahçeli bir kez daha erken seçim çağrısı yapıyor. Ve ortam, o günden çok farklı değil. Hattâ hukuksuz OHAL uygulamaları, 28 Şubat’ı bile sollamış durumda. On binlerce haksız gözaltı ve tutuklama, yüz binleri aşan keyfî ihraç, milyonları etkileyen mağduriyetler...

Bu dönemdeki Yeni Asya’ya yönelik hukuksuzluklar da saymakla bitmiyor. Risale-i Nur’a bandrol engeli ve devlet tekeli, Kocatepe Camiinde okunan Bediüzzaman Mevlidlerine 28 Şubat’ta getirilen engellemenin bu dönemde de devam ediyor olması, Nur Ener Kılınç’ın 357 günlük tutukluluğu, keyfî resmî ilan kısıtlamaları, basın kartı ve pasaport hakkı gaspları...

Ve ekonomideki kötüye gidiş işaretlerinin her geçen gün daha da artarak devam etmesi.

Tarih bir kez daha tekerrür ediyor gibi.

***

- Erken seçim kararı hayırlı olsun. 24 Haziran, tıpkı 14 Mayıs 1950'de olduğu gibi tarihimize yeni bir “demokrasi zaferi” olarak geçebilir. Yeter ki, OHAL baskılarına, tek taraflı beyin yıkamalara ve algı operasyonlarına papuç bırakmayıp hür irade ve inisiyatifimizi kullanabilelim.

- İzmir Nur hizmetinin isimsiz ve vefakâr kahramanlarından, yarım asırlık Yeni Asya gönüllüsü Hüseyin Görmenoğlu’nun derse gitmeye hazırlanırken vefat haberini aldık. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Mekânı Cennet olsun. Ailesinin ve Nur camiasının başı sağ olsun.

Okunma Sayısı: 8678
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ibrahim yazgan

    19.4.2018 16:14:27

    Bahçeli 2002 de erken seçimi kaybedeceğini kamuoyu yoklamalarından bildiği halde seçimlere 1,5 sene varken erken seçim istedi.Ama en önemli ayrıntı Ürdün vatandaşlığına izinsiz geçen Cem Uzanın vatandaşlıktan çıkarılması kararnamesini dsp ve anap bakanları imzalarken kendisi ve bakanları imzalamadı sümen altında bekletti ve genç partiyi seçime sokarak DYP ve ANAPI ve dahi MHPyi bitirdi.AKP ye tekbaşına iktiradır teslim etti.Bu gün de aynı izi takip ediyor.Referandumu istedi oldu seçimi istedi oldu.Bu gün ülkenin uçurumun kenarına gelişi dizayn edilirken oynanılan rollere ederken senaryoları kimin nasıl yazdığına ve ülkenin menfaatine mi yoksa Sevr'i ister gibi tutkuyla dışarıdan gelen taleplere göre mi yazıldığına bakmak lazım.Kökü dışarıdakilerle içeridekilerin ittifakını çok iyi anlamak lazım diye düşünüyorum.Saygılarımla.Allah hakkımızda hayırlısını versin,zira O'nun(C.C.)hesabı var ama inşaAllah biz de o takdir olunan hesabın kazasını da izleriz!

  • Gündüz Alp-3

    19.4.2018 10:19:45

    Ümit ve dua edelim ki, bu erken ve baskın seçim, köprüden önceki son çıkışımız olsun. Zira bu fırsatı da ıskalarsak, siyasi, ekonomik ve toplumsal hayatımızla ilgili endişe ve belirsizlikler daha da artacak, yeni sistemle birlikte dahilde toplumsal barış ve huzur bozulacağı gibi hür ve demokrat dünyadan kopuş süreci de hızlanacaktır. Çünkü getirilmek istenen sistem (her ne kadar cici ve şirin gösterilse de) tekçi ve otoriter bir özellik arz ettiğinden, dahili ve harici problemleri çözme özelliğinden yoksundur. Dünya gerçeklerine de çağın gerçeklerine de uymayan bir yapıdadır. Zaten erken ve baskın seçim kararı, iktidarın ömrünü uzatmaya matuf, tekçi yönetim sistemin bir an evvel tesisini öngören bir anlayıştan hareketle alınmıştır. Üstelik OHAL gibi antidemokratik bir hal devam ederken. Bu gidişata son vermek milletin yani bizim elimizdedir.

  • Gündüz Alp-2

    19.4.2018 09:42:22

    Milletin feraset ve basiretine güveniyoruz. Yeter ki algıya ve hipnoza maruz kalmayalım. Bir hafta önce "OHAL'in sonu göründü mü?" başlıklı yazınızda son verileceğine dair bazı emareleri belirtmiştiniz. Biz de kalkmasını temenni etmekle birlikte, iktidarın OHAL'i kolay kolay bırakmayacağını ifade etmiştik . İktidar bu konuda da bizi yanıltmadı. Üstelik erken ve baskın seçimin sonucunda şayet iktidarları devam edecek olursa zaten OHAL benzeri bir sistem kalıcı hale gelecektir. Anlaşılan o ki, iktidarın da ortağının da 2019'u beklemeye tahammülü kalmamıştır. Rüzgâr tersine dönmeden -tabir caizse- malı götürmek istemektedirler. Fakat bir kez daha ifade edelim ki, çare ve çözüm, ülkenin OHAL'den kurtulup hürriyetçi demokrasiye dönmesindedir. Erken veya baskın seçimin, ülke şartlarını ve ortamını değiştireceğine inanmıyoruz. Kaldı ki değişeceği yönünde emareler de görünmemektedir. Değişecek tek şey:Tekçi sistemin fiili ve yasal hale gelecek olmasıdır.

  • Gündüz Alp

    19.4.2018 09:00:12

    Sayın Güleçyüz, iktidar bizi bir kez daha yanltmadı. Daha bir kaç gün öncesine kadar iktidar cenahının koro halinde "seçimler zamanında yapılacak!" demesine rağmen, (her zaman olduğu gibi) birden bire ani ve keskin bir U dönüşü ile "OHAL'DE BASKIN SEÇİM" dediler. İslamcı iktidar ile Türkçü küçük ortağın kurduğu ve her an bozulma ihtimali ve riski bulunan cumhur ittifakının aldığı bu karar; ümit ediyoruz ki ülkemiz adına hayırlı neticeler verir. Artık bundan sonra söz milletin olacaktır. Yol ve seçenek ikidir: Ya hürriyetçi demokrat bir Türkiye veya otoriter bir Türkiye. Herkes reyinde hürdür. Ne var ki OHAL'in gölgesi ve OHAL şartları altında seçime gidecek olmamız "hür ortamı" sabote etmektedir. 16 Nisan referandumu da OHAL baskısı altında yapılmış, YSK'nın son dakika kararı ile kıl payı "evet" kazanmıştı. Şartlar eşit ve adil de değildi. Ülkenin ve milletin geleceğini ilgilendiren bir meselede yine aynı oyun sahneye konmaktadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı