"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adaletin bu mu eyy Bakanlık?!!

Kâzım GÜLEÇYÜZ
05 Temmuz 2018, Perşembe
Yeni Asya’nın dünkü manşeti, OHAL sürecinde zirve yapan hukuk tanımaz zihniyetin cezaevlerinde de keyfîlikte sınır tanımayan uygulamalarının vardırıldığı son noktayı gözler önüne seriyor.

Bu süreçte bazı cezaevlerinden bize ulaşan “Diyanet baskısı Kur’an’a bile izin verilmiyor” şikâyetlerinde bahse konu uygulamaların çıkış adresinin Adalet Bakanlığı olduğunu da.

Ve bu durum, adında adalet kelimesi olan bir bakanlığın nasıl bir zihniyet tarafından teslim alındığını ortaya koyuyor.

Manşet haberimizin özeti şu:

f.ö tutuklusu bir hâkim, bulunduğu cezaevinde sadece bir adet Kur’an-ı Kerim bulunduğundan bahisle, kendisi için özel bir Kur’an talebinde bulunuyor. Ama bu isteği geri çevriliyor. Ve tutuklu hâkim diğer kademelerden sonuç alamayınca konuyu bireysel başvuru yoluyla AYM’ye götürüyor.

Başvuruyu kabul edip gündemine alan AYM, Adalet Bakanlığından görüş istiyor.

Bakanlıktan gelen cevap dehşet verici:

“Örgüt üyeleri Kur’an-ı Kerimin ayetlerini şifre gibi kullanarak haberleştikleri için, onlara Kur’an verilmesine yasak koyduk!”

Şu hale bakın: Önünüze geleni f.ö’cü diye içeri tıkıp bütün haklarını gasp edeceksiniz. Katillere, canilere, hırsızlara, sapıklara, mafya çetelerine... cömertçe bahşettiğiniz hakları onlardan esirgeyeceksiniz. Çocuklarına bile ayrımcılık yapacaksınız.

Ve bunları da yeterli görmeyip, Kur’an okumalarına dahi izin vermeyeceksiniz!!!

Kur’an’ı bile yasaklayan zihniyetin gazete ve kitap yasaklarına artık şaşır(a)mıyoruz...

Aynı zihniyetin, ellerini kelepçeleyip gözaltına aldığı ve tutukladığı tesettürlü hanımlara, nezarethanelerde ve sorgu odalarında zorla başlarını açtırıp, dahası kimi yerlerde “Siz bu başörtüsünü takmaya lâyık değilsiniz” gibi aşağılayıcı sözlerle hakaretler yağdırdığına ilişkin duyumlarımıza da...

Bu nasıl bir adalet ve nasıl bir insanlık!!!

Kur’an’daki “Bir topluluğa olan kin ve düşmanlığınız sizi asla adaletsizliğe sevk etmesin” ikazı ortadayken, keyfîlik ve zulümde sınır tanımayan zihniyetin, üstelik “dindarlar”ın iktidarında işi buralara kadar vardırması nasıl bir fecaattir yâ Rabbî!!!

Neyse ki, Kur’an yasağı AYM’den dönmüş. 

Darısı diğer bilumum keyfîliklere...

***

- Tek parti devri CHP’sinin Kur’an’ı yasakladığını her fırsatta hatırlatanlar, kendi iktidarlarında f.ö’cü yaftası vurup içeri tıktıkları insanlara Kur’an verilmesine yasak koyuyorlar. Oysa Kur’an, dua, dinî telkin, idam mahkûmlarından bile esirgenemeyecek haklar. Yazıklar olsun!!!

- Şaban Döğen’in kitabında Prof. Dr. Fuat Sezgin https://youtu.be/HNKnc33k4ag  @YouTube aracılığıyla

 

Okunma Sayısı: 10761
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-4

    5.7.2018 14:25:20

    Yeni versiyon bir "Ticani" hareketi daha: T24 haber sitesi ve Cumhuriyet gazetesinin haberinde, bir hareketin "şeyhi" olduğu söylenen bir şahıs: "Bu memleketten ya Kemalistler gidecek ya biz" diyerek yeni bir fitnenin, tefrikanın fitilini ateşlemiştir. Aman dikkat! Önceki hareket, dünyada örneği olmayan 5816 sayılı kanunu netice vermiş. Bu hareket de başka kanunları netice vermesin. Aklı başında, sağ duyu sahibi, ciddi, samimi Müslümanların, eylem ve söylemleriyle buna engel olması gerekir. Yoksa bu fitne ve tefrika ateşi, tıpkı OHAL'in önce yürekleri sonra da cepleri yakması gibi -Allah korusun- bütün ülkeyi sarar. Öncekiler heykel kırarak fitneyi ateşlediler, bunlar da "potlar" kırarak fitne ateşini yakmak istiyorlar. Her iki ateş de vatan ve millet aleyhine netice veren vahim ötesi bir durumdur. Kendi elimizle kendimizi ateşe atmayalım. Zaten ülkede yeterince yangın var. Şimdi itfaiye eri olmak zamanıdır.

  • Üzeyir

    5.7.2018 12:15:36

    Cezaevlerine Kur'an'ı Kerim'in konulmasını yasaklamak, hem de Adalet Bakanlığınca. Adalet bakanlığına yakışan, mahkumların inanç, vicdanî ve dinî haklarını korumak ve saygı duymaktır. Hele yüce kitabımız Kur'an'ın her tarafa ulaşması için gayret göstermek olmalıdır. Kur'an'a belki de herkesten ziyade mahkumların ihtiyacı vardır. Aslında cezaevlerinde mahkumlara Kur'an öğretimi verilmelidir. Böylece cezaevlerinde Kur'an öğrenen bir çok hükümlü, cezasını çektikten sonra hapisten çıkınca bir ömür boyu Kur'an okuyarak geride kalan hayatını daha sevaplı geçirecektir. Cezaevleri yüzlerce insanın güzel alışkanlıklar edinebildiği bir eğitim yuvası, güzel beceriler kazandığı bir mekan olmalıdır.Bu sayede toplumda suç işleme oranları azalır. Daha güvenli bir toplum oluşur.

  • deniz kılıç

    5.7.2018 12:10:23

    "Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde enyüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır." INŞAALLAH

  • deniz kılıç

    5.7.2018 12:09:39

    Hiçbir sol anlayış böyle zulmetmezdi....

  • deniz kılıç

    5.7.2018 12:08:45

    Müslüman görünümlü munafiklarin yaptıkları budur.Allah ıslah etsin... Yarın mahkeme i kubra var...KAÇIŞ YOKKK

  • Gündüz Alp-3

    5.7.2018 10:52:21

    Uzun vadede Türkiye'yi hür, medeni ve demokrat dünyadan kopararak tecrit edecek olan yeni tekçi CHS sistemiyle özlenen Türkiye'nin, hürriyetçi demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün gerçekleşeceğine ihtimal verenlere şaşmak gerekir. Böyle bir sistemle payidâr olmuş ülke var mı? Haberler doğru ise, Millet İttifakı için "seçim bitti, ittifak da bitti" diyorlarmış. Hem üzücü hem de endişe verici bir durum. Oysa Millet İttifakı, salt seçim ve sandalye kazanma üzerine değil; adalet, hürriyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü, ortak aklın hâkim kılınması esasları üzerine idi. Bunlara artık ihtiyaç kalmadı mı? Asıl şimdi şiddetle ihtiyaç var. Millete hayal kırıklığı yaşatmak ve yarı yolda bırakmak kimsenin hakkı olmasa gerektir. Ülkenin gelecek ve menfaati, siyasilerden ve partilerden daha önceliklidir. Millet Meclisinde de devam ettirilmesi ülke menfaatine olan Millet İttifakının, bütün mesaisini, hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğüne teksif etmesi, bizi, onların üzerinde olan hakkımızdır.

  • Gündüz Alp-2

    5.7.2018 10:14:31

    İktidarları boyunca, halk partisinin Kur'an, cami ve dindarlara reva gördüğü muameleyi meydanlarda dillendiren, başından beri dini siyasetine alet ve iktidarına basamak yapan siyasal İslamcı iktidarın, baş örtülü kadınlarımıza ve Kur'ana muamelesi bu mu olmalıydı? Adalet ve hukuk bunun neresinde? Bediüzzaman'ın Kur'an'ı tarif ederken kullandığı "Hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı fikir, hem bir kitab-ı zikir..." ifadelerden haberi olmayanların, onun için "şifreli haberleşme aracı" demeleri ya kasıt veya cehalet değilse nedir? Toplumun bir kesimine duyulan öfke bu kadar mı vicdanları duyarsız, kulakları sağır, gözleri kör hale getirmiştir? Adaletin ve hürriyetin olmadığı yerde zulüm ve esaret var demektir. Zulüm ve esaretin olduğu yerde de toplumsal barış ve huzur katiyyen olmaz. Adalet, hürriyet, barış ve huzur istiyorsak bunun adresi de hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğüdür.

  • Gündüz Alp

    5.7.2018 09:58:45

    Sayın Güleçyüz, 16 Nisan'da fragmanını izlediğimiz sistem (CHS) 24 Haziran seçimiyle vizyona girmiştir. Bugünkü Yeni Asya manşeti: "SINIRSIZ OHAL VE KHK REJİMİ" Türkiye'nin yeni sistemini özetliyor. Bundan sonra "Eyy!" diye nida etme sırası herhalde millete gelecek gibi görünüyor. Demokraside hâkim millet iken, bu tekçi CHS sisteminde mahkum konuma düşmüştür. Travma ve sendrom yaşamamak için, artık sürprizlere karşı hazırlıklı olalım ve şaşırmayalım, derim. 24 Haziran'da -maalesef- hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğünü, tekçi sisteme kurban verdik. Demokratik hukuk devleti, parlamenter sistem yeniden avdet edinceye kadar bunun ceremesini hep birlikte- çare yok- ödeyeceğiz. Bunu söylerken ümitsiz ve karamsar değilim. Muhtemel risk ve hasardan söz ediyorum. Yazınızda bahsi geçen Kur'an yasağı, keyfilik ve hukuksuzlukta hezeyan boyutuna geçtiğimizi gösteriyor. Hem de "dindar iktidar" döneminde.

  • Ozkan

    5.7.2018 03:43:55

    Gözünü kapayıp yapcak bişey yok diyen tüm islam adına söz sahibi kimseler, cemaatler, imamlar, müftüler... Rabbim size mahşer günü sormayacak mı acaba Kulum haksızlık karşısında seni susturan şey neydi diye...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı