“24 Haziran’da ne olmamalı?” sualine verilecek cevabın bazı başlıklarını şöyle sıralayabiliriz:
Demokrasiyi ve millet iradesini sadece kendisine verilen oylarla tanımlayan ve bu oyları bir “tek adam rejimi dayatması” için kullanmaya kalkışan anlayış daha da yüz ve cesaret bularak yoluna devam edememeli.
Demokratik sistemin kalbi olan Meclisi bundan böyle tümüyle bypass konumuna götürecek bir zorlama durdurulmalı.
Siyasî müdahalelerle zaten fazlasıyla tahrip edilmiş olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tamamen imhasına fırsat verilmemeli.
Her türlü haksızlık, hukuksuzluk ve keyfîliğin cirit attığı ve giderek tırmandığı OHAL rejimi devam etmemeli, daha ötesinde tek adama re’sen OHAL ilan etme ve KHK çıkarma yetkisi verilerek kalıcı hale getirilmemeli.
Milyonlarca masumu vuran yakıcı mağduriyetler devam etmemeli, daha vahim boyutlara vardırılmasına da müsaade edilmemeli.
Türkiye’yi demokratik hukuk devletinin evrensel ilke ve değerlerinden iyice uzaklaştıran bir iktidar zihniyetinin bizi bu temel değerlerden tamamen koparıp çok daha gerilere götürmesine meydan verilmemeli.
Tekelci, dışlayıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı ve kamplaştırıcı gerilim söylem ve politikalarıyla birlik, bütünlük ve dayanışmamızın berhava edilmesine mutlaka “dur” denilmeli.
Ortak değerlerimizi kendi tekeline alan ve siyaset malzemesi olarak kullanan istismar politikaları artık destek bulamamalı.
Bir dediği bir dediğini tutmayan, dün dediğinin bugün tam tersini söyleyen ve hemen her konudaki eylemleriyle söylemleri de birbirini nakzeden samimiyetsiz ve sorumsuz bir iktidar anlayışının aynı şekilde daha fazla devamına rıza gösterilmemeli.
Eleştiriyi düşmanlık olarak gören, muhalefete tahammülsüz, demokratik denetime kapalı iktidar zihniyeti artık dizginlenmeli.
Velhasıl, gerek içeride, gerekse dışarıda milleti ülkeyi ilgilendiren en kritik konularda sürekli aldanarak ve aldatarak gelen, demokrasinin ve hukuk devletinin canına okuyan, iç barış ve huzuru tahrip eden, topluma hukuksuz OHAL rejiminin hoyratlıklarını dayatan ve bütün dengeleri olumsuz anlamda alt üst eden bir anlayış, 24 Haziran’da sandıktan çıkamamalı.
***
- Partilerindeki metal yorgunluğunu Afrin harekâtıyla attıklarını söyleyenler şimdi de 24 Haziran öncesi Kandil’e bayrak dikmekten bahsetmeye başladılar. Demek ki Afrin artık yetmiyor. Ve 16 yıldır dikmediğiniz o bayrağı şimdi dikeceksiniz!!! Herşey seçim için, öyle mi?!!! Yazık!!!
- Onca zaman durduktan sonra 24 Haziran öncesi birden musluklar açılıp bol keseden dağıtılmaya başlanan seçim rüşvetleri de yetmedi mi ki, hemen her gün bunlara yenilerinin eklenmesine ihtiyaç duyuluyor? Canı ve cebi yanmış kitleler artık bu rüşvetlere kanmıyorsa ne yapsanız boş...