Gelinen noktada barolar eliyle de bir adalet yürüyüşü başlatılmış oldu. Seçime girmesinde sakınca görülmediği halde sonrasında “teröristlik”le suçlanan HDP’nin, seçim sonuçları hiçe sayılarak maruz bırakılmaya devam ettiği uygulamaları protesto için gerçekleştirdiği yürüyüşün hemen ardından.

Üç yıl önce de bu vakitler Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine CHP’nin başlattığı ve çok farklı kesimlerde de mâkes bulan bir başka adalet yürüyüşü yapıldığı malûm.

Bunlar, birinci derecede mağdurlarının yaşayıp muhatap olduğu hukuksuzluklara karşı diğer toplum kesimlerinde de bir farkındalık oluşturabildiği ölçüde netice veriyor.

CHP’nin adalet yürüyüşü ve peşinden Çanakkale’de düzenlediği adalet kurultayı bu anlamda hayli ses getirmiş, başarılı olmuştu.

Ama aynı şeyi HDP’nin eylemi için söyleyebilmek mümkün değil. Bunun hem tek adam rejiminde iyice muhkemleştirilen tekli medya yapılanması eliyle yürütülen tek taraflı propaganda ve algı operasyonlarından kaynaklanan sebepleri var; hem de bizatihî HDP’nin kendi içerisindeki çok yönlü ve çok boyutlu uyumsuzluk ve tutarsızlıklardan...

Nitekim Kars’ın HDP’den seçilen Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in Yeni Asya’da da çıkan dikkate değer tesbit ve eleştirileri var.

HDP’nin, aldığı 6 milyon oyun hakkını verecek düzgün politikalar geliştirememesi, onun üzerinden kurgulanan derin tezgâhlar için fırsat verdi ve vermeye devam ediyor.

Baroların eyleminde de, bazı baroların ortaya koyduğu resmî ideoloji yanlısı ve katı laikçi tavırdan kaynaklanan handikaplar var.

Ama iktidarın bunları fırsatçılık için kullanması, işi asıl ele alınması gereken zemine taşıyacak gibi. Son dönemde çok tahrip edilen savunma hakkını savunmak için sağlanan dayanışma, herhalde şerden doğan hayırların yeni bir örneği olacak. İnşaallah öyle olur.