20 Temmuz sürecinde yaşanan yoğun hak ihlallerinde AİHM’in tavrı Avrupa’da da çok eleştiriliyor.
OHAL mağdurları tarafından mahkemeye yapılan başvuruların hemen hemen tamamı “iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması” gerekçesiyle reddediliyor.
Bunda AB’nin şikâyet konusu hak ihlalleri karşısındaki duyarsızlığı da etkili oldu.
Ve AİHM çözümü iç hukuktan bekledi.
Özellikle AYM’yi tavır almaya “zorladı.”
Ve pilot dava niteliği taşıyan Mehmet Altan’la Şahin Alpay için verdiği ihlal kararlarıyla hayli gecikmeli de olsa bir tavır değişikliğinin sinyallerini çakmaya başladı.
Derken, bu sinyallerin medya kanalıyla daha açıktan verildiği bir aşamaya geçiliyor gibi.
2007-11 arasında AİHM’in başkanlığını yapmış olan Jean-Paul Costa’nın açıklamaları bu açıdan ilginç ve dikkat çekici:
* Türkiye’de yerel mahkemelerin—iktidar etkisi sebebiyle—AYM kararlarına uymamaları bir skandal; anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de aykırı. Bu konuda AİHM’e gelecek başvurularda ihlal kararları çıkması güçlü bir ihtimal.
* OHAL iptal edilse bile, bunun insan hakları alanındaki birçok maddesi öyle veya böyle bir şekilde yürürlükte, bu yüzden OHAL’in kalkması sadece medyatik bir adım, temeldeki sorunlar hâlâ duruyor.
* Fransa’nın OHAL uygulaması da hukukçular ve siyasîler tarafından çok fazla eleştiriliyor. Türkiye’deki OHAL uygulaması oradan çok daha ileri gitti ve çok daha sert.
* Yeni çıkan yasal düzenlemelerle gözaltı süresi 4.5 günü geçmemesi gerekirken 12 güne kadar uzatılabiliyor. Bu da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı. AİHM’e gelecek bu yöndeki başvurularda yine ihlal kararı çıkar.
* Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi “diktatör olmasa bile otoriter” olarak nitelendirilebilir. Bu da Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ilkeleriyle bağdaşmaz.
Costa’nın Euronews’te yayınlanan bu tesbit ve uyarıları, Avrupa canibinde şimdiye kadar gözlenen suskun bekleyişin artık terk edilmekte olduğunu gösteriyor.
Yönünü tekrar AB’ye çevirme işaretleri vermeye başlayan Ankara, bu uyarıları çok dikkatli değerlendirmeli ve gereklerini gecikmeden yerine getirmeye bakmalı.
***
-Risale-i Nur’dan bir Kerbelâ dersi