24 Haziran seçiminde ne olur? Sandıktan nasıl bir netice çıkar? Bu aşamada bu soruların cevabını hiç kimse bilmiyor, bilmesi de mümkün değil.
Saray ve iktidar anketlere atıf yaparak “Açık ara öndeyiz, ilk turda işi bitiririz” diyor, ama muhalefet de yine anketlere dayanarak aksi yönde öngörülerde bulunuyor.
Ama anketlerin sağlıklı bir ortamda yapılabileceği bir zemin yok. Hukuksuz OHAL uygulamalarıyla dağa taşa sinen korku, toplumu sindirmiş. İnsanlar konuşmaktan, fikrini ve tercihini açıklamaktan çekiniyor. Bu yüzden anketörlerin çaldığı çoğu kapı yüzlerine kapanıyor.
Böyle bir tabloda kamuoyunun nabzını ölçebilmek ve gerçek eğilimleri ortaya çıkaracak verilere erişebilmek mümkün mü?
Adayların mitinglerindeki katılım tablolarına bakarak da herhangi bir tahminde bulunabilmek zor. Bunun en önemli sebebi, medyanın yapılandırılmasındaki dengesizlik.
Neredeyse tamamen iktidara bağımlı hale getirilen medyanın miting haberlerine yaklaşımı da çok dengesiz ve problemli.
Özellikle Cumhurbaşkanının, bu konum ve sıfatıyla aday olup mitinglere katılması ve miting alanlarının talimatlı bindirme kıtalarla doldurulmaya çalışılması zaten fazlasıyla var olan haksız rekabet şartlarını daha da katmerliyor.
Muhalefet adaylarının miting haberleri ise ya tamamen sansürleniyor ya da kırpılıp iyice kuşa çevrilip çarpıtılan mesajlarla yayınlanıyor.
Ama buna rağmen “saha”dan bize ulaşan haberler, bizzat Cumhurbaşkanının gittiği bazı mitinglerde bile halkın katılımının son derece cılız ve düşük kaldığı, buna karşılık kimi muhalefet mitinglerinin yer yer çok kalabalık ve coşkulu olduğu yönünde.
Yarış şartlarının her açıdan orantısız şekilde iktidar lehine tanzim edildiği adaletsiz ve eşitliksiz bir seçimden çıkacak sonucu öngörebilmek bilhassa bu kısıtlı ortamda çok zor.
Bu yüzden, sonuçları ancak 24 Haziran gecesi sandıklar açılıp oyların sayım ve tasnifi yapılarak bütün sonuçlar tutanağa geçirildikten ve açıklandıktan sonra öğrenebileceğiz.
Şu aşamada asıl odaklanıp doğru cevabını aramamız gereken soru “24 Haziran’da ne olur?”dan ziyade, ”24 Haziran’da ne olmamalı ve ne olmalı?” suali olmalı. Ve olması gereken için bize düşenleri yapmalıyız.
***
- CB: “Türkiye’yi hak ve özgürlükler bakımından dünyanın Süper Ligine, Şampiyonlar Ligine taşımanın mücadelesini veriyoruz.” OHAL sürecinde zirve yapan keyfî gözaltı ve tutuklamalar, delilsiz mahkûmiyetler ve hukuksuz ihraçlarla milyonları bulan bir kitleyi mağdur ederek mi?!!!
- FB seçimlerinde başkanlığı birilerinin f.ö’cülükle suçladığı Ali Koç’un bu kadar büyük bir farkla kazanmış olması f.ö denilen heyulânın gücünü mü gösteriyor, yoksa bu işin iflah olmaz bir paranoyaya dönüştürülmesinin artık insanları iyice bıktırıp ters teper hale geldiğini mi?!!!