"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

25 Eylül 1988 referandumunda yüzde 65 neye “hayır” demişti?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
29 Kasım 2016, Salı
1960’dan sonra sisteme girip uygulanmaya başlanan referandumların sayısının 6 olduğunu ve birinin “hayır”la sonuçlandığını hatırlatmıştık.

Bunun hikâyesini ayrıca anlatalım.

Demirel, Ecevit, Türkeş ve Erbakan başta olmak üzere 1980 öncesinin siyasetçilerine siyaset yasağı getiren geçici anayasa maddesi 6.9.1987’de yapılan halk oylamasında kılpayı farkla kalktıktan sonra, dönemin ANAP lideri ve Başbakanı Turgut Özal aynı yılın 29 Kasım’ında baskın seçime gitti, sandıktan yine birinci çıktı, ama ihtilâl yönetimince sadece icazetli üç partiye müsaade edilen 1983 seçiminde almış olduğu yüzde 45 oyu 36’ya indi.

Ertesi yıl, normal zamanı Mart-89 olan yerel seçimlerin öne çekilip Kasım-88’e alınmasını gündeme getirerek bu teklifi referandum konusu yaptı. Ve 25.9.88 günü gerçekleşen halk oylamasında seçmenin yüzde 65’i “hayır” oyu kullandı.

Demirel bu sonuçları şöyle yorumladı:

“87 ve 88 referandumları devlete karşı halkın galebesidir. 87 referandumunun  aşılabilmesi büyük hadisedir. Devlet bütün gücüyle ortaya çıkmış, korkunun dağları beklediği bir Türkiye’de kendi getirdiğini reddettirmeye çalışıyor. (...) Ona rağmen referandumun aşılabilmesi, vicdanların tükenmediğinin işaretidir.

“88 referandumu ise, bu yanıltılmış toplumda sağduyunun hâlâ geniş çapta mevcut olduğunu göstermiştir. Adama  diyorsunuz: ‘Bunu reddet. Mart’ta yapılacak seçimin Kasım’a alınmasını reddet.’ Niye reddedeyim? Benim menfaatime değil mi? Hayır, böyle değil. Sizi sıkıntılara sokan, bu hükümettir. Bunu reddedersen, hükümeti reddetmiş olursun. 100 kişiden 65 kişi bunu yaptı. Çok büyük hadisedir.” (Köprü, Mart-1989; İslam Demokrasi Laiklik, s. 288-9)

Adil Gür’ün “hatırlamadığı” bu yüzde 65’lik reddin ardından, 26 Mart 1989’da yapılan yerel seçimde ANAP’ın gerilemesi devam etti ve oyu yüzde 21.75’e düştü. Ve Demirel’in “Bir seçimlik ömrü ya var ya yok” dediği ANAP, gerçekten, 20 Ekim 1991’de yapılan seçimde 8 yıllık iktidarını kaybetti.

Bu süreçte, yüzde 0.3 farkla yasakları kaldıran 87 referandumu ile yüzde 65 “hayır” çıkan 88 referandumu, tarihî dönemeçlerdi.

Tuğrul Türkeş: % 49.9 seçim kazandırır, referandumu kaybettirir. Özal’ın düşüşü 87’de siyasî yasaklar referandumunu % 49.8’le kaybedince başladı.

Şahs-ı manevînin kale gibi sağlam ve dim dik ayakta olduğunu Kayseri’deki Orta Anadolu toplantısında da gördük. Bu şuur ve şevkle yola devam

Okunma Sayısı: 16117
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    29.11.2016 18:32:21

    (3)Yeter ki halkımız, ne için referanduma gideceğini, hiç bir tereddüt ve şüphe olmadan bilsin. Sonra hür ve demokratik bir ortamda, korku ve baskıdan uzak bir zeminde referanduma giderse, inanıyorum aklı selim ve sağduyu ile karar verecektir. Kim bilir belki de muhtemel referandum iktidar için sonun başlangıcı olabilir. Tıpkı merhum Demirel'in ANAP hakkında tahmin ettiği akıbet gibi. Herkesin bir hesabı vardır.

  • Özcan Erkiş

    29.11.2016 18:06:21

    (2) Inşallah aynen 87 ve 88' de olduğu gibi, iktidarını "devletin kendisi" zanneden, devletin bütün güç ve imkânlarını kendi iktidarının devamı için seferber eden, hukuksuz ve antidemokratik uygulamalarını bile "devletin bekası" diye devlet adına yapan siyasi kadro ile müttefiki meclisin dördüncü sırasındaki muhalefet partisinin "çantada keklik" gördüğü referandum, halkın korkuya,baskıya,algıya ve beyin yıkama faaliyetlerine galebesiyle neticelenir.

  • Özcan Erkiş

    29.11.2016 17:41:47

    (1) Darbe ve OHAL gibi darbe dönemleri haricinde yapılan referandumlarda halkımız hep sağ duyu ve aklı selim ile hareket etmiş ve yazınızda bahsettiğiniz gibi doğru karar vermiş ve doğru tercihlerde bulunmuştur. Yeter ki milletimizin bilgi kirliliği ile kafası karıştırılmasın, algı operasyonu ile beyin yıkama faaliyetine maruz kalmasın. Iktidar cenahı bu hakikati bildiği için, şu anda yoğun bir şekilde, halkı yanıltma adına aynı metodu kullanmaktadır. Zaten muhalif medya susturulmuş, OHAL darbe rejimiyle ve KHK ile bir korku ve baskı ortamı tesis edilerek toplum tabanı da muhtemel bir referanduma hazır hale getirilmiştir. Böyle bir ortamda yapılacak referandum ne kadar demokratik olacaktır? Ve bu referandumun meşruiyeti her vakit hem içerde hem dışarda tartışılacaktır.

  • Osman Yıldırım

    29.11.2016 08:31:20

    Kazım Bey; Asrın günümüze son mesajı takip eden şuurlu kitle sahs-i manevi surat- müstakim üzeredir inşallah. Ancak bu şuurlu kitleyi siyasal ıslamın peşine takmaya çalışanlar kalabalık gorunselerde onların başarılı olmaları mümkün değildir zira kömürün elmasa talebesi mümkün değildir. Nurculugun ana gövdesinin Yeni Asya olduğunu herkes biliyor ve vakıa da budur bu bakımdan bunun şuurunda olarak yılmadan bıkmadan yolumuza devam. Diğerleri siyasete ram olmuş ve herşeyi siyasetten bekler hale gelmis durumdalar. Allah yar ve yardımcımız olsun, metodunun doğru yolumuz doğru insallah, selam ve saygılar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı