"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat’tan 15 Temmuz’a

Kâzım GÜLEÇYÜZ
03 Aralık 2016, Cumartesi
AP ve ANAP’tan milletvekili seçilerek uzun yıllar parlamentoda görev yapmış olan tecrübeli siyasetçilerden merhum İhsan Tombuş, Yassıada faciasına da şahit olan bir insan olarak 28 Şubat yargısını değerlendirirken, “Hukukun bu derece ayaklar altına alındığını hiç görmedim” demişti.

Bugünlere yetişseydi, kesinlikle çok daha derin bir hayret ve dehşet içerisinde “Hayatta asla büyük konuşmamak lâzım, çünkü beterin de beteri varmış” derdi.

Gerçekten Türkiye’de hukukun geldiği nokta, adalet kavramı açısından inanılmaz bir çöküş manzarasını gösteriyor.

Yargı bağımsızlığı diye birşey kalmamış. Hâkim güvencesi ayaklar altında. Ardı arkası gelmeyen siyasî müdahalelerle yargı kadroları hallaç pamuğu gibi dağıtılıyor. Tasfiye edilme korkusu, hâkimleri inanmadıkları kararlara imza atmak zorunda bırakabiliyor. Âdil yargılamanın en asgarî gereklerine uyulması bile hak getire.

28 Şubat’ta yargı laikçi resmî ideolojinin bekçiliği adına utanç verici hukuk ayıplarına imza attı ve tetiklediği tepkilerle bugünkü tabloyu ortaya çıkaran bir altyapıyı hazırladı. 2007’de Meclise cumhurbaşkanı seçtirmeyen 367 skandalı ile ertesi yıl AKP’ye açılan kapatma davaları, bardağı taşıran en son damlalar oldu.

Yargıdaki laikçi Kemalist vesayeti kırma iddiasıyla çıkarılıp 12.9.10 referandumuyla kabul edilen mini anayasa paketindeki düzenlemeler sonucu, bu defa “cemaatçi” kadrolaşma ve buna dayalı yeni bir vesayet iddiası gündeme geldi. 

Şimdi ise 15 Temmuz kalkışmasının sorumlusu olmakla da suçlanan bu yapının tasfiyesi adına, daha önce hiç görülmemiş yöntemlere başvuruluyor ve hukukun en  temel ilkelerinin dahi hiçe sayıldığı kıyım operasyonları yürütülüyor.

Bunun sonucunda siyasî etkilerin ve hele rövanş, intikam, öfke gibi duygulara dayalı yaklaşımların asla girmemesi gereken mahkeme koridor ve salonlarında yaşananlar, toplumda zaten iyice dibe vurmuş olan yargıya güveni tamamen sıfırlıyor.

Bu son derece vahim durumdan bir an önce çıkmalıyız ki, adaletin de, devletin de tümden çökmesine engel olabilelim.

Ö. Çelik’in “kaliteli yargılama”ları sürerken, 28 Temmuz’tan beri içeride olan 77 yaşındaki tutuklu işadamı kalp krizi geçirerek vefat etti.

Ergenekon sürecinin en büyük ayıplarından olan cezaevi ölümleri, şimdi daha da artarak devam ediyor. Değişen, sadece mağdurların kimliği...

Ergenekon ve Balyozda Kuddusi Okkır’la, Kâşif Kozinoğlu hapiste vefat ederken, dışarıdaki şüpheli ölüm ve intiharlar 10 civarındaydı. Şimdi?

Okunma Sayısı: 7339
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    3.12.2016 21:00:58

    (*) Eski bir Mao tilmizi ve müfrit bir Kemalizm şakirdi bugün İstanbul'da, şimdiki sürecin mahiyetini ayan beyan gösteren, gidişat karşısında kör, sağır ve dilsiz olmayı tercih edenlerin gözüne sokarcasına; " Türkiye'nin artık bir Asya ülkesi olduğunu" ifade ettikten sonra "Şanghay İşbirliği Örgütü daha Türkiye üye olmadan gel dedi, enerji klübümüzün başkanı ol."İşte Başkanlık adı altında yürütülen tek adamlık rejiminde ısrar edenler ile AB yi bırakıp Şanghay diyenlerin akıl hocası ve proje tasarımcısı. Diğeri de Adana-Aladağ yangını bahanesiyle daha önce ilân ettiği " cemaatların kökünü kazıma" projesinin vaktinin geldiğini ima edercesine, "Orta Çağdan kurtulmanın şimdi eşiğine gelmiş bulunuyoruz. Bunlardan kurtulacağız."demiştir. Ona göre "iç dış koşullar"da uygun. İdrak sahiplerinin idrakine havale olunur.....

  • Özcan Erkiş

    3.12.2016 17:51:27

    (4) "Kaliteli yargılama" lüks ve ihtişamlı Adalet Sarayı' nda yapılan yargılama değildir. Hiç bir makamdan emir almayan, hiç bir makam önünde düğme iliklemeyen, serfüru etmeyen, vicdanı hür, âdil bir yargıcın hem bağımsız hem de tarafsız mahkemelerde yaptığı yargılama ancak "kaliteli yargılama" olabilir. Ülkemizde bu mânâda bir yargının şu anda var olduğunu söyleyebilir miyiz? Elbette ki hayır. Öyleyse Bakanın böyle bir laf etmesi hakikati ters yüz etmekten öte bir anlam ifade etmemektedir. Bu süreçte gerek hapiste gerekse dışarıda ölen yahut intihar eden insanların hesabını kim verecektir? Tek adamlık rejimini tesis etmek için yapılan bunca zulüm, haksız hukuksuz ve antidemokratik uygulamalardan vazgeçmeyeliyiz. Zulüm ile âbâd olunmaz ancak berbâd olunur. ......

  • Özcan Erkiş

    3.12.2016 17:14:56

    (4) 27 Mayıs 1960'dan bu yana ülkenin rejimine musallat olan virüs belli:VESAYET! Dün askerî vesayet bugün sivil vesayet. Her ikisi de siyasî, iktisadî, sosyal problemlerin menşei. Çünkü 1960 bu tarafa takriben her 10 yılda bir rejime indirilen darbelerin hiç biri ülke meselesini çözmemiş bilakis arttırmıştır. Halimiz bunun delilidir. Hal böyle iken ve Parlamenter sistemi içten kemiren bu virüsün kökünü kazımak gerekirken, üstelik bu konuda hür ve demokrat dünyanın ciddi desteği, toplumun da ciddi talebi varken yeniden hem de tek adamın emir ve iradesine dayalı otoriter bir vesayet rejimi tesis etmek akıl kârı mıdır? Bu projenin sahibi her kim ve kimler ise tek adamlık vesayet rejimi üzerinden kendi iktidar ve saltanatlarının devamını istemektedirler. Bunu da "dindar görünümlü" ve "sivil kıyafetli" ve "İslamcı" ideoloji sahibi bir iktidara hem de halkın yararına bir mehasin gibi takdim ederek yaptırıyorlar. Çok zekice değil mi?

  • yemen

    3.12.2016 15:57:08

    Bir mahkeme diğerine atiyor.kardeşim zamanında karar ver.şimdi karar bolge mahkemesinde ne olur kararınizi geciktirmeyin perişan olduk

  • Özcan Erkiş

    3.12.2016 15:14:55

    (3) Bir ülkede hakiki manasıyla bir şey yoksa onun zıddı var demektir. Meselâ adalet yoksa zıddı olan zulüm var demektir. Hukukun üstünlüğü yoksa üstünlerin hukukunun hüküm ferma olduğu keyfî idare var demektir. Yaşadığımız sürece insafla nereden bakarsak bakalım, bu ülkede yaşayan bu milletin bir ferdi olarak endişe etmemek mümkün değil. Daha iyi, güzel, faydalı, âdil bir sistem ile ülkeyi yönetmek için gayret sarf edeceğimize miadı dolmuş, modası geçmiş, fıtrata ve asrın hususiyetlerine zıt bir rejimi tesis etmenin beyhude uğraşı içindeyiz. İyilik zannıyla yapılan bir kötülük gibi....

  • Özcan Erkiş

    3.12.2016 14:57:37

    (1) Kendilerini " Cumhuriyet rejimini koruyup kollamakla" vazifeli bilen askerî cenah mevcut iktidarı " ilke ve inkılaplara" aykırı ettiği gerekçesiyle "resmî ideolojinin"devamı adına "yönetime el koyarlardı." 17 Aralıktan sonra darbe ve vesayet yöntemi, usûlü ve tarzı değiştirildi. Sivil kıyafet ve yöntemleri kullanan sivil vesayetçilerin en büyük destekçileri ve müttefikleri de yine " eski tüfek vesayetçiler." İlginçtir tek adam rejimini "şeflik" üzerinden kıyasıya eleştirenler, ondan daha beterini halka dayatmaktadırlar. Millet tek adam vesayetine sokulmak istenmektedir. Diktacı, otoriter baskı rejimleriyle yönetilen Ortadoğu coğrafyasının hali pürmeali ortada. Halk fakr-u zaruret, cehalet ve ihtilaf ile boğuşurken yöneticiler Karun gibi yaşamakta hiç bir beis görmemektedirler. Milyonlarca insanın açlık sınırında yaşadığı ülkemizde Başbakan Yardımcısı bir zat devletteki araba saltanatı için "çerez parası bile değil" demişti. Allah(cc) insaf versin.

