Meş’um 15 Temmuz kalkışmasının üzerinden bunca zaman geçti. Bu karanlık olayın arkaplanı hâlâ aydınlatılabilmiş değil.
Darbeyle ve darbecilerle hesaplaşma gerekçesiyle başlatılan OHAL sürecinde yapılanlar ise, başlangıçta deklare edilen amacın çok ötesinde, bir camianın ve ilaveten hedefe konulmuş başka bazı kesimlerin tasfiyesine dönüştü.
Bu meyanda yargı süreci işlerken, aynı iddialarla açılan benzer davalarda farklı, birbiriyle çelişen ve çok sayıda masum insanın mağduriyetine yol açan kararlar alınıyor. Yargıtay’ın son kararlarında ise, evvelce iktidar tarafından “terör örgütü üyeliğinin delili” olarak gösterilen kriterlerin çoğunun hukuken geçersiz olduğu vurgulanıyor. Ve bunlar, konunun muğlaklığının devam ettiğini ve net bir sonuca hâlâ ulaşılamadığını gösteriyor.
Böylesine flu bir tabloda Yeni Asya’nın evrensel hukuk ve adalet prensiplerini esas alan dengeli ve hakperest yaklaşımı mı doğru; yoksa konjonktürel siyasî rüzgârlara göre ortaya konulan ilkesiz tavırlar mı?
Bunları ifade ettikten sonra, dün bahsettiğimiz haberin yayınında, iddia edilen türden bir “sorun” olduğunu varsaysak dahi, bunun medenî ve demokratik bir diyalogla giderilmesi mümkün iken ve gerektiği takdirde buna da açık olduğumuz herkes tarafından çok iyi biliniyorken, konunun kapalı kapılar ardında konuşulup bu yolun işletilmeyişine bir anlam vermekte zorlanıyoruz.
Bir haberde “hata” varsa—ki burada yok—doğrusuyla düzeltilir, ama Yargıtay Başkanının da vurguladığı ağır sorunlarla malûl bir yargı ve infaz sisteminin ürettiği mağduriyetlerin telafisi hiç mümkün olmayabilir.
Tabutta tahliye edilen Yargıtay üyesi Mustafa Erdoğan, o eşiğe çok yakın iken bırakıldıktan birkaç ay sonra vefat eden Doç. Dr. Turan Özcerit, gözaltındaki 13. gününde can verip tam 1.5 yıl sonra masumiyeti anlaşılan Gökhan Açıkkollu örneklerinde ve diğer benzeri durumlarda olduğu gibi...
Adalet Bakanlığı kadroları, kendilerini vebalden kurtaracak yapıcı ve iyiniyetli uyarı ve çağrılara dahi “öküzün altında buzağı arama” mantığıyla yaklaşmaktan artık vazgeçip, aslî görevlerine odaklanmalılar.
Çünkü ülkenin bir numaralı sorunu bu.
Masumların zindan duvarlarında yankılanan sessiz çığlıklarının artık son bulması, mağduriyetlerin bitmesi, içeride ve dışarıda dökülen gözyaşlarının dinmesi için kavlî ve fiilî dualarımızla hukuk ve adaleti beklemeye devam ediyoruz. Bıkmadan, usanmadan ve yılmadan...
Yeni Asya okuru, gazetesinden kopabilir ve uzaklaşabilir mi? - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/yeni-asya-okuru-gazetesinden-kopabilir-ve-uzaklasabilir-mi_455532