"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Afrin’den Kandil’e

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Haziran 2018, Cuma
28 Şubat kâbusunun bütün ağırlığıyla ülkenin üzerine çöktüğü 1999 yılının 18 Nisan’ında milletvekili seçimleri yapılırken iktidarda Ecevit’in başbakanı olduğu DSP azınlık hükümeti vardı.

(Bu tuhaf ve anormal hükümete yol verenlerden biri de, AKP’nin son Yenikapı mitinginde boy gösteren Tansu Çiller’di.)

18 Nisan seçim sürecinde yaşanan ve sonuçta çok etkili olan en önemli gelişme, Öcalan’ın Kenya’da CIA tarafından derdest edilerek Türkiye’ye gönderilmesi oldu.

Bu hadise, bütün beceriksizliklerine rağmen Ecevit’i sandıkta birinciliğe taşıdı.

Bahçeli’nin MHP’si de ikinci oldu.

Sonrasında, “Erkekçe çözeceğim” dediği başörtüsü meselesini, örtüsüyle seçilen milletvekiline Meclis kürsüsünde yemin ederken başını açtırarak “çözen” MHP, DSP’nin koalisyon ortağı oldu. Mesut Yılmaz’ın ANAP’ının da dahil olmasıyla Anasol-M kuruldu.

Bu üçlü koalisyon, her alanda büyük krizlere sürüklediği Türkiye’yi, üç buçuk sene sonra 3 Kasım 2002 seçimine götürdü.

AKP bu seçimle iktidara geldi.

16 yıl önce DSP’ye koltuk değnekliği yapan ve onunla birlikte sandığa gömülen MHP şimdi aynı şeyi AKP ile tekrarlıyor.

1999’da “Öcalan rüzgârı” ile DSP’yi birinciliğe taşıyan senaryonun farklı ve güncel versiyonları da sınırötesi operasyonları ile bu kez AKP için sahnelenmek isteniyor.

Bu noktadaki ilk deneme, Erdoğan’ın “Partimizdeki metal yorgunluğunu onunla aştık” dediği Afrin harekâtıyla yapıldı.

Ama o günlerde her yerde “Reis bizi Afrin’e götür” sloganlarıyla seslendirilen coşku, tam da final aşamasında bir sınır karakolunda yapılan İbrahim Tatlıses’li, Seda Sayan’lı, klarnetli şenlikle bir anda harcanıverdi.

Sonra Afrin unutulmaya terk edildi.

24 Haziran seçimine sayılı günler kala ise Menbiç ve Kandil üzerinden yeni senaryolar gündeme getiriliyor. Amerika ile yapılan pazarlıklar sonucu Mehmetçiğin Menbiç’te devriye gezmesi öne çıkarılırken, Fırat’ın doğusundaki ABD-PYD yığınağı gözlerden kaçırılarak geçiştirilmeye çalışılıyor.

Ve son dönemde sinyalleri verilip, Menbiç’ten hemen sonra gündeme getirilen “Kandil’e de bayrak ve imha” atraksiyonu. 

Afrin olmayınca Kandil; öyle mi?!

***

- Artı Tv’de İrfan Bozan’ın programına birlikte katıldığımız Müfid Yüksel’le İslam Özkan’ın “Bazı cemaatler adına yapılan AKP’ye destek açıklamaları baskıyla yaptırıldı ve cemaat mensupları bundan rahatsız” tesbitini doğrulayıp teyid eden mesajlar alıyoruz. İsmailağa cemaati dahil.

- Türkiye’nin ihtiyacı demokrat misyon https://youtu.be/7Ten1z86ROA

 

Okunma Sayısı: 4924
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    22.6.2018 09:49:43

    Yazınızın sonunda, bazı cemaatlerin iktidara destek açıklamalarının "baskıyla" yaptırıldığı ve bundan "rahatsız oldukları" ifade edilmiş. Umarız ki öyledir. Fakat onlara bir sorumuz var: Neden Yeni Asya gibi "hakkın hatırı âlidir, hiç bir hatıra feda edilmez" deme cesaretini gösteremediler ve hakkaniyetli bir tavır sergileyemediler? Hakperest olmak nedir ve nasıl belli olur? Salt "dindar" olmak, yönetim ve ehliyet için kafi midir? Buna benzer onlarca soru ile sorgulamak zorundayız. Baskıya boyun eğip, sonra da "rahatsız" olduklarını beyan etmek, onları haklı kılar mı? Milyonların "kul hakkı" ne olacak? Ne kendimizi ne de başkalarını kandırmayalım. Zira bunun kimseye faydası yoktur. Zararı ise çoktur. Menfi ve menfaatçi siyaset, alet ve basamak olarak kullandığı her şeyi, işi bitince çöpe atar. Hep öyle olmamış mı? O halde, 24 Haziran'da TAMAM dememiz gerekmez mi?

  • Gündüz Alp-2

    22.6.2018 09:34:09

    İktidarın bugünkü küçük ortağı, dün de başkalarıyla ortaklık yapmış, hem onları hem de kendisini kündeye getirmiştir. Bu kündenin neticesinde (siyasal İslamcı oldukları bilindiği halde) ortaya çıkartılan siyasal yapıya eklemlenen yine o ortaktır. İdeolojik olarak taban tabana zıt bu iki siyasal yapıdan küçük ortağın esas maksat ve hesabı nedir ileride herhalde öğreneceğiz. "Baştan yanlış olduğu" bizzat iktidar cenahı tarafından dile getirilen Orta Doğu / Suriye politikasında izlenen yanlış politika, iç siyaset ve seçim malzemesi olarak devam ettirilmektedir. Bölge barışına hizmet etmeyen, çıkarcı güçlerin ekmeğine yağ süren dış siyaset, kelimenin tam anlamıyla, neticesi barış ve huzur olmayan çıkmaz bir sokaktır. Afrin, Kandil, Menbiç, Fırat'ın doğusu, batısı...Peki netice? Türkiye'ye katkısı nedir? 24 Haziran bunların da sorgulanacağı tarih olmalıdır.

  • Gündüz Alp

    22.6.2018 09:08:52

    Sayın Güleçyüz, herkesin mübarek cuma gününü tebrik eder, uhuvvet ve muhabbetimize vesile olmasını dilerim. 24 Haziran seçimine iki günümüz kaldı. Ümit, dua ve temennimiz odur ki, Yeni Asya'nın manşetten dile getirdiği "HEDEFİMİZ HÜR VE DEMOKRAT TÜRKİYE" olsun ve bu istikamette bir netice çıksın. Hem dahilde biz hem hür, demokrat ve medeni dünya yeniden saygın bir üyesini kazansın. Çünkü bugünkü dünyada hür, medeni ve demokrat bir ülke olmak "itibar" ve "kredi" demektir. Dahildeki toplumsal barış ve huzur, refah ve mutluluk, insani ve ekonomik gelişmişlik, hukuk ve adalet, hürriyet ve demokrasi de buna (hürriyetçi demokrasinin varlığına) bağlıdır. Önce buna inanmamız, bunu benimsememiz, bunu tercih ve takdir etmemiz gerekir ki, hürriyetçi demokrasi gerçek olsun, tahakkuk etsin. 16 Nisan'da olduğu gibi dozu yüksek "atraksiyon" ve "ajitasyon" dolu propagandalar bizi yanıltmasın.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı