"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

2015’ten 1991’e dönüş

Kâzım GÜLEÇYÜZ
24 Ekim 2015, Cumartesi
Demokrasinin “sana göre”si, “bana göre”si olmaz. Üniversal kuralları, kavramları ve kurumları var.

Türkiye’nin bugünkü rejimine “demokrasi” demek mümkün değildir. Bu, “1983 rejimi”dir ve “güdümlü”dür. Gerçek demokrasi hür ortamda hür seçim, hür parlamento kürsüsü, hür muhalefet, hür basın, hür yargı, hür üniversite, hür sendika, hür dernek, kullanılabilen gösteri ve yürüyüş hakkı ile mümkündür.

Ayrıca bir anayasa devleti olması lâzım gelen Türkiye’de meclis ve hükümet devre dışıdır. Anayasaya göre, Cumhurbaşkanının neyi yapıp neyi yapamayacağı sayılmış olmasına rağmen hükümet görevini fiilen Çankaya yürütmektedir. Bu, anayasa ve hukuk dışı bir durumdur. 

Ülkenin aradığı, hem siyasî, hem de ekonomik istikrardır. Bugün bunun her ikisinin de varlığından bahsedilemez. Ülkede suskunluk vardır. Bu, istikrar değildir. Devletin nüfuzu ve imkânları, depolitizasyon, meydana getirilen korku ortamı, suskunluğu sağlamıştır. Halbuki ülkeye lâzım olan, demokratik istikrardır.

Rejim, her haliyle çarpıktır. Ülke bunun sıkıntılarını derinden hissetmektedir. 

Yapılması lâzım gelen ilk şey bu durumu düzeltmek, halkın iradesine müracaat edip, onun gönlüne ve rızasına uyan bir demokratik iktidarı meydana çıkarmaktır. 

Bu iktidar ve böylece teşekkül edecek olan meclis, insan haklarına, hukukun ve millî iradenin üstünlüğüne dayanan bir anayasayı ve onun gereği olan kurumları yeniden tesis edecek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir “restorasyon”a tâbi tutulacaktır.

***

Bu ifadelerle çizilen tablo, 20.10.1991 genel seçimleri öncesine ait. Tesbitlerin sahibi, o seçime DYP Genel Başkanı olarak giren merhum Demirel. Yayınlandığı yer, Köprü dergimizin Ekim-91 sayısıyla birlikte verilen ek. Son olarak, İslam Demokrasi Laiklik kitabının yeni çıkan baskısına da koyduk (s. 418-9).

Burada aktarmamızın sebebi, bugünkü durumun da o tabloya çok benziyor olmasına dikkat çekmek. Yani: AKP iktidarıyla Türkiye 1991’e dönmüş vaziyette. Çıkış yolu ise yukarıdaki iktibasın son iki paragrafında gösteriliyor. O dönemde bu yolu Demirel ve DYP açmıştı, şimdi kim açacak?

tweet- Yeni Asya’nın AKP’ye başından beri destek vermediğini bilen biliyor. Bilmeyen cehaletine yansın ve öğrenme niyeti varsa arşivlere baksın.

Okunma Sayısı: 2864
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Musta okutan

    25.10.2015 09:47:51

    ALLAH SİZDEN EBEDEN RAZI OLSUN KALBEN VE RUHEN SİZİ VE TEMSİL ETTİĞİNİZ CEMAATI EBEDİYEN MUHAFAZA ETSİN

  • Garib Doğu

    24.10.2015 11:27:41

    Eğer nurcuların büyük bir bölümü siyasi istikameti kaybederse ülkenin geleceği nokta bu olur. Asırların manevi mimarı içtima-i ve siyasi istikametin, ana hatlarını,nirengi noktalarını,prensip ve kaidelerini ihtarat ve ilhamatı İlahiye ile ortaya koymuş,yol göstermiştir. Mesleğin cadd-i Kübra-yı Kur'aniyesini nazarlarımıza sunmuştur.Bize düşen görev bunları doğru anlamak,siyasi ve içtima-i hayata doğru tatbik etmektir. Bu şaşmaz ve şaşırtmaz, ölçü,prensip,kaide ve dusturlerin yerine, kendi kısır görüşlerimizi ikame edersek,siyasi ve içtima-i istikameti bulup takip etmemiz mümkün değildir. Bundan dolayıda toplumsal keşmekeşlikler de eksik olmuyor. Maalesef Lahikaların ilgili meseleleri bugün de doğru bir şekilde anlaşılıp hayata doğru tatbik edilmiyor.Bu sahada umumi bir gayret de göremiyoruz. On iki eylül ihtilalını,minarını ve anayasasını destekleyenler;bugün aynı yanlış çizgide yürümeye devam ediyorlar...Cenab-ı Hak uyandırsın...

  • HÜSEYİN İLHAN

    24.10.2015 09:48:08

    Ülkemizin kalkınması önce temel hak ve hürriyetlerin tam sağlanması ile mümkündür.Temel hak ve hürriyetler 'makul şüpheli,işine gelmediğinde şer odakları,gibi mülahazalarla kısıtlanamaz ve kısıtlanmamalıdır.Ülkede müteşebbis benden-benden değil ayrımına tabi olamaz ve.olmamalıdır. Bu fen,teknoloji,bilim,sanat,tarım ve eğitim alanlarında yatırım yapacak,katma değer üretecek insanları küstürür,ülkeden kaçırır ve ülke fakirleşmiş olur. ADALET,HÜRRİYET ve HAK'KA RİAYET OLMAZSA OLMAZLARIMIZIDR.

  • Reis68

    24.10.2015 01:05:37

    İstibdâd-ı mutlaka “cumhuriyet” nâmı vermekle, cebr-i keyfî-i küfrîye “kanun” ismini takmakla millete ve vatana ecnebi hesabına darbeler vuruyorlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı