Korkuların gölgesinde yapılan 1 Kasım seçiminin ortaya çıkardığı Meclisteki AKP-MHP ittifakı yine korkuların etkisinde tarihî bir hata yaptı.

Milletin kerhen verdiği yetkiyi tek adam sistemine “evet” demek için kullanan vekillerin kaçı bu tercihi kendi özgür iradesiyle yaptı?

Tek adam sistemine “evet” diyen vekiller, bu tercihi hür iradeleriyle yaptıklarını herkesten önce kendi vicdanlarına söyleyebiliyorlar mı?!

Said Nursî 1910’da yazdığı Münâzarât’ta “Meb’us hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerektir” demişti. 2017 vekilleri bu mananın neresinde!

“Meşrûtiyette tevbe kapısı açık” diyen Üstada göre, demokraside hataları sandıkta düzeltme imkânı var. Yeter ki halk doğru bilgilendirilsin.

Çoğunluk hata yapabilir, ama düzeltebilir de. 82’de darbe anayasasına % 92 evet derken, 87’de siyasî yasaklar % 50.16’nın oyu ile kalktı...

1 Kasım’da iradesi korkularla saptırılmış olsa da, 7 Haziran’da AKP’nin tek başına iktidarına son verenin de millet olduğunu unutmayalım.

46’da engellenen iradesini 50’de hakim kılan, 27 Mayıs’ı 65’te, 12 Mart’ı 79’da, 12 Eylül’ü 91’de yenen halk bu devri de kapatır. Yeter ki...

Halk tercihinin şekillenmesinde medya elbette çok önemli, ama herşey değil. DP 50 zaferini kazanırken arkasında medya desteği var mıydı?

Türkiye’de siyasette yaşanan tıkanıklığın en önemli sebebi, millete güven verecek sağlıklı ve sağlam bir alternatifin ortaya konulamayışı.

Demokrasi ortak paydasında bir araya gelmiş samimî ve güvenilir kadrolar tarafından ortaya konulacak bir inisiyatif çok şeyi değiştirebilir.

Toplum, endişe verici gidişata “hayır” diyecek güvenilir bir alternatifi hâlâ ortaya koyamıyorsa, başımıza geleceklere müstehakız demektir.

15 Temmuz kalkışmasına bütün millet karşı çıktı, ama haksız OHAL uygulamaları bu bütünlüğü bozdu. Halkın vicdanı zulme ilânihaye onay vermez.

Üstad-1909: Millet mugalâta ve cerbezeyle (demagojiyle) iğfal olunsa (aldatılsa) da feveran eden efkâr-ı umumiye ile  aldatmalar dağılacak.