  • Fahri Ertürk

    3.12.2016 14:40:13

    Sayın hocam en son göreve iade edilen öğretmenler Eğitim Sen üyeleri Allah aşkına bunu dile getirin Aktif Sen üyesi bir kişi iade edilmiyor. Zerre kadar vatanımıza milletimize zarar verecek bir yaşam içinde bulunmadık. Allah rızası dışında dünyalık bir beklentimiz olmadı, bizi nasıl böyle bir zulme maruz bıraktılar çocuklarımız ailemiz bu ağır bedeli ödüyor. MEB'in okullara duyurusunu yaptığı aidatını kestiği bir sendikaya üye olmakla mı darbe yapanlarla beraber olduk. ALLAH' ım sen adili mutlaksın.

  • Özcan Erkiş

    3.12.2016 14:16:42

    (1) Sayın Güleçyüz, "vesayet"sanki bu ülkenin kaderi haline gelmiş. Düne kadar "askerî vesayetten" yakasını kurtaramayan millet, maalesef 17 Aralıktan sonra "sivil vesayet" e yakasını kaptırdı. Yani değişen sadece libastır. Askerî kıyafeti çıkardı sivil kıyafeti giydi. 15 Temmuz darbe girişiminin daha ilk gün ilk gecesi tam olarak aydınlanmamış fakat faili ilân edilerek darbeci vesayet rejimi hemencecik tesis edilmiştir. Aradan 5 aya yakın bir zaman geçmesine rağmen 15 Temmuz ile ilgili sadra şifa ne bir malumat ne bir icraat var. Neden acaba? "Hürriyet imanın hassası" ve "Allah'ın bir ihsanı" iken, insanî temel hak ve hürriyetlerin gasbını ve mağduriyetleri netice veren melun darbe girişimine " Allah'ın bir lütfu" demek, aslında önceden projesi yapılan bir niyet ve maksadın mevcudiyetini de ele veriyor gibi. Yani vesayet devri kılık kıyafet değiştirerek devam etmektedir.

  • Birisi

    3.12.2016 14:08:01

    Bir hükümdar eğer milletini incitiyorsa o hükümdar milletinin ma'mur olduğunu ancak rüyasında görür. Bir yurdun mahv-u harab olması ve bir hükümdarın kötü ad kazanması onun zulmünden ileri gelir.

  • Nisan

    3.12.2016 13:21:39

    Düzelir mi bütün bunlar. ..memur sen üye leri olan öğretmenler geri alınıyor bir bir.Bizler ise artık sosyal guvencesiz .ortaliktayiz. .bir de bu alınanlar sanki KHK mağduru imiş gibi pazarlaniyor..en kötüsü bütün bu haksizliklara en yakinlarimizin bile sessiz kalması. .kaç aileden duydum yer acilsada çocuklarimla girsem kaybolsam. ..aynı duygu dayız. ..ne diyim Rabbim

  • CESUR ADAM

    3.12.2016 12:47:36

    AKP kendisini doğuran ve iktidara taşıyan 28 ŞUBAT aktörlerine önce bir fiske vuruyor gibi yapıp sonrada o fiskenin bedeli diyerek milyonlarca tazminat adı altında ödüller dağıttı.Hemde millete kan kusturanlara milletin parasıyla.Yine maşalık görevini gördürüp o maşaları şimdi ateşin içine atarak yakıp yıkıp yokedeceğini zannediyor. Tabii bu uygulamalar olurken HUKUK-ADALET KATLEDİLİYOR. Hoş başımızdakilerin ÇARKLARINDAN DEVLET GEMİSİ öyle bir alaboraya tutuştu ki önce ehli iman insanların dahi hak-hukuk ve adalet terazisi bozuldu. DİN siyasete bugünkü kadar hiç alet olmadı.DİN,ADALET-HUKUK adına yapılanlar için FELAKET KELİMESİ dahi cılız kalır. ALLAH YAHUDİ DOSTU OLANLARIN,SİYONİSTLE GERDEĞE girenlerin şerrinden hem ülkemizi ve hemde dinimizi,müslümanları muhafaza eylesin.

  • Abdurrahman Koçak

    3.12.2016 11:10:36

    Yargılamanın kalitelisi kalitesizi olurmu akp zamanında bunuda görmüş olduk.

  • Selçuk Arıcı

    3.12.2016 09:43:56

    Allah (C.C) korusun. Bu kadar adaletsizlik olurken büyük bir bela ile ihtar edilebiliriz. Sodom ve Gomora'dan daha beter bir duruma düşebiliriz. Cenab-ı Allah akıl fikir versin. Amin.

  • Fahri Ertürk

    3.12.2016 08:50:16

    Devlet adalet üzere yaşar. Hukuk üstünlerin hukuku ve onların yönlendirmesin de ise musibetler umuma gelir. Bu günlerde onu yaşıyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı